01.03.2022 - 08:32 | Son Güncellenme:
ERCAN GÜVEN: "SANKİ' FENERBAHÇE!..."
Asla gerçeği gibi olmasa da.. Asla tokluk duygusu yaratmasa da… Hafifçe silkinmesi, sahaya biraz akıl koyması, futbolcuların biraz özverisi bile yetiyor sahadaki takımın “Fenerbahçe hissi” vermesi, bıkkın milyonların tek gözünü aralaması için.
İyi oynamadan, her şeyden biraz yapıp hiçbirini tam yapmadan kotarılan ve Kasımpaşa ile noktalanan üç maçlık seriye bile razı Fenerbahçeli.
Başka ne yapabilir ki?
İlk düdükle birlikte her iki kalede pozisyonlarla başlayan keyifli ve tempolu maçın ilk devresini tam ortadan ikiye ayırdı takımların performansı… Yarısı Fenerbahçe’nin, diğer yarısı Kasımpaşa’nındı.
Daha doğrusu Kasımpaşa ile kaleci Altay arasında oynandı ilk devrenin son 20 dakikası. Geri kalan süreyi ve maçı Fenerbahçe galip bitirse de daha sonra hiçbir süreçte baskın taraf olamadı zaten.
Dikine oynayan, pes etmeyen, çok iyi çıkan, sert ve hızlı ev sahibi Kasımpaşa’nın tek zaafı savunmasıydı ve bunu altıncı dakikada değerlendirdi Fenerbahçe. Rossi’nin asistine Zaj’ın muhteşem ayak içi kalecinin uzanamayacağı köşeyi buldu ve Fenerbahçe öne geçti.
Golden sonra adım adım oyunu ele geçirmesini süreci vardı Kasımpaşa’nın… İki altı numara gibi oynayan Crespo ve Zajc’ın sahip çıkamadığı orta sahaya, sağ çizgide oynayan Arda’nın fark yaratamayan futbolu, Berisha’nın klasik hale gelezisyonlarn ya tamamlanmayan ya kaçan poı, İrfan Can’ın önde top tutmak yerine arkada orta sahaya yardım etmeye çalışması, bayrağı Kasımpaşa’ya verdi.
Özellikle Osayi’nin kanadını kullanarak hücum eden Kasımpaşa hem Osayi’nin hücuma katılmasına engel oldu hem de ileride Arda’yı yalnız bırakıp Fenerbahçe’nin önde çoğalma girişimlerini başlamadan durdurdu.
Oysa Fenerbahçe ancak Kasımpaşa’nın hücum ederken arkada bıraktığı boşluklarda pozisyon yaratıp yeni gol veya goller bularak durdurabilirdi rakibini.
Olmayınca giderek mahkum bir oyun sergiledi Fenerbahçe ve Altay sayesinde ilk devreyi önde bitirdi.
Fenerbahçe’nin ilgi odağı Arda’ya gelince… Onun tipindeki futbolcular gibi o da takımı topa sahipken ve rakibe yüklenirken ayırt edilen futbol sergiliyor. Sonuçta, Mesut Özil’in genç “klonu” olarak değerlendirilen Arda’yı “korumak” iyice pişene kadar parlayabileceği maçların adamı yapmak ve özgüvenini sürekli ayakta tutmaya çalışmak olmalı. Kasımpaşa maçı hiç de uygun değildi Arda’ya.
Zaten ikinci devrede Arda’yı ve yerine Serdar Dursun veya Valencia ilk on birde çıksa muhtemelen Fenerbahçe’ye artı iki gol yazılabilecek Berisha’yı çıkardı, Mert Hakan ve Serdar Dursun’u sahaya sürdü İsmail Kartal. Biri orta sahayı sağlamlaştırmak için diğeri, maçın ilk yarım saatindeki gibi pozisyonlar bulunursa gole çevirebilecek bir adam olsun diye yapılmış geç ama doğru hamleydi.
Hemen ardından Muleka’nın kafası ile skor eşitlense de Mert Hakan- Serdar Dursun ikilisi Rossi’nin de katılımıyla enerjisi düşmüş Fenerbahçe’yi hareketlendirdi. Ardından rakip ceza sahasında iş yapsın diye İrfan Can-Pelkas değişikliği geldi. Sahada bitmiş Zajc ile Valencia değişikliği ancak 87. dakikadaydı.
Yine de doğrunun gecikmişi bile işe yaradı ve 90 dakika tamamlandığında Szalai’nin golü ile kazandı Fenerbahçe. Ama Kasımpaşa “biz oynadık onlar kazandı” dese yeridir.
