24.04.2021 - 07:01 | Son Güncellenme:
ŞANSAL BÜYÜKA İLE DOBRA DOBRA
Real Madrid Başkanı Perez’in bu tanımlamasına kızabilir, öfkelenebiliriz. Ama maalesef doğru... Büyük lig olmak için ne yaptık? Sadece birbirimizi ve futbol dünyasını kandırdık. Üstelik halen kanmaya hazır yığınlar var.
Bu ifadeleri Avrupa Süper Lig kurucularının başında gelen Real Madrid Başkanı Florentino Perez söyledi. Hem de canlı yayında... Hem de bir başka ülkenin adını vermeden, “küçük lig” tanımlaması için Türkiye adını seçerek...
Peres canlı yayında, “Teniste Nadal ile Federer oynarsa para yapıyor. Futbolda da büyük takımla, bir başka büyük takım oynarsa para var“ dedi ve “Örneğin Türkiye‘den bir takım girmek isterse problem olur, küçük lig” diye konuştu.
Yalan mı? Maalesef doğru... Bizim kulüpler, “bu iş para işi” diye kendilerini kandırmasınlar. Elbette para işi ama, paranın yanına aklı koyma işi de... Sadece para işi olsa, bizim 70-80, hatta 100 milyon euro bütçeli takımlarımız, Avrupa kupalarının daha ilk turlarında, 15-20 milyon euroluk bütçelere sahip takımlarına niye eleniyorlar?
Doğruyu görelim;
- Bizde sakatlık arası maç oynanıyor. Her dakika, her saniye biri yatıyor, darbe almayan sahtekarlık yapıp, “Yandım Allah” diye kendini yere atıyor.
-Açın sıradan bir İngiltere, İspanya Ligi maçını... Yatan tek adam göremezsiniz. Oyunun durduğuna şahit olamazsınız...
-Yürüyerek oynuyoruz. Ligin temposu yok, çabukluğu yok, hızı yok, görselliği yok...
- Bizim hakemler yatan oyunculara cömertçe izin veriyorlar. Çünkü oynatsalar, camialar tarafından linç edileceklerini biliyorlar.
-Bizim antrenörlerimiz futbolcularının bu kadar yatmasını neden engelleyemiyor? Çünkü avantajlı durumdaysalar işlerine geliyor.
- Bizim hocalar neden kendilerini güncelleyemiyor, dünya futbolu ile entegre olamıyor?
- Bizim takımlar niye tempo yapamıyor, niye çabuk olamıyor?
- Gündüz maçlarında niye üstümüze ağırlık çöküyor, akşam maçlarında niye göz kapaklarımız ağırlaşıyor. Bize “Ninni” yi kim söylüyor?
- Avrupa’ya gidince baş döndürücü bir hızla gelişen Türk futbolcuları, aynı hızı ve aşamayı Türkiye‘de kalınca niye yapamıyorlar?
-Barcelona, Real Madrid ve benzeri süper kulüpler, 17-18 yaş futbolcularını Şampiyonlar Ligi’nde bile oynatıyorlar. Biz niye yetiştiremiyoruz, niye oynatamıyoruz?
- Süper Lig maçları, dünyanın hiçbir yerinde neden yayınlanmıyor?
-Bizim kadar hakem konuşan, futbol dünyasını hakemle sınırlayan bir başka lig var mı?
- Kara kışta herkes halı gibi sahalarda oynarken, biz neden çamur deryası sahalara mahkum oluyoruz?
- TFF başta, bugüne kadar Türk futbolunun gelişimi adına kurulan komiteler, ihtisas kurumları, inandırıcı seminerler, toplantıları bir defa olsun gördünüz mü?
- Başka ülkelerde bizim gibi hatır-gönülle, siyasi otoritenin baskısı ve işaretiyle kurulan Futbol Federasyonları ve kurulları var mı?
Bunca yıldır kulüpçülüğün, fanatizmin, “Nasıl olursa olsun, yeter ki kazan” anlayışının, bölgeciliğin, kayırmacılığın, güçlünün adeletine teslim olmuş gidiyoruz.
Rela Madrid Başkanı Peres haklı... Türkiye küçük lig...
Büyükler varsa futbol da var
Real Madrid Başkanı Florentino Perez çoğu konuda haklı... Bir büyük ile diğer büyük oynadığında müthiş ilgi görüyor. Kendimden biliyorum. Şampiyonlar Ligi’nde örneğin Barcelona-Sion maçı olursa meraklanmıyorum. Ama PSG-B.Münih oynadığında ekrana yapışıyorum. Heyecan var, yıldız oyuncuların büyük mücadeleleri var, en önemlisi karşılıklı ve dengeli oyun var.
Avrupa Süper Ligi’nin kurulmasının ilan edildiği dönemde Galatasaray’ın da buraya katılabileceği konuşulmuştu. Ancak Real Madrid Başkanı Peres, Türk takımlarını düşünmediklerini açıkça dile getirdi.
Özkök haklı
Hürriyet‘te birkaç gün önce Ertuğrul Özkök‘ü okudum. Özkök, “Premier Lig ile La Liga izliyorum. Kalite orada, heyecan orada, futbol keyfi orada” diyor. Özkök doğru söylüyor. Çevremden bakıyorum, o kadar çok insan futbol keyfini tatmin etmek için Süper Lig’i bırakıp, Avrupa liglerine döndü ki...
Terim yürekli hocadır
Futbolcularla birlikte olan, hocaları... Elbette doğrusunu onlar bilecekler. Sonuçta bizler; gördüğümüzü yaşıyoruz. Hocalar yaşadıklarını sahaya yansıtıyorlar.
