Son yıllarda Türk futbolunu Edirne'den öteye en çok onlar taşıdı.
Artık Afrika'nın balta girmemiş ormanlarında bile Galatasaray'dan çok Cüneyt Çakır'ı tanıyorlar.
Türk hakemliği resmen sınırları zorluyor.
Zorluyor zorlamasına ama, topraklara geri döndüklerinde ise bir haller oluyor.
Havasından mı suyundan mı yoksa tribünlerden mi bilinmiyor?
Avrupa'da kurallara uyan Türkiye'de ise tek rakibi Türk Hava Yolları olan şoför gibiler.
Hayır milimlik ofsaytlardan artık vazgeçtik de, şu yere yatarak penaltı kazananlar ile elle topu düzeltip gol atanları görün bari.
Biliyorum art niyet yok ama art niyetli futbolcular var işte.
Söz konusu olan şey alınteri.
Tükürükten daha kutsal olduğunu anlamak için tahlil mi yapmak gerek?
Para verip maça gelen taraftarın bilet parası ise işin bir başka boyutu.
Hakem dediğin önce adaleti sağlayıp hak gözetir.
Örneğin Arsenal - Manchester City maçının yan hakemi.
Arsenal yönetimi konuk takımın taraftarları için bilet fiyatını 62 sterlin gibi yüksek bir rakamdan satışa çıkarmış.
Sanki “Sen misin pahalı bilet satan" dercesine Manchester City, Arsenal'i 2-0 yendi.
Asıl ilginçlik maç sonunda yaşanıyor.
Karşılaşmanın yan hakemi elini sıkan Manchester Cityli futbolculara “Sizi seyretmek için 62 sterlin ödeyen taraftarınızı selamlamaya gidin" diyor.
Ekranlara da yansıyan bu konuşmadan sonra sizce bu arkadaş, Premier Liege'de haftanın hakemi olamaz mı?
Cenk ve Escude
Sidnei, Beşiktaş'a kiralık geldiğinde hemen telefona sarıldım...
Neyin nesidir diye tanıdık bir kaç Portekizli gazeteciye sordum...
“İyi bir kesici iyi bir oyun kurucu ama devamlı oynarsa" dediler.
İlk maç Beşiktaş - Ankaragücü: 3-1
Üç golün ikisini de Sidnei attı.
Bu kez iki gol attığı doğru mu diye Portekizliler beni aradı
Peki devamı (?)
Gelmedi!..
Daha doğrusu getirilmedi...
Çünkü hep yedek oturtuldu.
O kadar çok yedek oturdu ki Beşiktaş'ı tanımayan biri olsa, Sidnei'yi malzemeci sanırdı.
Aynı akibet Escude'nin başına geliyor.
Fransızlar da bizim gibi mizahi sever; ben olsam doğum günü pastasını, yedek kulübesi şeklinde ısmarlardım.
Tutacağı dileği herkes tahmin ediyordur sanırım.
İyiki hazırlık maçları var da şeklini cemalini unutmuyoruz.
Fernandes'i 20 maç oynatma, ama ilk oynadığı maçta bildiğimiz Fernandes gibi oynar.
Ama stoper öyle değil... Devamlılık ister.
Aynı şey kaleciler için de geçerli.
O kadar çok boş vakti var ki, Cenk Gönen yakında kitap bile yazar.
Escude ile birlikte, Beşiktaş'ın unutulan iki yeteneği.
İBB maçında kalede Cenk, stoperde Escude oynasa, boşa çıkan İbrahim, sakatlıktan yeni çıkan Veli'nin yerinde olsa fena mı olurdu?
Cenk ile McGregor, Ersan ile Escude arasındaki fark nedir çok merak ediyorum?
Madem Escude sürekli yedek kulübesinde oturacak, Atınç ve Sezer de orada oturabilirdi.
Üstelik çok da güzel otururlardı.
Ne gerek vardı ki transfere!..
Samet hoca şükretmeli
Beşiktaş -İBB maçından sonra bomboş statta Samet Aybaba'yı gördüm.
Sesi kısıktı...
Doka'nın golüne çok üzülmüştü.
“Yok böyle bir şanssızlık" diyordu.
Hoca haklı.
Sivok'un sırtına çarparak giren top futbolda var...
Ama Gaziantep deplasmanında Orhan Gülle'nin orta sahadan attığı gol çok fazla yoktur futbolda.
İnönü'deki Sivasspor maçında, Fernandes'in sırtına çarpıp dönen topun gol olması da keza öyle.
Evet bu sene var bir şanssızlık ama Samet hocam şanslı olduğu anlara da şükretmeli bence.