MESUT AYDIN KALE: "ALTAY'IN DÖNÜŞÜ FENERBAHÇE'NİN DÖNÜŞÜ OLDU"
Hafta içi UEFA Konferans Ligi’ne kötü bir oyun ve sonuçla veda eden yorgun Fenerbahçe, ligde üst üste 3. galibiyeti için Kasımpaşa’ya konuk oldu. İsmail Kartal, Mert Hakan, Valencia, Pelkas’ı kulübeye çekip, sakatlıktan dönen İrfan Can’ı ilk 11’e yazdı. Ayrıca son günlerde hepimizin övgüyle bahsettiği Arda Güler de ilk 11’de yerini aldı.
Fenerbahçe henüz maçın başında denilecek bir dakikada Miha Zajc’ın ayağından müthiş bir golle 1-0 öne geçti. Golden sonra üst üste Kasımpaşa ataklar yaptı ancak sonuç alamadı. Fenerbahçe’nin nadir bulduğu pozisyonları da Berisha harcamaktan çekinmedi. Maçın 18. dakikasında % 100’lük bir gol pozisyonunu ancak o kaçırabilirdi.
Kasımpaşa, topuyla tüfeğiyle Fenerbahçe’nin üzerine hücum yaparken sarı-lacivertlilerin yakaladığı kontrataklarla 2. golü bulmasını bekliyordum ancak olmadı. Arda Güler sağ açıkta kayboldu, İrfan yeni sakatlıktan çıkmış, Berisha ve Rossi’nin isimleri sadece esame listesinde yer alıyordu. Hal böyle olunca da Fenerbahçe hücumda etkisiz bir görüntü çizdi.
İlk yarının sonunda Altay geçtiğimiz haftalarda olduğu gibi bir kez daha sahneye çıktı ve Umut Bozok’un müthiş volesini kurtardı. İlk yarı izleyenler için böyle, tatsız tuzsuz bitti.
Teknik direktör İsmail Kartal, ikinci yarıya başlarken en az iki değişiklik bekliyordum. Ancak tecrübeli hoca, oyundan değil skordan memnun olduğu için 66 dakikaya kadar bekledi.
1. yarıda geçen bu süreçte Fenerbahçe ne bir organize atak yapabildi ne de kaleye bir şut çekebildi. İsmail Kartal, tam topu ileride tutmak için Mert Hakan ve Serdar Dursun’u oyuna soktu ki, bir dakika sonra kalesinde golü gördü.
Bu dakikadan sonra maç, iki takım içinde yeniden başlamıştı. Aslında İsmail Kartal, ideal 11’ini bu dakikada bulmuştu.
Ancak Fenerbahçe sadece savunuyor, hücum yapamıyordu. Türkiye’de eşi benzeri bulunmayan yetenekteki futbolcuların sahada olduğu bir takımda, ligin 27. haftası olmuş hala bir organize atak izleyemiyordu.
İkinci yarı Fenerbahçe, Kasımpaşa’nın ataklarına Altay Bayındır’ın kurtarışlarıyla cevap veriyordu.
Maçın başından beri düşünüp durduğum Valencia da bir türlü oyuna dahil olmuyordu. Takımdaki hücumcular arasındaki en yetenekli ismin 90. dakikada oyuna girmesini ‘İsmail Kartal, Arda’dan sonra Valencia’yı da koruyor(!)’ olarak yorumladım. Valencia oyuna girer girmez zaten etkisini gösterdi ve ceza sahasına yapılan bir ortada Szalai’ye fırsat yaratıp takımının öne geçmesini sağladı. Fenerbahçe üst üste 3. galibiyetini aldı.
Bu 3 galibiyette de Altay Bayındır’ın etkisi çok büyük. Eğer bir takım gol yemiyorsa elbet bir şekilde galibiyet golünü atıyor. Bugün 90’da oldu, başka hafta daha erken olabilir. O yüzden Altay’ın dönüşü, Fenerbahçe’nin dönüşü oldu.
Fenerbahçe öne geçtikten sonra maçın bitimine dakikalar kala Kasımpaşa ceza sahasının yanında çok ilginç şeyler yaşandı. Golden sonra iyice gerilen ortamda Ryan Donk’un Diego Rossi’ye hareketi Amerikan futbolunu andırdı. O hareket, eski takımıyla yaşadığı ezeli rekabetten kaynaklı mıydı bilemem. Ancak yayıncı kuruluşta tekrarını izlediğinizde anlayacaksınız.
