25.06.2012 - 02:30 | Son Güncellenme:
MEHMET TEZ / mehmet.tez@milliyet.com.tr
At yarışları toplumlar için sosyal bir ihtiyaçtır. Ayrıca dünyanın saadeti atın sırtındadır. Ben değil canım Atatürk söylemiş bunları eğer şeref tribünü girişindeki bu pankartlarda yazanlar doğruysa. O halde buyrun biz de sosyal ihtiyacımızı karşılayalım.
Pazar günü takım elbise giymek inançlarıma aykırı. Normalde de zaten jean tişört gezen biri olarak bunu çok ender yapıyorum. Ama Gazi Koşusu şeref tribününe girmek için yaptım. Ne de olsa bu yıl 86’ncısı yapılan bu koşu Türk atçılık ve binicilik camiasının en önemli olayı. Benim atlarla ilgim yok ama saygım sonsuz. Burada şeref tribününde dress code siyah takım elbise. Kadınlarımıza da herhalde ne giyerseniz giyin fark etmez ama kafanıza bir şapka ya da tül giyin demişler... Manzara o. Buyrun 86’ncı Gazi Koşusu’ndan izlenimlere...
* Buraya gelmeden bir sürü atlı, yarışlı film izledim ama hiçbirinde buradaki gibi bir ortam yok. En güzeli Veliefendi. Bir kere o filmlerde atlara fısıldayan adamlar var ama atlara bakarken çekirdek çıtlayanlar yok.
* Her şeyin şereflisi makbuldur. Bu da benim deyişim, şeref tribününden...
* Açık büfe zengin. Somon carpaccio’dan, et çeşitlerine, muhtelif salatalardan tatlılara, su muhallebisi, kadayıftan keklere baklavaya hayli dolu. Kuşkonmaz, enginar kalbi, muhtelif sebzeler sotelenmiş halde hepsi yarışseverlerin hizmetinde. Başka yemekler de var ama onların adını Vedat Milor olmadığım için bilemiyorum. İçecek mönüsü de zengin. Her türlü Scotch, burbon, şarap, votka mevcut. Bir Mehmet Yalçın olmamakla birlikte şaraplarda ucuza kaçtıklarını söyleyebilirim.
* Şeref tribününün en güzel yanı hanımlarımız. Onlar olmasa her şey çok tatsız olurdu. İngiliz ve Fransız hanımlarımız da var. Gayet beynelmilel bir ortam. Ve gözlemim o ki hanımlarımızın selülitle, muhtelif fazlalıklarla falan ilgili sorunu yok. Şapkalar kafada, açık büfede tabaklar tepeleme dolu herkes memnun mesut hayatından. İngiliz, Fransız hanımlarımız sebze yerken Türk hanımlarımız daha ziyade kuzu sote, ciğer gibi et ürünlerini tercih etti gördüğüm kadarıyla.
* Bayılıyorum at isimlerine. Mesela Suudi kralı Faysal’ın torununun atının adı Hunble Lion belki bilmek istersiniz. Ama daha güzelleri var. Volcanic Lady, My Madonna, Yürekkaya, Demirtütün, Matador Yaşar, Star of Melih... Bu arada koşuyu Matador Yaşar kazandı.
* Şeref tribünü ve aşağıda kendine ayrılan yerde yarışları izleyen halkımız arasında belki kültür, giyim kuşam, görgü ve ekonomik seviye farkı var ama bir şey ortak. Koşu bittiğinde kaybedenler kuponları homurtuyla yırtıyor. Aşağıdaki homurtuyla yukarıdaki homurtu aynı.
* Tül, şapka üzeri tül, kuş tüyü, hasır şapka, sadece eşarp ya da o da yoksa bir adet dev gibi Channel gözlük de kafanızda olmalı. Hanımların modası böyle... Adamların hepsi takım elbiseli zaten.
* Jokeylerle ilgili bildiğim tek isim Halis Karataş. Gene o kazandı. Buraya gelirken bindiğim taksinin şöförü söylemişti zaten Karataş alır diye.
* Başörtülü hanımlar da var. Herkes at sevgisi temelinde bir arada. Muhabbet ediyorum atların en çok nesini seviyorsunuz? Bu bir kültür vs, herkes aynı şeyleri söylüyor. Sosyalleşme yani bu iş.
* Dışarısı daha farklı bir alem. Orada halkımız at sevgisini kendince gösteriyor. Sandviçler, yarım ekmekler, Ganyan Lokantası’nda takılanlar... Iron Maiden tişörtlü genç gördüm. N’apıyosun burda dedim. Atları seviyoruz abi dedi. Olay bu.
* Gazi koşusu dışarıdan nasıl görünüyor bilmiyorum ama burası bir çeşit düğün gibi. Ortam çok neşeli herkes şık ve eğer bekarsanız burası görücüye çıkmak için hiç de fena bi yer değil.
* Şapkalı adamlar da var. Her şey çok koloniyal görünüyor. Sanki İngiltere’nin Commonwealth ülkelerinden birinde kalburüstü, İngilizler’in de katılımıyla özel bir yarış düzenleniyor.
* Açık büfeye kişi başı ortalama “sortie” sayısı dört. Bir istatistik olarak kayıtlara geçsin.
* En güzel an atların son 400’e girdiği an. İnsanlar delirmiş gibi bariyerlerin yanına geliyor, homurtular sesler yükselmeye başlıyor, ardından atlar tam önünüzden geçerken tıpkı futbol maçındaki gibi totem yapanları görebiliyorsunuz. Kimi içeri kaçıyor, kimi arkadaşının omzuna atlıyor, kimi kafasını çevirip dua etmeye başlıyor, kimi de delirmiş gibi hadi kızım, hadi oğlum diye ortalığı inletiyor. At sevgisi işte böyle...
* Şeref tribününde puro içen pek görmedim ama herkes sigara içiyor. Ayrıca bu stres insana sigara içirir.
* Bizim fotoğrafçı Hüseyin’le oynadığımız kupon üçüncü ayakta yattı. Ah be My Madonna...
* Tüp getirmek, uçurtma getirmek yasak buraya, bir dahaki sefere aklınızda olsun. Kapıya tabela asmışlar...
Neticede bir Gazi Koşusu böyle geçti. Şapkalı kadınlar, takım elbiseli adamlar ve atlarla harika bir pazar günüydü.