Sadece golsüz biten Sivas maçı değil, milli aradan sonraki maçların tamamına baktığınızda Beşiktaş’ın artık Aboubakar merkezli hücum anlayışının alternatif planlarını çok daha çabuk hayata geçirmek zorunda olduğunu görebiliyoruz. Sivas maçının ilk onbirinde kendine yer bulan fakat sonradan değişiklik isteyen Aboubakar ‘a artık hamle oyuncusu gözüyle bakılmalı. Kas sakatlığı geçse de “yeniden sakatlanırım” korkusu, onu maçlarda etkisiz hale getiriyor.
Aboubakar’ın bu ürkekliği, Beşiktaş’ın bir ilk yarısını heba etti. Şampiyonluk yarışındaki Beşiktaş ile üst üste kazanan Sivas arasındaki maçın koca ilk yarısında dişe dokunur pozisyon yoktu. 10’da Erdoğan’ın şutu ile, 45+1’de Gradel’in kafa vuruşu Sivas adına hafızalarda kalan anlardı. Beşiktaş adına ise 40. dakikadaki Larin şutunu söyleyebiliriz. O da pozisyon olarak değil istatistik olarak...
Maçın ikinci yarısı çok daha hareketli geçti. Hareketsiz Aboubakar’dan formsuz N’Koudou iyidir mantığıyla baktığınızda Beşiktaş rakip sahada daha hareketli göründü. Doğal olarak Sivas da hücumdaki üretkenliğini arttırabildi. Rosier’in 53. dakikada kaçırdığı net fırsat, N’Koudou’nun Ankaragücü maçında kaçırdığı penaltı kadar netti. Oyunun kaderi farklı bir şekilde ilerleyebilirdi. Ya da Erdoğan’ın 58. dakikadaki pozisyonunda.
Son bölümlerde daha geniş alanlar bulan Beşiktaş, 87’de Larin ile çok net fırsat bulabilirdi ama Kanadalı oyuncunun gücü, o son vuruşu yapmaya yetmedi. Larin’in bu görüntüsü dünkü Beşiktaş’ın da özetiydi. Aboubakar gibi bir isimden yoksun olan Beşiktaş, böylesine bir deplasmandan mağlup dönmediğine sevinse haklıdır.