Son dakika - Şansal Büyüka'dan Sergen Yalçın için Fatih Terim yorumu! 'Mümkün değil'

ŞANSAL BÜYÜKA İLE DOBRA DOBRA

Beşiktaş yarın ne yapar bilemem. Ancak çok uzun haftalardır süren çıkışı ve her maçta biraz daha belirginleşen “Güçlü oyun” ile, Süper Lig’in tartışmasız en iyi takımı...
Güçlü oyundan ne anlıyoruz? Rakibi bunaltan, sürekli baskı altına alan, çabuk, hızlı ve öne oynayan, kaybettiği topu hemen geri alan, takım bütünlüğünü koruyan, pozisyon üstüne pozisyon yaratan ve müthiş bir seyir zevki veren futbol...
Beşiktaş, Hatay’a deplasmana gitti, Süper Lig’in en iyilerinden Hatay, özellikle ikinci yarıda nefes alamaz hale geldi. Beşiktaş, Süper Lig’in elit oyunculardan kurulu takımı Karagümrük ile oynadı, bu kadar tecrübeli takım olan Karagümrük ne yapacağını şaşırdı.
Beşiktaş’ta futbolcuların kişisel gösterisi yok, takım bütünlüğü var. Maçın isterse son dakikası olsun, yorgunluk yok, dirilik var. Kim girerse girsin, kim çıkarsa çıksın, asla bozulmayan bir oyun düzeni var.
Beşiktaş bu futbol kalitesini, güçlü oyunu ve takım bütünlüğünü, şampiyonluğa oynayan Fenerbahçe ve Galatasaray’dan daha kısıtlı transfer yapmasına, daha az para harcamasına rağmen başardı.
Bizim hocaların ve futbol dünyasının artık anlaması gereken bir gerçek var; şampiyonluk için iddialı transferler yetmiyor. Aldığın oyuncuyu parlatacak, oynatacak, maksimum verimi alacaksın. Sergen Yalçın, Beşiktaş’ta bunu yaptı.

Kimseye benzemez
Okuyorum, dinliyorum ve buna asla katılmıyorum. Bazıları sürekli “Beşiktaş, Fatih Terim’ini buldu” diyor. Böyle bir benzetme mümkün değil...
1) Fatih Terim o kadar farklı bir kişilik ki, istese de kimse Fatih Terim’e benzeyemez.
2) Sergen Yalçın o kadar farklı bir kişilik ki, kafasın silah dayasanız Sergen Yalçın’dan başkasına benzeyemez.

Sergen Yalçın ne yaptı?
-Kaleci istemedi. Ersin diye bir gence, koca Beşiktaş takımının kalesini teslim etti.
- “Nereden geldi bu adam” denilen Rosier’den Süper Lig’in en iyi sağ bekini ortaya çıkardı.
- Bilmediğimiz, tanımadığımız Rıdvan Yılmaz denen büyük yeteneği Türk futboluna armağan etti.
-Welinton’un cezası sırasında Montero’nun ne kadar önemli bir stoper olduğunu gösterdi.
- Transferin önemsenmeyen adamı Ghezzal, ligin ilk yarısının asist kralı oldu.
- Mensah iyi futbolcu olmasına rağmen Kayseri’de bocalıyordu. Beşiktaş’ta kendini buldu.
- Beşiktaş’ta şimdiye kadar dikiş tutturamayan Larin’den gol kralı adayı çıkarttı.
- Portekiz’de “öldü” diye bırakılan Aboubakar, Beşiktaş’ta küllerinden yeniden doğdu.
- Gökhan, Ljajiç gibi uzun süredir ortada görünmeyen oyuncular “geliyoruz” mesajı vermeye başladı.
-Rotasyonu takıma zarar vermeden mükemmel uyguladı.
-Tatlı-sert çıkışlarıyla hakemlere ayar verdi.
- Beşiktaş’ı lider yaptı. Beşiktaş’ı Süper Lig’in en iyi oynayan takımı yaptı.
-Daha ne yapsın?

