Yıllar öncesinde Bielefeld'e gelmişti...
O dönemde ise takımın başında Toshack vardı. Tek isteği ise takım oteline girerek futbolcuları çok daha yakından görmek, hatıra fotoğrafı çektirmek ve yanında getirdiği formasına imza attırmaktı.
Sırf bunlar için kilometrelerce uzaklıktan gelen Erdal Torunoğulları, bugün artık Beşiktaş'ta yönetici.
Zaten Torunoğulları ailesinin hemen hemen tüm fertleri Beşiktaşlı ve yıllardır Beşiktaş nerede kendileri oralardaydı. Sırf bu Beşiktaş sevgisi yüzünden, Erdal Torunoğulları'nın kardeşi Aykut Torunoğulları, Hollanda Beşiktaşlılar Derneği'ni kurdu. Bu sevgi devam ettikçe Torunoğulları Ailesi bu kulübe daha çok yönetici verir.
Gelelim bir başka aileye.
Futbol dünyasında Sinan Vardar'ı tanımayan yoktur... Futbol bilgisi onu hem yönetici hem yazar hem de yorumcu yaptı. Herkes kameraları sevdiğini düşünüyor ama onun sevdiği kameralar değil futbol konuşmaktır. Beşiktaş'ın bugünkü alt yapı sisteminin bir benzerini kendi yöneticiliği döneminde kurmuştu.
Üstüne üstlük taa o dönemlerde bile futbolun başına bir sportif direktör getirilmesini de istemişti.
Zaman Sinan Vardar'ı haklı gösterdi.
Ben onun futboldan anladığını Aydın Karabulut'u, Hertha Berlin'in alt yapısından transferi ettiğinde anlamıştım. Bugün o Aydın, Fatih Terim tarafından milli takıma davet edildi.
Sinan Vardar bugün yönetici değil ama oğlu Mete Vardar, Beşiktaş A Takımı'ndan Sorumlu Yönetici oldu. Vardar Ailesi'nden çıkan ikinci yönetici. Babası alt yapıyı severdi oğluna A Takım nasip oldu.
Hem Erdal Torunoğulları hem de Mete Vardar, koskoca Beşiktaş'ın, Bielefeld'te yaptığı kampta sorumlulukları paylaşmış durumdalar. Mete Vardar, kendisinden önceki başarılı yönetici Ahmet Kavalcı'dan bayrağı denk almış, çıtayı daha da yukarı çıkartmaya çalışıyor.
Hem Erdal Torunoğulları hem de Mete Vardar gençlikleri ve enerjisiyle kampın da pozitif ortamda geçmesine katkı sağlıyorlar.
Takıma gelecek olursak...
Orta da henüz oynanmış bir maç yok. Ayrıca maçların zor olanı İngiltere kampında.
O kamptan sonra futbolcular hakkında çok daha sağlıklı bilgiler edinebileriz. Ama şu bir gerçek, kamp yerindeki sahanın zeminini Slaven Bilic çok beğenmiş. Futbolcuların odalarından yürüyerek sahaya inmeleri çok önemli. Arada ne bir otobüs var ne de kilometre. Terli terli doğrudan duşa gidiyorlar.
Bana göre kamptaki en can sıkıcı olay ise, oynanacak olan maçlara taraftarların alınamamasıdır. Bu da Beşiktaş'ın elinde olan bir şey değil. Çünkü Almanya Futbol Federasyonu Türk takımlarına seyircili maç oynama izni vermiyor.
Maalesef bu konuda kendi kendimizi yaktık. Almanya'da oynanan hazırlık maçlarında sahaya girmenin bedelini ödüyoruz. Uzun bir süre de bu tür maçlar seyircili oynanmayacak.
Bielefeld'e çoluğu çocuğuyla kilometrelerce uzaklıktan gelerek elleri boş dönen aile babalarının üzüntüsünü anlatmak mümkün değil.
Umarım seyircili hazırlık maçları bir gün geri döner.