16.02.2022 - 07:01 | Son Güncellenme:
ŞANSAL BÜYÜKA İLE DOBRA DOBRA
Bu ülkede 4 büyüklerin başkanı, hocası ya da yöneticisi iseniz, camiadan her şeyi istersiniz, İBAN numarası verip para bile istersiniz ama zaman isteyemezsiniz. Anı yaşamak, günü ve başarıyı yakalamak zorundasınız.Galatasaray sezona başlarken, başkanı Burak Elmas, hocası Fatih Terim ile “feci yanlış” bir planlamaya imza attı. “Üç yıllık proje yapıyoruz, gençleşiyoruz, maliyetleri düşürüyoruz” dediler.Maliyetleri düşüreceklerini söylediler ama “Zamanı öldürmek en pahalı harcamadır” gerçeğini unuttular. Ekonomi yapmak, gençleşmek için zamana sığındılar, yani tasarruf yapacağız derken, aslında maliyetlere zirve yaptırdılar.Ayrıca, Morutan ile Cicaldau’ya 10 milyon euro bonservis parası saymak, Berkan Kutlu’nun bonservisi için tam 4 milyon euroyu gözden çıkartmak, kadroda buna benzer işler yapmak; ağır bedeller getirdi. Sezon gitti, zaman gitti, para gitti, en önemlisi hayaller, hedefler bitti. Hatta maliyet belki de ikiye-üçe katladı. Maliyet niye ikiye-üçe katladı? Galatasaray’ın genleriyle o kadar derinden oynadılar ki, seneye yeni bir takım kurmak, yeniden büyük paralar harcamak zorunda olduklarını biliyorlar. Ayrıca bu üç yıllık, sözde düşük bütçeli gençlik projesinin ayakları yere bassaydı, bu üç yıllık plan-program, daha birinci yılın yarısında patlar mıydı? İşte örnek; sezon başında gençlik diye yola çıkıldı, sezon ortasında, daha doğrusu son Kayseri maçında Galatasaray forvetinde 35’lik Babel, 35’lik Gomis, 32’lik Feghouli oynadı. Üç yıllık proje, altı ay dolmadan iflas etti. Nasrettin Hoca misali, göle maya çaldınız, tutmadı. Yanlışınızı kabul edin.
Terim’i vazgeçilmez yapıyorsunuz
Dünyanın neresinde olursa olsun, sezona şampiyonluk iddiası ile başlayıp 22 puan geride kalan hoca gönderilir. Bu hoca Fatih Terim olsa da gönderilir.Ama; Galatasaray’da büyümüş, Galatasaray kendisini büyütmüş, Galatasaray tarihinin en çok ve en büyük kupalarını kazanmış bir hocayı gönderdiyseniz; getirdiğiniz hoca en az Fatih Terim kadar büyük olmalı...Fatih Hoca’yı gönderip, yerine Fatih Hoca’ya stajyer bile olamayacak bir hocayı getirirseniz; ıslıklanırsınız, yuhalanırsınız, istifaya davet edilirsiniz, takım olarak daha fazla kan kaybedersiniz.İşin kötüsü, artık önünüzde “Fatih Terim mendireği” yok. Dalgalar direkt size vuruyor, sizi sallıyor, sizi dövüyor, sizi devirmeye çalışıyor. Terim sonrası, yeni bir Terim bulamayacağınızı bildiğiniz halde, hocayı göndermekle, Galatasaraylıyı asla mutlu etmeyecek yetersiz bir hocayı getirmekle adeta intihar ettiniz.Hoca bu kadar zayıf olursa, sonuçlar bu kadar kötü giderse, Fatih Terim’in ruhu, yeni hocanın kafasında, başkanın odasında, Florya’nın her karış toprağında dolaşmaya devam eder.Fatih Terim elbette büyük hoca... Son yıllardaki formsuzluğuna ve yanlışlarına rağmen büyük hoca... Ancak yaptığınız yanlışlarla sizler de Fatih Terim’in büyüklüğüne büyüklük katıyorsunuz, vazgeçilmez yapıyorsunuz.Millet boşuna “yaşam boyu Terim” demiyor.
% 100 başarısız ama...
Fatih Terim, bu sezon yüzde yüz başarısız oldu. Peşinen kabul ediyorum. Transferleriyle, aldığı sonuçlarla, yüzde yüz başarısız oldu. Buna rağmen;Fatih Terim yoksa...Her maça bir-iki adım geriden başlarsın...Her şampiyonluğa biraz daha uzaktan bakarsın.
