Siyah-beyazlı takım karşılaşmaya kontrollü başlarken, Pepe’nin şık kafası gol perdesini araladı, Oğuzhan devre biterken farkı ikiye çıkardı. Sırp rakibine ikinci devre adeta nefes aldırmayan Kartal, gecenin yıldızı Pepe’nin sayısıyla tamamen rahatladı, Avrupa’da yeni bir maceranın kapısını açtı.
Antalyaspor mağlubiyetinden sonra Beşiktaş’ın dört bir köşeye dağılmış parçalarını bir araya getirecek bir tutkala ihtiyacı vardı. Bir yanda yönetimin seçim çalışmaları; diğer tarafta transfer çalışmaları, oynanan kötü futbol, başta Oğuzhan olmak üzere eleştirilen futbolcular ve Şenol Güneş’in sorgulanan taktik ve tercihleri. Partizan’a karşı alınan galibiyet, Beşiktaş’ı, Beşiktaş yapan unsurları bir araya getiren en önemli yapıştırıcı oldu. Önemli olan bu tutkalı daha da sağlam hale getirmek.
Hiç kuşkusuz Bursaspor maçı da düşünüldüğü için sahada rotasyonlu bir kadro vardı.
Babel, Negredo ve Oğuzhan’ın yedek soyunmasına biraz da bu gözle bakabiliriz. Dün sahada Beşiktaş’ın attığı gollerden en anlamlısı Oğuzhan’ın attığıydı. Hakkındaki eleştirilerin zirve yaptığı bu günlerde, Oğuzhan’ın 45’te attığı gol ve sevincinden, birçok anlam çıkartabilirsiniz. Evet maçın en iyilerinden biriydi ama başarıda istikrar da çok önemli.
12. dakikada Necip Uysal ile gole çok yaklaşan Beşiktaş’ın, bu maçta zorlanmaması gerekiyordu. Bir ara öyle olsa da futboldaki başarının en önemli kilit noktalarından biri olan “sabır” dün sahadaki 12. Beşiktaşlıydı.
Tarihi fark kaçtı
Pepe 37 ve 45’te attığı gollerle gizli forvet değil sanki yeni transfer edilmiş golcü gibiydi. Onu besleyen Quaresma asistlerine asist dersek, böylesine bir krampona saygısızlık etmiş oluruz!
İkinci yarıda 59’da Gökhan Gönül ve 62’de Oğuzhan o net pozisyonları atmış olsaydı, tarihi bir farka da imza atılmış olurdu. Partizan ise 56. dakikada Pantic’in direkten dönen şutu dışında, Beşiktaş kalesine fazla yaklaşamadı. Maçın en güzel anları ise 3-0’dan tribünlerin hep bir ağızdan söylediği İzmir Marşı’ydı.