Türk futbolu batmış olabilir mi?
Lige verilen arada; maçlardan, hakem hatalarından ve tartışmalardan uzak kalarak zihnimizi biraz rahatlatma imkanı bulduk. Takımlarımızın kamp yaptığı Akdeniz’in havası futbol kültürümüze çok iyi gelmişti. Medyada birbirinden güzel röportajların yanında transfer dedikoduları da, futbol denen bünyenin sinirlerini almış gibiydi. Ta ki ligimizin başlamasına sayılı günler kalana kadar.
Ligin ikinci yarısında bizi kıran kırana geçecek bir yarış bekliyor. Bu kez birkaç değil daha fazla takımın yer alacağı bir yarış bekliyor bizi. Büyük bir ihtimalle bu senenin şampiyonu, Şampiyonlar Ligi’ne doğrudan katılacak son takım olacak. Malum ülke puanı sıralamasındaki sıkıntımızı hepimiz biliyoruz. Belki birkaç sene sonra yine eskisi gibi doğrudan katılma hakkı elde edebiliriz ama biraz zor gibi gözüküyor. Kutuplaştırıcı demeçler şimdiden başladı. Herkes oyunu saha dışına çıkarmaya şimdiden başladı. Başladılar çünkü kulüplerimizin mali durumu ortada. Yarıştaki kulüplerin gözü Şampiyonlar Ligi’nden gelecek o parada.
Fakat bu güne kadar gelen o para, doğru kullanıldı mı? Hiç sanmıyorum demeye bile gerek yok. Cevabı çok basit; koca bir HAYIR.
Bilindiği gibi UEFA, resmi internet sitesinden finansal raporları açıkladı. Ligimizle ilgili gerçekleri de görmüş olduk. Zaten biliniyor da UEFA’nın açıklaması daha dokunaklı olmuş. Maalesef ligimiz Avrupa Kıtası’nın en fazla zarar eden ligi. İngiltere’nin 382 milyon Euro kar ettiği bir dönemde biz 263 milyon Euro zarar etmişiz. Eminim ki bu tablo karşısında bazı kulüplerin yöneticileri “Bizim yüzümüzden değil onların borçları yüzünden bu lig zarar ediyor” demiş olabilirler. Fakat şu bir gerçek, bu lig bizim futbol gemimiz ve hepimiz aynı geminin içerisindeyiz.
Spor ekonomisi ile ilgili bir başka çarpıcı haber ise SportsPro’dan geldi. Uluslararası spor medyasının önde gelen yayınlarından olan SportsPro, 2020 yılında küresel spor endüstrisine yön verecek 10 ismi sıralamış. Türkiye Süper Ligi’nin resmi yayıncısı Digitürk’ün ve çatı şirket beIN Media Group’un CEO’su Yousef Al-Obaidly de listede yer aldı.
Listede kulüp başkanları, medya yöneticileri, ESpor girişimcileri ve küresel arenada spora yön veren önemli isimler bulunuyor. Disney D2C Başkanı Kevin Mayer ve Juventus Başkanı Andrea Agnelli gibi isimlerin yer aldığı listeye giren Al-Obaidly, telif haklarını hiçe sayan korsan yayınlara karşı verdiği mücadeleyle öne çıkıyor.
Aslında yeteri kadar ilgi görmeyen bu sorun, yayıncı kuruluş kadar kulüplerimizi de yakından ilgilendiren bir sorun. Zaten Al-Obaidly yaptığı açıklamada “Spor endüstrisinin çok değerli isimleri ile bir arada yer almak elbette gurur verici. Faliyet gösterdiğimiz tüm coğrafyalarda bir yandan en kaliteli spor içeriklerini sunabilmek için yatırım yaparken, diğer yandan da sadece bizim değil, sporun tüm paydaşlarının haklarını gasp eden korsan yayıncılıkla mücadele konusunda kararlı adımlarla ilerliyoruz” ifadelerine yer verdi.
Tüm bunlara ek olarak Sabah Gazetesi’nde Mevlüt Tezel’in önemli bir konuya değindiğini söyleyebiliriz. Tezel yazısında, TBMM’ye sunulacak olan Spor Yasası’nda, IPTV ile korsan yayınların dağıtıcılarına ve izleyenlere ağır cezalar verilmesinin talep edileceğine yer vermiş.Yayıncı kuruluş uzun zamandır bu yasanın çıkması gerektiğinin altını çiziyordu.
Korsan yayıncılıkla birlikte illegal bahis de, futbol ekonomimizin kamburları diyebiliriz. Devlet, kulüpler, yayıncı kuruluş, medya ve sorumlu taraftar bir araya gelince, ekonomimizden sızan milyonlarca Euro’yu kurtarabiliriz. Fakat bunun için önce futbolumuzun da dili değişmeli. Kutuplaştırıcı ve camiaları karşı karşıya getiren bir dil, bizi çıkmaz bir sokağa sokar. Türkiye futbolda artık tüketen değil üreten olmalı.
Türkiye’deki futbol paydaşları istesin, tıpkı Yousef Al-Obaidly gibi küresel spor endüstrisine yön veren isimlerden olabilir. Yeter ki istesinler.