Galatasaraylı alışkın değil
Meslektaşım Nevzat Dindar’ın haberlerine inanırım. Milliyet’te yazdı. Galatasaray’da kötü gidişin suçlusu olarak seyirci bulunmuş. Sen sezon başında “feci” bir kadro mühendisliği yapacaksın, Terim’i gönderip takımın başına Terim’in ceketini bile tutamayacak bir hoca getireceksin, sonra “Kadıköy’de oynasak daha iyi, seyirci ıslıklıyor, protesto ediyor” diyeceksin. İnanılır gibi değil; bu kadar kötü oynarsan, 15 maçtır kazanamazsan, tehlike bölgesine komşuluk yaparsan elbette ıslıklanırsın. Bu seyirci, bu Galatasaray’a alışkın değil... Bunun için ıslıklıyor, bunun için protesto ediyor. Daha anlamadınız mı?
Bütün kulüpler biter
G.Saray düşmez de...Düşerse perişanlık olur. Yayın geliri abartısız tam 100 milyon dolar aşağı iner. Sadece G.Saray değil, bütün kulüpler biter.
Umarım Karaman'a izin verirler
Hikmet Karaman’ın sezon başında kendi kurduğu takımla, kendi planlamasıyla dört büyüklerden birinde başlamasını ve sezonu bitirmesini çok isterdim. Açıkçası bu konuda ne performans vereceğini hep merak etmişimdir.Hikmet Hoca, çoğu sezon; krize giren, tehlike bölgesinde dolaşan, ligde kalması mucizeye bağlı olan, kendi kurmadığı, koşullarını kendi oluşturmadığı yarım yamalak takımlarda çalıştı.Hikmet Hoca, geride bıraktığımız hafta, koviddi, sakattı derken, yarım takımla, üstelik bir eksikle önce Fenerbahçe’yi kupadan eledi, sonra da lig maçında son dakikalarda Galatasaray’ı elinden kaçırdı.Hikmet Hoca, kafası futbolla dolup taşan, dersini iyi çalışan, kendini sürekli güncelleyen ve gittiği her takımda son derece kötü koşullara rağmen fark yaratan bir teknik direktör...Umarım; düzen, sistem, egemen güçler bir gün izin verir ve Hikmet Karaman, emekliye ayrılmadan bir büyük takımı çalıştırma şansını yakalar.
Bu nasıl üçüncü kaleci?
Pizzi (Başakşehir): İlk maçtan belli oldu, Benficalı, Başakşehir’de çok iş yapar.
Berisha (F.Bahçe): Kötülüğün de bir sınırı olur. Adam futbol şakası gibi...
Bilal (Kayseri): Bu nasıl üçüncü kaleci? Bırakın gitsin, bir takıma birinci kaleci olsun.
Mustafa (G.Saray): Ne varsa onda var. İlk on birin ilk adamı olmalı...
Yusuf Sarı (Rize): Öne oynuyor, çabuk oynuyor, direkt kaleyi düşünüyor, farklı oyuncu...
İbrahim Akdağ (Kayseri): Hem çalarım, hem oynarım, hem oynatırım.
Edin Visça (Trabzon): Boşu yok, her maç bir gol...
Samet (Adana Demir): Bakmasını bilen gözler, ligin en iyi stoperlerinden biri olduğunu görüyor.
Welinton (Beşiktaş): Sergen Yalçın getirdi diye mi bu kadar yedek kaldı?
Bırakın kim hak ediyorsa o kazansın
Özellikle alt ligler için çok duyuyorum. Koca koca şehirler bunları konuşuyor. Ait olduğu bölgenin takımı için transfer işlerine müdahil olan bakandan söz ediliyor. TFF yöneticisi olup, kentinin takımı için hakem atamalarına, hakem yönetimlerine müdahil olan yöneticiyi duyuyorum. İsimleriyle, örnekleriyle... Bunların konuşulması bile feci kötü... Siz bölgenizin değil, artık ülkenin bakanı, bütün kulüplerin yöneticisisiniz. Gücünü kullanıp ayrımcılık yapmayın. Alın terine saygı gösterip tarafsız kalın. Üstelik konumunuz bunu gerektiriyor. Bırakın; kim hak ediyorsa o kazansın. (Şimdilik bu kadar... Dilerim daha fazlasını yazmak zorunda kalmam.)
Büyük oyuncu...