Beşiktaş’ın ‘vitamin’i!
Her şeyi çok çabuk unutuyoruz. Süper Lig’in başlangıç haftalarında Beşiktaş kendi sahasında puanlar kaybederken, Konya’dan dört gol birden yerken, Sergen Yalçın az eleştirilmedi. Sergen Hoca basın toplantılarında, “Moralimiz bozuluyor, üzülüyoruz” diye az dertlenmedi.
İşte o günlerde Ümraniye Tesisleri’nde tek adam vardı; Başkan Ahmet Nur Çebi... Türkiye‘nin artık asla inanmadığı, “Hocamızın arkasındayız” açıklamaları yerine, hocasıyla bire bir sürekli görüştü, konuştu, dertleşti. Dava arkadaşlığı yaptı.
Sergen Yalçın moral adamıdır, Başkan Ahmet Nur Çebi işte o sıkıntılı günlerde Sergen Hoca’nın moraline adeta “vitamin” gibi geldi. Hoca‘ya güven verdi, moral verdi, ciddi ve samimi desteğini hissettirdi.
Sergen Yalçın’a hakkını nasıl teslim ediyorsak, Başkan Ahmet Nur Çebi’nin gözlerden ve medyadan uzak çok önemli katkılarının hakkını da teslim edelim.

Özil bile yetmez!
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, çok büyük fedakârlıklar yapıyor. Para bulmak, kaynak yaratmak büyük sıkıntı... Bulduğun parayı, TFF, UEFA, FIFA, Bankalar Birliği dayatmalarına ve kuşatmalarına rağmen kulübe, transfere aktarabilmek daha büyük sıkıntı...
Ali Koç, bütün bu engelleri aştı, Mesut Özil gibi, dünyayı ayağa kaldıran bir transferi yaptı. Buna rağmen ortada futbolun çok açık gerçekleri var;
Fenerbahçe bu kadar yavaş, bu kadar duygusuz oynarsa, bu kadar yavaş hücum ederse, inanın Mesut Özil de yetmez. Fenerbahçe’nin sadece kadrosunu değil, daha önemlisi oyun anlayışını değiştirmesi gerekiyor.

Golleri kim atacak?
Fenerbahçe‘nin iki santrforu Thiam ile Samatta, hatta Cisse, üstlerinde smokin, ayaklarında rugan ayakkabı baloya gider gibiler. Rakibi fizik olarak zorlayamıyorlar, vücut vücuda temasa giremiyorlar, girseler bile en ufak temasta kendilerini yerde buluyorlar. Fenerbahçe’ye yakıp, yıkan, rakip savunmaları dağıtan bir santrfor lazım...
Galatasaray’da yıllar önce oynayan Elmander gibi, Beşiktaş’ın Aboubakar’ı gibi... Hele Mesut Özil geldikten sonra... Mesut’un rakip savunmaların arkasına ve arasına attığı toplara kim deparlanacak, o toplarla kim buluşacak, golleri kim atacak?

Çağdaş futbol bu değil...
Fenerbahçeli dostlarla birlikte Sivas maçını izliyorduk. Fenerbahçe nadiren hızlı hücuma kalkıp, rakip savunmayı az adamla yakaladığında bile, atağı sonlandıracağına; yan pasa, geri pasa dönüp, o atağı kendi kalecisi Altay’da sonlandırıyor. Üstelik Fenerbahçe bunu hep yapıyor. Maçı izleyen kim varsa, herkesin dikkatini çekti ve rahatsız etti. Günümüzün çağdaş futbolu bu değil... F.Bahçe futbolunu güncellemek zorunda...

Sivas ve Erzurum’da maç 16.00’da başlamalı
- TFF sezon başından bu kararı almalı ve ilan etmeli... Sivas ve Erzurum’da özellikle 1 Aralık-1 Mart tarihleri arasındaki maçlar saat 16.00’da oynanmalı...
-Gençlerbirliği, İstanbul’a, “Galatasaray’ı yeneceğiz” iddiası ile geldi, o maç dahil, son 3 maçında tam 13 gol yedi. Havaya girmeyin, kısa yoldan kendinize gelin.
- Süper Lig’in tehlike bölgesine yerleşen takımlar galibiyetler ve puanlar almaya başladı. Üsttekiler dikkat... Unutmayın, asla rahat değilsiniz.
- Malatya, kupada Galatasaray ile 120 dakikalık mücadele yaptı, üç gün sonra Rize’ye 4 attı, aradan bir 3 gün daha geçti, bu defa Hatay’da kazandı. Mükemmel performans...
- Denizlispor bu savunması ile asla ligde kalamaz. Özellikle geri dörtlüsü felaket...
- Sumudica sonrası Gaziantep’in bir düşüş bekleniyordu ama bu kadar erken ve keskin değil...
- Kayserispor’da hoca değişikliği kendini belli etti. Dan... Dan... Dan... Dan Petrescu...

