17.06.2006 - 00:00 | Son Güncellenme:
Biz Türk gazeteciler de hemen her uluslararası müsabakayı takip eder, dolayısıyla yeni insanlar tanır, dostlar edinirdik.Yunan Milli Takımı'nın efsane antrenörü Iakovou ile arkadaşlığımız da böyle başlamıştı.İki ülke arasındaki ilişkilerin en gergin olduğu dönemde kebap ve Uzo muhabbeti yapar, podyumdaki Naim-Leonidis kapışmasını tartışırdık. Chirstos Iakovou ile dostluğumuz seksenli yılların sonuna uzanır. Türk halterinin Naim Süleymanoğlu ile sesini duyurduğu dönemlerdi. İstanbul'da doğup büyümüş, boğaz aşığı bir insandır Iakovou.Hafta içinde Türkiye'deki sevenleriyle aynı masa etrafında toplandık.Tabi söz döndü dolaştı, haltere ve dopinge geldi.Bu konuda canı yanmış bir ülkenin vatandaşı olarak Iakovou'ya, Yunanistan'da dopingle mücadeleyi sorduk.Meğer Iakovou bizden de dertliymiş.Başladı anlatmaya.Yunanistan hükümeti yakın geçmişte dopingle mücadele yasası çıkarmış.Doping yaptığı saptanan sporcuya ilkinde 6 ay, tekrarında 6 yıla varan hapis cezası öngörülmüş. Tüm spor branşlarında klasmanda ilk altıya giren sporculara her ay habersiz iki kez doping kontrolü yapılıyormuş.WADA'nın gidiş gelişleri cabası.Yetmedi, uluslararası müsabakalar öncesi milli takım sporcuları ekstra kan testine giriyormuş.Hani sıkıysa niyetlen misali.Sporcu da illallah demiş, yönetici de...Dostumuz, Yunan hükümetinin dopingle mücadele politikasının "Önce temiz spor, sonra madalya ve rekor" olduğunu söyleyince birbirimizin yüzüne şöyle bir bakıverdik.Biz de benzer söylemlere tanık olmuştuk. Boğaz aşığı Ama farkımız şuydu;Komşu lafa değil icraata bakmış, önlemini almış ve uygulamaya başlamıştı.Türk halterini yakından takip eden Iakovou "Ya siz ne yaptınız bu dönemde?" diye sordu.Oturduğumuz yerde şöyle bir doğrulduk."IWF'nin kestiği on binlerce dolarlık para cezasını ödeyecek adres bulamadık","Dopingten kaçan sporculara üç aydan fazla ceza veremedik","Teftiş kurulu raporlarıyla doping skandallarının sorumlusu olarak gösterilen yöneticileri görevden alamadık","Henüz bir dopingle mücadele yasası çıkaramadık", "Birbirimizle kavga etmekten sporun geleceğini düşünemedik."Diyemedik...Kebabın, rakının, lahmacun ve ılık künefenin tadını kaçırmak istemedik.İçimizden biri tam "Sizi kıskanıyoruz" demeye yeltendi ki...Kadehlerimizi dostluğa ve sağlığa kaldırdık."Yasas Iakovou..." Komşu icraata bakmış Eski eski esss Pazartesi akşamı Ankara'da bir tarih canlanacak.Fethi Heper, Abdullah Gegiç, Ender Konca, İsmail Arca, Muzaffer Çil, Abdullah Matay, Kamuran Yavuz, Mümin Özkasap ve Türk futbolunun ayrıcalıklı onlarca ismi, unutulmaz bir nostalji yaşayacaklar.Bir zamanlar ligde fırtına gibi esen, futbolumuzun en lezzetli tadlarından biri olan Eskişehirspor'dan söz ediyoruz.Sağlam adımlarla eski günlerine yürüyen kırmızı-siyahlılar, Ankaralı Es-Es'lerin organize ettiği gecede birlik ve dirlik mesajı verecek.Eskişehirspor'a gönül verenler biraraya gelecek.Onlar, yıllar süren hasreti dindirecek fitili ateşleyecek.Ve hep bir ağızdan "Bir mola bu kadar da uzun sürmez ki" diyecek. Hikaye bu ya...Dünya çapında bir anket yapılır.