Sonuç olarak Fenerbahçe, 3 puanı kazanan taraf oldu. Uzun süre sonra sarı-lacivertliler 3 maç üst üste kazandı. Adana Demirspor’un puan kaybettiği haftada adını ilk 4’ün içine soktu. Avrupa şansının devam etmesi için her maç sarı-lacivertliler için bir final…
Fenerbahçe’nin bugünkü oyunu Kasımpaşa’yı yenmeye yeter ancak pazar günü şampiyonluğun 1 numaralı adayı Trabzonspor’a karşı asla yetmez. Hatta böyle oynarsa Kadıköy’de çok ilginç bir sonuç ortaya çıkabilir.
LEVENT KALKAN: "FENERBAHÇE KAZANDI AMA..."
Slavia Prag deplasmanında UEFA Konferans Ligi defterini kapatan Fenerbahçe, Kasımpaşa karşısına farklı bir kadro ile çıktı. Arda, İrfan Can, Crespo, Zajc ve Berisha ilk 11'de yer alırken, Tisserand, Mert Hakan, Serdar Dursun, Sosa ve Valencia yedek soyundu. Zaten Sosa ve Valencia, Slavia maçının tartışmasız en kötüleriydi...
Futbolda detayların ne kadar önemli ve belirleyici olduğunu kanıtlayan bir golle öne geçti Fenerbahçe. Rossi'nin savunmadan seken ara pasında Zajc nefis bir vuruşla topu ağlara yolladı. Zajc cesaretle vuruş yapmak yerine topu kontrol etmeye kalksaydı hiç şüphesiz böyle bir golü izleyemeyecektik.
Maça hızlı başlayan Fenerbahçe'nin kendi anlaşılmaz standartlarına dönmesi çok uzun sürmedi! Hücumda atak sürekliliği sağlayamayan, orta sahada enerji eksikliği yüzünden oyunu kontrol edemeyen sarı-lacivertli takım kalesinde pozisyonlar görmeye başladı. Kaleci Altay üç pozisyonda çok önemli kurtarışlar yaparak devreyi önde kapatmalarında başrolü oynadı. Berisha'nın kaçırdığı net fırsat ise mental açıdan ne kadar bitik durumda olduğunun belgesi gibiydi. Berisha iki metre sürse boş kaleye atacağı topu, berbat bir vuruşla dışarıya gönderdi!
Mete Kalkavan yıllar geçse de bir adım ileriye gidemeyen hakemlerin en başında geliyor. Hajradinovic'in arkadan Arda'ya yaptığı faulde bunu net biçimde gözler önüne serdi. Kasımpaşalı oyuncu kendisinden kurtulan Arda'yı omzundan çekti, yetmedi dirseğiyle rakibinin gözüne bir de istemsiz darbe indirdi. Pozisyon Kalkavan'ın tam önündeydi. Faulü veren hakem, itiraz eden Hajradinovic'e rakibini omzundan çektiğini anlattı! Top için mücadeleye girmeden arkadan çektiyse neden kart yok? Bu kartı göstermek için, adil bir hakem olmak için 55 yaşına falan mı gelmeniz gerekiyor, ben anlamıyorum gerçekten...
Kasımpaşa ikinci yarıya bıraktığı yerden başladı, tıpkı Fenerbahçe gibi... Üst üste önemli fırsatlar yakalayan lacivert-beyazlılar, Altay'a takıldı sürekli. Muleka'nın kafasında ise Altay'ın da elinden bir şey gelmedi, tabela eşitlendi.
Fenerbahçe 1-1'den sonra büyük takım olduğunu yeniden hatırladı, rakip kaleye daha fazla ve kararlı gitmeye başladı. Bu kıpırdanışta, "hayalet" Berisha'nın yerine Serdar Dursun'un oyuna girmesi önemli rol oynadı. Serdar hücuma canlılık ve hareketlilik getirdi, Mert Hakan da orta alana güç kattı.
Muleka'nın golünde ciddi bir hata yapan Attila Szalai uzatmada attığı golle Fenerbahçe'ye hayat veren isim oldu. Futbol böyle işte; tıpkı Attila gibi geçmişe takılıp kalmadan, vazgeçmeden, geri adım atmadan daima geleceğe bakmalısınız. Öyle ki faturanın kesileceği adam olacakken, büyük ikramiyeyi de cebinize koyabilirsiniz...
Valencia'nın bu golden önce topa yükselmeye çalışan Spajic'e arkadan yaptığı müdahale net bir fauldü. Hakem Mete Kalkavan'ın pozisyonu yeterince iyi göremediğini düşünüyorum. Ancak VAR hakemi Özgür Yankaya'nın pozisyonu "temiz" olarak değerlendirmesi kabul edilebilir değil. Fenerbahçe kazandı ama Kasımpaşalılar haklı...