Beşiktaş, hiç şüphesiz zirve yarışında çok önemli iki puan kaybetti. Bu yarışta kalan haftaların sayısına baktığımızda, telafisi mümkün olan maçların olduğunu görüyoruz. 1-0 kazanılan Galatasaray derbisinden sonra, ligin bittiğini düşünenlerin yanıldığını dün akşam gördük. Haftalardır çalan tehlike çanlarını, dün Vodafone Arena'da çok daha net bir şekilde duyduk. Kazanılmış olunsa bile, Galatasaray, Çaykur Rizespor ve Olympiakos maçlarındaki futbol, Kayserispor maçının zor geçeceğini belli ediyordu. Bir türlü pas oyununu ortaya koyamayan fakat bireysel yeteneklerle bu açığı kapatan Beşiktaş, sonunda bir duvara çarptı.
Quaresma ve Gökhan Gönül'den yoksun olarak Kayserispor karşısına çıkan siyah - beyazlılar, muhakkak bu iki önemli oyuncusunun eksikliğini yaşayacaktı. Doğrudur, Quaresma sadece topu değil, tüm takımı karşı kaleye taşıyabilen ender yeteneklerden biri. Fakat sistemin dışına çıktığı zaman, Olympiakos maçında olduğu gibi bazı zamanlar takım oyununun dışında kalıyordu. Böyle olmasına rağmen, dünkü maçta Vodafone Arena'nın localarında değilde hibrit zemininde yer almış olsaydı, tablo çok daha farklı olabilirdi. Q7'nin, Çaykur Rizespor maçında gördüğü gereksiz sarı kartı gözünüzün önüne getirdiğinizde, bu yarışta disiplinin ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlıyorsunuz.
Disiplin demişken, ister istemez bu satırlarda Talisca'ya da parantez açmak zorunda kalıyorsunuz. Her geçen maç, 25 milyonluk satın alma opsiyonundaki rakamlar, süratla aşağıya doğru gidiyor. Klasik bir 10 numara olmadığını artık herkes biliyor ama forvete yakın oynayan böylesine bir yetenek, ligde sadece 2 asistle kalmamalı. Talisca dünkü gibi sadece kendine oynamaya devam ederse değil Cenk Tosun, Zlatan İbrahimoviç bile oynasa gol kralı olamaz. Adım gibi biliyorum ki Cenk Tosun, rüyalarında Sosa'yı görüyordur. Sosa da tıpkı Talisca gibi çok güzel frikikler kullanıyordu ama asistin de en iyisini yapıyordu. Kalan haftalarda Şenol Güneş, Talisca'yı istediği gibi evirip çevirebilir mi bilemeyiz fakat, bu şekilde oyunda olmak yerine kendine yatırım yapmaya devam ederse, Beşiktaş ile Medipol Başakşehir arasında bir devir teslim töreni olabilir.
Sergen Yalçın'a gelecek olursak, insan işini severek yaptığında çok daha başarılı olabiliyor. Galiba Sergen hoca, teknik direktörlüğü gerçekten kendine meslek olarak seçmiş gibi duruyor. Önceden ekran ile yeşil sahalar arasında yaşadığı git-gellere son verdiği için teknik adamlık yolunda emin adımlarla ilerliyor. Söyleyecek pek fazla söz yok; yolun açık olsun Sergen hoca.