Adının büyüklüğü kadar iyi oynamalı
Başakşehirli İrfan Can, şu anda Türkiye’deki en iyi solak... Tepeden tırnağa futbolcu... Ama adının büyüklüğü kadar iyi oynamıyor, hatta özellikle bu sezon hiç oynamıyor.
Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz’in itiraf ettiği gibi yönetimin üstünde büyük baskı var. Galatasaray borç-harç bulacak, muhtemelen İrfan Can’ı alacak.
İrfan Can’a düşen, bu fedakârlığın ve maliyetin karşılığını verebilmek... Yani Galatasaray forması ile her maçta iyi görünmek...

Onyekuru’yu temelden çözseniz!
Galatasaray’ın Onyekuru tutkusu ve macerası hiç bitmiyor. Yıllardır, “geldi, geliyor” diye dinliyoruz. Onyekuru, Galatasaray için bu kadar önemliyse ki -gerçekten çok önemli- niye Falcaolara, ona, buna yatırım yapıyorsunuz da, önceliği Onyekuru’ya vermiyorsunuz. Sezon başında şu işi temelinden çözseniz kötü mü olur?

Başakşehir neden çöktü?
-Şampiyon kadrodan çok önemli iki beki, Caiçara’yı sakatlıktan, Clichy’i transferde kaybetti.
-Bitmedi, Skrtel gibi bir savunma ustası sakatlıktan veda etti.
- Yıllardır savunmanın duvarı olan Epureanu artık geçilmez değil...
-Orta alanın direği; yıllar yorgun, Mahmut yorgun...
- İrfan Can... Adı çok büyük... Futbolu da daha büyük olmalı...
-Edin Visca: Gollerde, asistlerde, etkisinde geçen yılların gerisinde...
- Crivelli; Ne oldu sana deli dolu adam... Golde yoksun, oyunda yoksun...
-Başakşehir; şampiyonluk sarhoşu, Şampiyonlar Ligi yorgunu...

Tomas baştan yanlıştı
Rizespor’un lige Teknik Direktör Tomas ile başlaması yanlıştı, göndermesi doğru oldu. Bizim kulüplerimizin büyük bir bölümü, yanlışı ilk adımda atıyor, sonra doğru adımı atabilmek için akla karayı seçiyor. Rizespor da o kulüplerden biri...

Aferin çocuklara
Fransa Ligi’nde ilk yarı bittiğinde, bu ilk yarının karmasına Lille forması giyen Zeki Çelik ile Burak Yılmaz girmişti. Lille’de forma giyen bir başka Türk oyuncu Yusuf Yazıcı da Fransa Ligi’nde aralık ayının oyuncusu seçildi. Aferin bizim çocuklara, iyi iş çıkartıyorlar.

Cezayı Hatay çekti
Hatayspor kalecisi Munir, deplasmandaki Gençlerbirliği maçında rakibinin yüzüne tekme attığı için 4 maç ceza almıştı. Munir kaç haftadır oynamıyor, cezasını Hatayspor çekiyor. Merak ediyorum, Munir’in aldığı 4 maç ceza dışında, kulübünden aldığı bir ceza var mı acaba?

Pandeminin tek faydası!
Pandemi başa bela ama, Türk takımlarını yıllardır süren kötü bir alışkanlıktan ve tembellikten kurtardı. Bu seneye kadar, takımlarımız arada sırada haftada iki maç oynar bundan da şikayet ederlerdi. Hatta, “Sen bir gün sonra oynadın, ben bir gün az dinlendim” şikayetlerini az dinlemedik. Şimdi üç gün arayla sesleri solukları çıkmadan, sızlanmadan-dertlenmeden oynuyorlar. Bu başa bela salgının tek yararı bu oldu.

Hepsi hukukçu ama...
Futbol Federasyonu’nun, Tahkim Kurulu ile Disiplin Kurulu’nu oluşturan üyelerine şöyle bir baktım. Siyasetten gelme, ilçe belediyelerinden gelme ne kadar çok politikacı var. Ne kadar çok bölgecilik var. Hepsi hukukçu ama, gene de o kurulların içinde olmamaları gerekiyor.

Hünalp farkı
D Smart Spor Servisinin başına deneyimli gazeteci-televizyoncu Aybars Hünalp getirildi. Sevgili Aybars ile LİG TV’de yıllarca birlikte çalıştık. Laf olsun diye söylemiyorum, bu işi iyi bilir. Aybars Hünalp farkı, kısa sürede D Smart’ta fark edilecektir.