Beşiktaş'ın, Akhisar Belediyespor karşısında yediği üç golü hatırladınız mı?
Stoperlerin kabul günüydü o gün.
Üçüncü golden sonra Bilic'in alev dolu kızgın bakışlarını görmeniz lazımdı.
Berlin'deki kampta ona “Luka Modric Beşiktaş'ın kapısından dönmüştü" dedim...
O da “ciddi misin?" Demişti.
Bilic'i bir daha görürsem “Yönetim sezon başında dünyaca ünlü stoper Kolo Toure'yi almadı" diyeceğim.
Şaka değil gerçek...
Bedava geliyordu tıpkı vatandaşı Drogba gibi.
Ama almadılar.
Ben de yeni öğrendim ve şuna karar verdim.
Beşiktaş'ta yöneticiler futbolu bilmiyor.
Yıllar önce Hüsnü Güreli canlı yayında “Ben futboldan" anlamam demişti, Ahmet Çakar ise “O zaman Beşiktaş Yönetimi'nde neden bulunuyorsunuz" demişti.
Şu anki yönetimde de bazı yöneticiler futbolu bilmiyor.
Kolo Toure'yi kim almadı merak ediyorum?
Ama karar mekanizmasının başındaki kişi Fikret Orman.
Başarıda nasıl övgüler alıyorsa başarısızlıkta da eleştirilerin hedefi olacaktır.
Kolo Toure'nin alınmamasının sorumluluğu ona ait.
Ben başkan olsam Toure'yi kim almadıysa kapının önüne çoktan koymuştum.
Yazık oldu...
Şimdi Liverpool'da oynuyor.
İngiliz devi demek ki anlamıyor futboldan (!)
Futboldan anlamak demişken, konuyu şu çok tartışılan Pedro Franco'ya getirelim.
Habertürk Gazetesi'nden Kartal Yiğit ile birlikte Franco'nun transferini yazan ilk gazeteciyim.
Kolombiya basınını bile atlattık.
Kulüpten bana “Bu haberi sana kim verdi" dediler.
“Haber verilmez bulunur ” demiştim hatta o günlerde.
Velhasıl...
Pedro Franco'ya bu kadar yakın biri olarak bugüne kadar Kolombiyalı futbolcu hakkında ne kötü futbolcu dedim ne de yazdım.
Tersine çok beğendiğim bir oyuncu.
Meslektaşlarım hala “Franco nerede" diye dalga geçerler benle.
Bende “bekleyin" derim.
Daha önce defalarca yazdım.
Şimdi bir daha yazıyorum.
1.5 milyon dolara serbest kalır maddesi olmasına rağmen Franco'nun bonserivisi için neden 2 milyon 400 bin euro ödendi?
Aradaki farkı kim aldı?
Daha önce bunu sorduğumda bana “kardeşim belgen var mı?" demişlerdi.
Küfür ve hakaret edenler çıkmıştı.
Merak etmeyin bir şey bilmesek yazmazdık.
Bu işin sonunu bırakmam.
Ucu kime dokunursa dokunsun.