Serdar Sarıdağ

Serdar Sarıdağ

serdar.saridag@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Müthiş bir transfer...
Chelsea'de oynadığı dönemde, Şampiyonlar Ligi'nde, PSG'ye çok önemli bir gol atmıştı.
Hava toplarında çok iyi...
Son vuruşları ise akıl dolu.
Ondan Messi gibi çalımlar beklemeyin ama kaleyi görünce rakip savunma için çok tehlikeli birisi oluyor.
Bu sözler İngiltere'de kaldığım otelin gece çalışanı John'a ait.
Adı John ama kendisi Singapurlu.
Genç yaşta gelmiş Ada'ya.
Geldiğinde ise bir kelime İngilizce bilmiyormuş.
Ama şu an İngiltere'nin farklı bölgelerine has bir çok aksanı kullanarak İngilizce konuşabiliyor.
Sıkı bir Chelsea taraftarı.
Demba Ba'nın bonservisiyle Beşiktaş'a geldiğini söylediğimde hemen televizyonu açarak spor haberlerine baktı.
İngiliz basınının kiralık olarak alt yazı geçtiğini söyledi.
“Türk basınına inanmıyor musun?" diye sordum...
Suratında hafif bir tebessüm belirdi.
Demba Ba'yı çok sevdiğini gidişine üzüldüğünü de ekledi sözlerine.
Torunundan bahsetti...
Hasta derece Manchester United taraftarı.
Torunu için benden Beşiktaş idmanından bir kare fotoğraf istedi.
“Getir antrenmana götürelim" dedim...
Uzaklarda yaşadığını söyledi.
Söz verdim bir kare resim için.
“Unutma sözünü torunum futbolu çok seviyor" dedi.
Sözümün söz olduğunu söyledim.
Telefonumu da istedi.
Nedenini sordum...
Türkiye'ye gelince Beşiktaş maçına gitmek istediğini söyledi.
Bu kadar mı çok seviyorsun futbolu. Bu mu sebebi?" diye takıldım...
“Hayır... Demba Ba'yı bir kez daha seyretmek için dedi.
Singapur, Demba Ba, Senegal, Türkiye, İngiltere, Beşiktaş ve bizim John.
Bunları bir araya futboldan başka ne getirebilir ki?
Sözüm söz John...
Hem torununa Beşiktaş idmanından bir fotoğraf hem de sana İstanbul'da Demba Ba'yı izlettireceğim.
İkram ettiğin bisküvilerin hatırına değil, bana futbolun güzelliğini gösterdiğin için.
İşte böyle...
Kamplarda sadece antrenmanlara tanık olmuyoruz.
Wakefield'deki, küçük otelimizin hemen her sabahında, arka bahçede top oynayan Pakistanlı çocukların gürültüsüyle uyanıyorum.
Bazı sabahlar ise kriket oynayarak uyandırıyorlar.
Çocukların gürültüsüne kızanlardan değilim, tam tersine Dünya onların oyun bahçesidir diye düşünenlerdenim.
Bu yaşta Oliver Goldsmith'in, Wakefield Papazı'nı okuyacak değiller tabi.
Toplarını da oynayacaklar, kriketlerini de...
Bir bilseler Beşiktaş'ın yakınlarda kamp yaptıklarını.
Eminim Bilic, antrenmanları onlara açardı.
Pakistanlısı, İngilizi ve Singapurlusu renk cümbüşü oluştururdu antrenmanlarda.
Bir Demba Ba transferi bile bu kadar farklı ülkeleri bir yazıda toplayabiliyorsa, bir Beşiktaş kampı da bu minikleri bir araya getirebilir.
İşin içinde futbol sevgisi varsa, bu tür organizasyonlar çok daha rahatlıkla yapılabilir.
İşte size John örneği...
Singapur ile Beşiktaş arası binlerce kilometre ama yolları bir yerde kesişiyor işte.
Unutmayın, bir zamanlar Demba Da da, arka bahçede top oynayan çocuklardan biriydi.
Madem İngiltere gibi bir yerde ilk kez kamp yapıyorsunuz, o zaman çevredeki çocuklara kendinizi bir gösterin bakalım.
Çünkü büyük kulüpler böyle yapar.