Son yılların lige en iyi başlayan Beşiktaş'ını seyrediyoruz şu günlerde...
Taraflısı-tarafsızı, herkes sempatiyle bakıyor Bilic'in sosyalist takımına.
Sayfalar dolusu övgüler, ekranlardaki aferinler-bravolar ve Olimpiyat Stadı'nda kırılan seyirci rekorları...
Hepsini bir araya topladığında karşınıza 100. Yıl'ın Beşiktaş'ı çıkıyor.
Takımın başında yine bir Balkan kökenli bir hoca, ve yine bir idari sorumlu.
Biri saha dışında diğeri saha içerisinde...
Güçlerini birleştiren çizgi film kahramanları gibi ikisi de...
Alabildiğince tozpembe bir tablo var önümüzde.
Ammaaa...
Gelelim hayatın gerçeklerine...
Beşiktaş arkasındaki rakiplere çok mu fark attı?..
Hayır.
Şampiyonluğu mu garantiledi? Tabi ki koca bir hayır...
Peki nereden çıkıyor bu mutluluğun resmi?..
Ben sormuyorum bizzat Slaven Bilic'in kendisi soruyor.
Hırvat teknik adam kurmaylarına “Bir mağlubiyet alsak peşimizdekilerle aynı puanda olacağız. Neden medya bizi böyle gösteriyor?" diye isyan etmiş.
En büyük korkusunun takıma ve futbolculara ayrı ayrı övgü dolu manşetler, yorumlar ve haberler olduğunu söylemiş Bilic.
Daha doğrusu en önemli rakibinin yaratılan bu mutlu tablo olduğunu söylemiş.
Ayakların bir anda yerden kesilmesi veya peşpeşe yaşanacak olan bir kaç mağlubiyetten sonra, işler tersine dönebilir bir anda.
Bilic gibi tecrübeli bir adam bu durumu çok iyi tespit etmiş bence.
Zaten tarihte kendi alanında önde gelmiş isimlere baktığınızda, başarılarının temelinde, övgülerden kaçmanın yattığını çok iyi görürsünüz.
Sosyalist bir takımı bölebilecek en önemli gizli silah, işte bu övgüler silsilesidir.
Beşiktaşlı futbolcular nasıl ki oynadığı dört maçın son bitiş düdüğüne kadar disiplinden taviz vermemişse, aynı taktiğini lig sonuna kadar devam ettirmelidir.
Bugün yerin dibine sokulan Samet Aybaba'ın takımı da geçen sene lige hızlı başlamış, oynadığı futbolla ayakta alkışlanıyordu.
Ama ne olduysa birden bire herşey tersine dönmüştü.
Geçen seneki yenilen gollerden ders çıkaran Bilic, belli ki geçen sezonki ani değişimi yaşamak istemiyor.
Önder Özen'in de dediği gibi antrenörlük potansiyeli standart üstü olan Bilic, eminim Beşiktaş'ı bekleyen bu tehlike için de bir takım önlemler alacaktır.
Fakat Hırvat hoca da şunu çok iyi bilmeli ki böyle oynadıkları sürece, bu tehlikeli övgüler Demokles'in Kılıcı gibi duracaktır kafalarının üzerinde...
Çünkü özlemişiz “güzel futbolu".