Serdar Sarıdağ

Serdar Sarıdağ

serdar.saridag@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Milliyet'te işe başladığım ilk günlerde hem mutfakta çalışmaktan hem de merakımdan dolayı, yazar klişelerini çok kısa sürede ezberlemiştim...
Tribün, Pazar'ın Ertesi, Ters Köşe, Kontratak vs...
Her birinin sahiplerini hatırladıkça, bir gazeteci olarak o günleri yaşadığıma şükrederim hep.
Dürüstçe söylemem gerekirse kafamın bir yerinde; olur da bir gün bir köşede yazmak zorunda kalırsam diye bir kaç tane klişe saklamıştım.
Gün geldi o klişelerden birini bugünden itibaren www.skorer.com için kullanma mutluluğunu yaşıyorum.
Servisimizin başlık üstatlarından biri olan Ercan Güven'in de fikrini alarak, her maç öncesinde tribünlerin gözü kulağı orada diye Çıkış Tüneli'nde karar kıldık.
Umarım okudukça maç öncesindeki o heyecanı yaşarsınız.

Haberin Devamı

Futbol ve Sanat

Eric Cantona “Ben sahaların Jim Morrison'uyum" dediğinde eminim ki Türkiye'de pek çok futbolsever Fransız futbolcunun kimden bahsettiğini anlamamıştı o dönem.
Paris'te, Oscar Wilde, Balzac, La Fontaine, Yılmaz Güney ve Ahmet Kaya'nın da yattığı, ünlülerin mezarlığı Père Lachaise'de uyuyan Jim Morrison, Amerikalı bir rock yıldızıydı.
Efsanevi The Doors grubunun sanat yönü en kuvvetli elemanıydı.
Yönetmenlik, resim ve şiir yeteneği olan tam bir sanat düşkünüydü.
Cantona onun en çok asi tarafını sevdiği için, futbol karakterini Jim Morrison ile bütünleştiriyordu.
Mesleğinden bahsederken seçtiği sözcükleri sanatla böylesine harmanlayan tek futbol adamı ise tabi ki Cantona değil.
Dünyanın en iyi teknik direktörlerinden biri olan Capello'nun, Roma ve Milano'da, ressamlar, yazarlar ve şairlerle birlikte sık sık iki lafın belini nasıl kırdıklarını bilmeyen yok.
Sahip olduğu sanat koleksiyonu da belki de en değerli serveti.
Muhakkak ki ülkemizde de futbol dünyasında yer almalarına rağmen vaktinin bir kısmını sanata ve kültüre ayıran insanlar var.
Her ne kadar Türkiye'de tiyatro, opera ve resim sergilerinden çıkan futbolcu fotoğrafları görmesek de, elinde kitap olan bir topçu profili bile bizlere yetiyor şimdilik.
Mesela Beşiktaş'ı yakından takip ettiğim için, Cenk Gönen'in kültür ve sanata ne kadar düşkün olduğunu bilirim.
Cenk ile sohbet ettiğimde bana son seyrettiği filmlerin Zeki Demirkubuz'un Kader ve Yazgı olduğunu söylemişti.
Okuduğu kitap ise Epiktetos'un Düşünceler ve Sohbetler kitabı.
Beşiktaş'ta sadece futbolcusu değil yöneticisi de sanatla yakından ilgileniyor.
Genel Sekreter Mesut Urgancılar tam bir edebiyat düşkünü ve fırsat buldukça resim sergilerini gezen bir yönetici.
Futbol ve sanat demişken, insanın aklına bir kaç gün önce aramızdan ayrılan Burhan Doğançay geliyor.
Dünyaca ünlü ressamımız bu alemden göçüp gitse de arkasından insanlığa çok güzel eserler bıraktı.
Böylesine bir değerin gençliğinde Gençlebirliği'nde futbol oynaması ise benim için ayrı bir öneme sahiptir.
2002 yılında Tanıl Bora'nın, Burhan Doğançay ile yaptığı kimi zaman futbol kimi zaman sanat kokan röportajını mutlaka okumanızı öneririm.
Eğer İlhan Cavcav böylesine büyük bir ressamın arkasından taziye konuşması yapabiliyorsa bunu da biraz futbola borçluyuz.
Umarım yeni nesillerde, futbol dünyamızda sanatçı olmasalar bile en azından sanat ve kültürle daha da yakından ilgilenen isimler görürüz.
Yoksa futbol ve sanatın yanyana gelmesini beklemek çok mu uçuk bir ütopya!..

Sahaya yansımıyor!

Ümraniye Nevzat Demir Tesisleri'nden çıkan Hugo Almeida'yı görmüştüm. Elinde sigara, sinirli sinirli arabasini kullanıyordu. İlk yarıda yaşanan bu olayın ardından merak edip araştırdım. Teknik Direktör Samet Aybaba, oyuncuların sigarasına karışıyor muydu?.. Acaba bir şey demiş miydi?
Ancak Portekizli futbolcu dışında daha bir sürü ismin de sigara tiryakisi olduğunu öğrendim. Samet hoca buna bir şey demiyormuş. Hoca sadece, "Sahaya yansıyıp yansımadığına" bakıyormuş! Tabii ki aralarında günde iki paket içen yok. Ancak ne olura olsun sigaranın bir sporcunun eline yakışmadığı da bir gerçek...

Messi gelirse başka

Haberin Devamı

Beşiktaş Futbol Komitesi Başkanı Tamer Kıran, yöneticiliğe soyunduğundan beri kafasını kaşıyacak vakit bile bulamıyordu.
Bir süredir transfer ve idari işleri profesyonellere devretmeye çalışıyordu.
Nitekim sonunda başardı.
Yıllardır Beşiktaş'ta görev alan Semih Usta, yeni dönemde artık Futbol İdari Direktörlüğü'ne atandı.
Bu yapılanmadan dolayı Sinan Kurumuş ve Gökhan Süzen'in imza töreninde, Tamer Kıran objektifler önünde olmak yerine, yanımızda oturmayı tercih etti.
Kendisine “Tamer bey, imza törenlerinde ekran önünde olmama konusunda ciddi misiniz?" diye sordum.
Cevabı ise “kesinlikle evet" oldu.
Bravo dedim kendisine...
İki saniye sonra kulağıma fısıldayan Tamer Kıran espiriyi patlatıverdi:
"-Messi gelirse durum değişir tabiki."