Dünyadan, Avrupa’dan, Türkiye’den maçları yoğun biçimde izliyorum. Trabzonsporlu Nwakaeme’nin, Konya maçında ikinci golden önce attığı çalımı bugüne kadar hiçbir maçta, Ronaldo-Messi dahil hiçbir futbolcuda görmedim. Nwakaeme iki metrekare gibi çok dar bir alanın içinde, karşısındaki 4 Konyasporlu oyuncuyu dörder defa katladı. Çalım üstüne çalım yaptı. Kıvraklık, çabukluk, yetenek, hatta cambazlık ne varsa gösterdi, sonra da golün asistini yaptı. Bu Nwakaeme büyük oyuncu...
Şampi... değil, şampiyon zaten
Trabzonspor için sürekli “Şampi...” yazıp duruyorlar. Ne “Şampi...”si... Trabzonspor çoktan şampiyon oldu. Konya ile güç farkı olarak arasında dağlar var. Konya, kazansa bile Trabzonspor’u zaten yakalayamazdı. Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray deseniz o kadar uzakta kaldılar ki, dürbünle baksalar bile Trabzonspor’u görme, yakalama şansları yok. Trabzonspor ilk yarı bittiğinde zaten matematiksel olmasa bile şampiyondu. Şimdi nisanın ortalarında Trabzonspor şampiyonluğunu, matematiksel olarak resmen ilan eder, sonrasında lig bitene kadar maçlar “gazozuna” oynanır.
Berisha ile bir eksik
Fenerbahçe ilk defa bir maçta hızlı hücum yaptı. Bu hücumların birincisinde Valencia, ikincisinde Pelkas golü geldi, üçüncüsünde rakip oyuncu Perez oyundan atıldı.
Fenerbahçe, bir maçta ilk defa rakip savunmanın arkasına toplar attı. Özellikle Mert Hakan, bu denemeleri çok yaptı. Diğer oyuncular da katılmalı...
Mert Hakan böyle devam ederse, Fenerbahçe’ye çok şey katar.
Kaleci Altay’ın dönüşü, güven adına, moral adına, kalenin sağlama alınması adına takımı yukarı çekti.n İsmail Hoca, bu Berisha’da ne buluyor? Berisha’nın sahada olduğu her dakika Fenerbahçe bir eksik oynuyor.
Mesut Özil’i, İrfan Can Kahveci’yi arayan, soran, hatırlayan var mı? Oynadıkları maçlarda o kadar silik kaldılar ki, izleri bile görülmüyor.
Seçim işe yaramaz
Fenerbahçe’de kongre isteyenler her geçen gün çoğalıyor. Ben buna katılmıyorum. Yeni bir genel kurulun yapılması, Ali Koç’un güven tazelemesi, bir işe yaramaz, bir şeyi değiştirmez.
Fenerbahçe’nin değişmesi ve gelişmesi için, önce Başkan Ali Koç’un futbol aklı değişecek.n 60 futbolcu yerine 20 futbolcu alacak ama “baba“ futbolcu alacak.
Mutlaka ama mutlaka süper bir santrfor transferi yapacak.
Menajerlere teslim olmayacak, bu işi bilenlere bırakacak.
Güçlü oyun için kudretli bir hoca bulacak.
Eleştirileri kabul edecek, bu kadar sert tepki koymayacak.
“Ben” demeyi bırakıp, “biz” demeye başlayacak.
Paranın yanına aklı koymadıkça, başarının gelmeyeceğini anlayacak.
Seyirci kazandı
Ohh be... Haftanın kapanış maçında gözlerimizin pası silindi. Adana Demir-Beşiktaş maçı nefesleri kesen macera filmi gibiydi.İki taraf da savunmada kalmayı hiç düşünmedi. İki taraf da tempoyu hiç düşürmedi. İki taraf da kestirmeden kaleye gitti.Adana Demirspor kadrosuyla, Vargas’ı oyundan çıkartmak gibi büyük bir yanlışa düşmesine rağmen hocasıyla, olağanüstü coşkulu taraftarıyla Süper Lig’e çok yakışan bir takım oldu.Beşiktaş, iki İstanbullu Fenerbahçe ve Galatasaray’dan en az üç gömlek daha iyi futbol oynuyor. Bölük pörçük değil... Zamanın tamamını kullanmaya çalışıyor, tempo yapıyor, hızı var, sürekliliği var.İki taraf da kazanmaya oynadı; bu defa kazanan, maçı izleyen seyirciler oldu.
Alkışlanan goller
Pelkas (F.Bahçe), Eduardo (Antalya), El Kaabi (Hatay), Pizzi (Başakşehir), Chiquinho (Giresun), Cikalleshi (Konyaspor). Faysal Fajr (Sivas), Edin Visça (Trabzon), Fernando (Antalya), Alex Teixiera (Beşiktaş)