İnsanlara tek bir soru yöneltilir:"Lütfen, dünyanın geri kalan kısmındaki yiyecek kıtlığının çözümüyle ilgili kişisel görüşünüzü belirtiniz".Sonuç fiyaskodur.Çünkü;Güney Amerika'da insanlar "lütfen", Afrika'da "yiyecek", Batı Avrupa'da "kıtlık", Orta Doğu'da "çözüm" sözcüğünün,Doğu Avrupa'da " kişisel görüşün",Amerika'da "dünyanın geri kalan kısmının" ne anlama geldiğini bilmiyormuş.İyi dünya kupaları, sağlıklı yarınlar... Bunları bilmiyorlarmış Futbolda seçim senaryoları gündemde.Ocak ayındaki genel kurulda hüsrana uğrayanlar rövanş için topu santraya dikmiş bile.Belediyelere bağlı kulüplerin genel kurul delegelerine icazeti, iktidar partisinin çok önemli bir makamında oturan şahıs veriyormuş.AKP'ye yakınlığı ile tanınan isimlerde bu defa fire olmayacakmış.Haluk Ulusoy karşıtı cephe yüz oyu aşmış.Yüzüncü yılda önünde engel istemeyen bir kulüp başkanının kapısını aşındıranlar, seçim garantisi bile sunuyormuş.Velhasıl yanıt veremedikleri tek şey;"Sahi biz bu seçimi niye istiyoruz?" sorusuymuş. Ne istiyoruz? Bizimki takiyeci zihniyete tepkiydi.Olduğundan farklı görünmeye çalışan, ama acemice açıklar vermeye devam eden anlayışa karşı çıkıştı.Geçen hafta Sporcu Sağlık Formlarından kadın sporcuların adet günleriyle ilgili bilgilerin çıkarılmasını eleştirmiş, bilimsel bir çalışmayı hiçe sayan bu keyfiyetin kabul edilemez olduğunu dile getirmiştik.Ardından da GSGM Yüksek Sağlık Kurulu üyelerine çağdışı uygulamalara alet olmak yerine istifa etmelerini önermiştik.Kuşkusuz, Türkiye'nin en saygın üniversitelerinde, en yetkin mevkilerde bulunan üyeler çok daha önce vermişti kararını.6 profesör ve bir doktordan oluşan kurul, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'ne gönderdiği "tek tip" dilekçeyle 7 yıldır büyük bir özveriyle sürdürdükleri görevlerinden ayrıldıklarını açıkladılar. İşte sadece bu yüzden Bilimsel verilerin sporcu sağlığı ve performansının artırılmasıyla ilgili çalışmalarda kullanıldığını,Tıpta mahremiyetin hangi sınırlarda kalacağını,Söz konusu çalışmaların modern bir sağlık sistemi oluşturmak için yapıldığını algılayamayan o kafaya...Anlayacakları dilden bir yanıt oldu bu karar.Bugünlerde duyuyoruz ki istifaların geri alınması amacıyla üst düzeyde girişimler başlamış!Beyler ummadıkları kadar sert bir tepkiyle karşılaşınca kurul üyelerini "Ortada bir yanlış anlaşılma var. Formlar eski şekliyle kullanılacak, siz gelin görevinize devam edin" diye ikna turlarına çıkmış.İşte bu yüzden yukarıdaki zihniyete "takiyeci" diyoruz.Bu yüzden, gerçek amaçlarını gizleyen, kendilerine bugünkü özgürlüğü sunan sistemi kıyısından köşesinden didiklemeye çalışanlara karşı duruyoruz.Bu yüzden Türk sporunda nasıl bir tahribata yol açtıklarını anlatmaya çalışıyoruz.Sadece bu yüzden işte!.. cersen@milliyet.com.tr İkna turları