Kosta Rika karşısındaki Yunanistan'ı, tamamen Mitroglou'nun performansını görebilmek için seyrediyorduk. Bana ve Habertürk'ten meslek büyüğüm Vahap Hacıoğlu'na çok cazip gelen bir maç değildi. Dedim ya mesele Mitroglou'ydu. Ta ki Yunanistan'ın attığı beraberlik golüne kadar. Mekandaki Yunan garsonun sevincini gördükten sonra hem ben hem de Vahap Hacıoğlu “Mitroglou'nu bırak maça bak" dedik hep bir ağızdan. O sırada yanımızdan geçen bir gurbetçi kardeşimiz, yerde hala sevinen Yunan garsonu göstererek “Ağabey bunların kanı da bizim gibi deli akıyor" dedi gülerek. Haklı ama bu kan bence futbolun damarlarında akan kandı.
Bu sevinç kargaşasının içinden ise Vahap Ağabey'e “Mitroglou'yu nasıl buldun" diye sorarak çıkmaya çalıştım. “Beşiktaş hemen alsın" dedi. Sanki karşımda yılların fotomuhabiri Vahap Hacıoğlu değil de, Schalke'nin İzleme Komitesi Başkanı vardı. “On dakikada nasıl anladın iyi futbolcu olduğunu" diye sordum “İyi mi kötü mü bilemem ama güzel seviniyor. Sayfalarda sevinç fotoğrafları büyük girer" dedi. Hayatımda koskoca gezegende kendimi yalnız hissettiğim bazı anlar olmuştur. Ama böylesi hiç başıma gelmemişti. Ne diyebilirdim ki... Mesleki bakış açısına saygı duymak gerekir. Almeida'nın her golden sonra ellerini kalp şekline getirerek gösterdiği sevinçten daha iyi seviniyordu Mitroglou.
Beşiktaş'ın, Bielefeld'te girdiği kampın ilk gününde Mitroglou analizimizden çıkan tek sonuç buydu. Beşiktaş'ta başarılı olur mu bunu bilemeyiz. Milli takımlardaki performans ligden çok daha farklıdır. Yalnız şu bir gerçek, Yunanistan Milli Takımı'nda, Beşiktaş'ta olduğu kadar yaratıcı orta saha oyuncusu yok. Oğuzhan, yeni alınacak forvet arkası, olası bir Gökhan Töre hamlesi gibi etkenler, Mitroglou'na, siyah - beyazlı forma altında yeni bir kariyer sayfası açtırabilir. Henüz transferi gerçekleşmemiş olsa da bu varsayımları göz önünde bulundurmak lazım.
Kampın bize açık olan ilk antrenmanlarına gelecek olursak, alt yapıdan gelen bir Furkan ile geçen sezon fazla forma şansı bulamayan İsmail'in attığı goller, bize hoşgeldiniz diyorlardı sanki. İsmail'in attığı şahane golü baştan sona çeken Cihan Haber Ajansı'nın muhabiri Barbaros ise “Ben çekeceğimi çektim" diyerek golün güzelliğini vurguladı. Geçtiğimiz yaz yapılan kampın yıldızı olan Muhammed sanki yine Bilic'in aklını karıştıracak gibi. Kiralasan bir dert kiralamasan bir dert. İsmail ile ikisi kampa iyi başladı. Pedro Franco da kampın ilk antrenmanlarında göze çarpan bir başka isim oldu.
Sezona çok erken başlamaktan mı yoksa mali problemlerden dolayı mı bilinmez, Cenk Tosun hariç yeni transferlerin olmadığı bir kamp izliyoruz. Ramon Motta'nın eli kulağında. Sağlık kontrolünden sonra o da Bielefeld'in, Marienfeld bölgesine gelecek. Fotomuhabirlerine müthiş sevinç fotoğrafları vermesi beklenen Mitroglou bu kampa yetişir mi bilemem ama transferi bitme noktasına gelen Yunan golcünün İngiltere'deki ikinci etap kampına yetiştirilmesi umuluyor.
Slaven Bilic'e gelecek olursak, tıpkı geçen sezon olduğu gibi Beşiktaş'a yeni gelmiş gibi istekli ve hırslı. Sık sık antrenmanları durdurarak futbolcularını tatlı dille uyarıyor. Takıma hem kondisyon yüklüyor hem de taktiksel yönlerini geliştiriyor. Kampın en önemli unsurlarından biri olan pozitif atmosfer, ilk günlerde kendini gösterdi. Yüzler gülülüyor... Forma savaşı tüm hırsıyla dikkatlerden kaçmıyor. Bakalım kazanan kim olacak.