Her açıdan zor bir maçtı. İklim ve coğrafyayı bir kenara bırakıyorum, maçın saati bile akşamları oynamaya alışmış bünyeye ters gelen bir saat dilimiydi. Benim açımdan çok iyi bir saatte oynandı. Kahvaltı sonrası içtiğim sade kahveme, yıllardır bir Beşiktaş maçı denk gelmemişti.
Sahadaki bazı siyah-beyazlı oyuncular o saatte hala uyuyor gibiydi. 61’de ilk golü atan Alex Teixeira maçtan sonra “ben bugün bir gol attım ama gerçek hayatta mı attım yoksa rüyamda mı” dese haksız da sayılmaz. Malatyaspor’un ilk yarıdaki savunma anlayışı Beşiktaş’ın hücum bölgesini çok yordu. 5. dakikada Kenan’ın kaleci Ertaç ile buluşan vuruşu ve 11. dakikadaki Alex’in şutu, bu katı savunmayı erkenden açabilecek pozisyonlardı. Yine 19. dakikada Batshuayi’nin arka direkteki hamlesi de ilk yarının önemli anlarından biriydi.
Beşiktaş ikinci yarıda 1-0 gibi bir avantaja sahip olmasına rağmen açılan Malatyaspor savunması karşısında bulduğu boşlukları değerlendiremedi. Emirhan’ın 77’deki şutu direğe takılmasa maç çoktan bitebilirdi. Aynı şekilde Mustafa’nın 25. dakikada direkten dönen topu da, maçın kaderi açısından önemli bir pozisyondu.
Adem’in 84. dakikada penaltı atışından gelen beraberlik golü sonrasında, oyuna denge geldi diyebiliriz. Kondisyon açısından geriye düşen Beşiktaş, beraberlik golü bularak daha da motive olan Malatyaspor karşısında yeniden öne geçme şansı kadar ikinci golü yeme ihtimali de vardı.
Fakat 89. dakikada önce Vida sonrasında Batshuayi’nin vuruşlarının direkten dönmesi belki de maçın en unutulmayacak anlarıydı.