Serdar Sarıdağ

Serdar Sarıdağ

serdar.saridag@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Feyenoord ve Arsenal çıktığında günler öncesinden konuşmaya başlamıştık.
Birine sistem takımı diğerine ise İngiliz devi dedik, sayfaları ekranları meşgul ettik.
Fakat nedense aynı ilgiyi, Asteras Tripolis'e göstermiyoruz...
Hatta ikinci maçta Beşiktaş'ın karşısına çıkan Tottenham Hotspur için daha çok yorum yapıyoruz.
Asteras Tripolis var mı yok mu belli değil.
Sokaktaki adama “Asteras Tripolis" nedir diye soracak olsak herhalde bir kuyruklu yıldızın veya latince bir örümcek türünün ya da bir Yunan tapınağının adı diye cevaplar alma ihtilamiz çok yüksek olurdu.
O zaman bakalım Asteras Tripolis neymiş, ne değilmiş?
Üç haftalık Yunanistan Ligi'nde son haftada aldığı mağlubiyet bizleri yanıltmasın.
Almanya'nın Mainz, İsrail'in Metz takımını eleyerek Beşiktaş'ın karşısına geldiler.
Bu nedenle kesinlikle saygıyı hakeden bir takım.
Teknik Direktörleri 38 yaşında genç ve idealist Staikos Versetis.
Geçtiğimiz sezon kendi evinde 10 galibiyet almış 6 beraberlik ve 1 mağlubiyeti var.
Yunanistan Şampiyonu, Olympiakos bile, Tripolis'den mağlubiyetle ayrılmak zorunda kalmış.
Kadrosundan Blasis'i, Mainz'a, N'Daw'ı ise Metz'e göndermiş ama, İndependiente'den Parra'yı bonservisiyle, Fortuna Düsseldorf'tan Gianniotas'ı ise kiralık olarak mevcut kadroya katmışlar.
Lige çok iyi başlamadılar fakat Avrupa maçlarında çok daha farklı bir tablo ortaya koyuyorlar.
Muhtemelen Teknik Direktör Staikos Versetis, son oynanan Beşiktaş - Çaykur Rizespor maçını yardımcılarına çıplak gözle izlettirmiş, kendisi de kasetten seyretmiştir.
Mehmet Özdilek'in taktiğine yakın bir taktiği ya da aynısını, futbolcularına uygulatabilir.
Karşımızda dikkat edilmesi ve saygı duyulması gerekilen bir takım var.
Asteras Tripolis evrende bize doğru yaklaşan bilinmeyen bir cisim değil ama ne olduğu bilindiği halde bilmeden iş yapmak, ağır faturaların ödenmesine neden olabilir.
O nedenle önce rakibe saygı, sonra dikkat!..
Asteras Tripolis dosyasını burada kapatarak bir başka dosyaya geçelim.
Sakatlık dosyası...
Eğer bu sakatlıklar bu sene de böyle devam ederse beni puanıma bakmadan seneye tıp fakültesine doğrudan alacaklar.
O kadar çok sakatlık haberi yazdım ki, pratisyen seviyesine yaklaştım sanırım.
Evet ciddi bir konu sulandırmamak lazım ama tam karamizahlık bir durum.
Ben Mustafa Denizli ve Ertuğrul Sağlam dönemlerinde bu kadar çok sakatlık görmedim.
Birinde kondisyoner Stefano Marone diğerinde ise şimdiki Kayserispor'un hocası Mutlu Topçu'ydu.
O zamanlarki zemin bu zamanlardaki zeminden çok daha kötüydü.
Konunun detaylarını ise bugünkü Milliyet'te “TEKNİK HATA" başlığı altında gündeme getirdim.
Bir günlük bir araştırmanın neticesinde, bu işte günahı olmayan tek şeyin ise tesislerdeki zeminin olduğu ortaya çıktı.
Hata tamamen antrenman tekniğinde.
Bunu ben değil işi bilenler söylüyor.
İsim vermem çünkü kaynak söylenmez ama gerçekten işi bilen güvenilir isimler.
Ayrıca bu durumu benden çok daha önce yönetim de biliyordu ama maalesef bunu teknik heyete kabul ettiremediler.
Son yaşanan sakatlıklar ise yönetimin sabrını çatlattı.
“Transferde madem bu kadar para harcıyoruz, sakatlıklardan zarar etmemeliyiz" dediler, kanayan yarayı kurutmaya karar verdiler.
Kulağıma gelenlere göre alanında dünyaca ünlü uzman bir kondisyoner arayışlarına başlanılmış bile.
Bakalım önümüzdeki günler neler gösterecek.
Yanına ligi tanıyan yerli bir hoca almayan Bilic, yönetimin bulaağı kondisyoneri kabul edecek mi, hep birlikte göreceğiz.