Örneğin; Galatasaray‘ın Göztepe maçında Kerem-Halil ikilisi herkesin üstünde çok olumlu etki bıraktı.
Kabul ediyorum, Göztepe ile Trabzonspor‘un arasında ciddi bir güç farkı var. Buna rağmen Göztepe maçında Kerem-Halil ikilisi hareketli, çabuk ve uyumlu oyunlarıyla maça damga vurdular. Kerem 3 gol attı, Halil 2 asist yaptı.
Gönül isterdi ki bu ikili, Trabzonspor maçında da birlikte görev yapsınlar. Fatih Hoca, Kerem‘i ilk on bire koydu, Halil‘in yerine Babel‘i tercih etti.
İkinci yarıda Kerem‘i çıkardı, biraz sonra Halil oyuna girdi. Sonuçta Kerem ile Halil ikilisi Trabzonspor maçında sahada birlikte olamadılar. Halil oyuna girdikten sonra hücum bölgesine nasıl hareket getirdiğini gördük.
Benim tanıdığım Fatih Terim, yürekli hocadır; ikisini birlikte oynatır. Hiç olmazsa kalan maçlarda...
Gitmek isterse kendi gider
Fatih Terim; Galatasaray tarihinin gelmiş geçmiş en başarılı hocası... Kendisine düşman olsanız, Türk futbolundan ve Galatasaray tarihinden silemezsiniz. Kupa rekortmenliği bir yana, Galatasaray‘ı Avrupa Şampiyonası yapması yeter... Böyle bir başarı bundan sonra belki de 50 yılda bir, hatta 100 yılda bir gelir, bu gidişle belki de hiç gelmez.
Fatih Terim, Galatasaray‘ı her yıl şampiyon yapacak diye bir kural yok. Kabul, bu sezon kendi de formsuz, Galatasaray da... Buna rağmen Galatasaraylı taraftarların sosyal medya üstünden Fatih Terim‘i “Gitsin mi, kalsın mı?” diye tartışmasına şaşırdım.
Galatasaray, Fatih Terim‘e “git” demez, giderse Fatih Terim kendisi gider.
Ey para...
Milliyet‘te Nevzat Dindar’ın Galatasaray haberlerine inanırım. Sevgili Dindar‘ın haberine göre Başkan Mustafa Cengiz‘in iki yardımcısı Abdurrahim Albayrak ile Yusuf Günay eski başkan Dursun Özbek‘e gitmişler ve “Kulüp çok zor durumda... Sadece haziran ayında 300 milyon lira ödeme var. Bu parayı ancak siz sağlayabilirsiniz. Gelin başkan olun, biz de yardımcılığınızı yapalım” demişler.
Galatasaray camiasında düne kadar, “Dursun Özbek‘i mahkemeye verelim” sesleri yükseliyordu, şimdi “Gel başkan ol” deniyor. Ey para, nelere kadirsin...
Beşiktaş’ın eseri olur!
En kötü senaryoyu yazsanız, bu kadar kötüsü aklınıza gelmezdi. Beşiktaş bu kadar puan farkından şampiyonluğu yitirirse, bu mucize F.Bahçe ile G.Saray’ın değil, Beşiktaş’ın eseri olur.
Beşiktaş için en kötü senaryoyu yazsanız, bu kadar kötüsü aklınıza gelmezdi.
-İki büyük golcü Aboubakar ile Cenk Tosun yok.
- Aboubakar olmayınca Larin tükendi.
-Orta sahanın iki “dalgakıran”ı Atiba ile Josef artık yoruldu.
-N’Koudou hızlı ama yalan rüzgârı gibi...
- Kulübeden gelip maçı kurtaracak adam yok.
- Ayakta kalan bir savunma var. Özellike Welinton ile Vida...
Beşiktaş bu kadar puan farkından şampiyonluğu yitirirse, bu mucize Fenerbahçe ile Galatasaray’ın değil, Beşiktaş’ın eseri olur.
Çebi iyi yaptı
Beşiktaş’ta beklenmedik puan kayıpları olunca, “güçlü oyun” eskisi kadar olmayınca, iki büyük golcü Aboubakar ve Cenk Tosun sakatlanınca, aradaki puan farkı daralınca “Banko şampiyon” görülen Beşiktaş için ister istemez “acaba mı?” soruları başladı.
Tam da bu sırada, camianın çok gür bir sese ihtiyacı olduğu bir durumda ve tam zamanında Başkan Ahmet Nur Çebi’nin basın toplantısı yapıp, “Şampiyon Beşiktaş dedirtmesini biliriz” ifadesi hedefi 12’den vurdu. Başkanlar her zaman değil, gerektiğinde konuşmalı... Ahmet Nur Çebi Başkan bunu yaptı, iyi yaptı.
Yiğidin hakkı Yiğido’ya
Yiğidin hakkını vermek gerekiyor. Sivasspor’un bu sezon çektiği acıları, belki bir Başakşehir çekti. Buna rağmen ağlamadılar, sızlamadılar. Direndiler, ayağa kalktılar.
- Önce Rıza Hoca, kovid olup atlattı.
- Sonra futbolcular sıraya girdi.
İki temel stoperi Caner ile Appindangoye’yi koca bir ilk yarıda oynatamadı.
- Caner yeni başladı, Appindangoye daha ortada yok.
-İki devşirme stoper; Camara ve Robin Yalçın ile buralara kadar geldi.
- Orta sahanın her şeyi kaptan Hakan Aslan, ligin ilk yarısını kaçırdı.
- Geçen yılın süperi kaleci Samassa bu sezon saçma-sapan goller yedi.
- Say say bitmez. Bu Sivasspor 13 haftadır yenilmiyor.
Yiğidin hakkı Yiğido‘ya; Sivasspor’a...