Sadece bir oyuncunun değişmesiyle ortaya çıkan tablonun inanılmaz olduğunu kabul etmek gerekir. Ancak Cocu’nun kafasındaki felsefe ve oyun sahadaydı.
Eljif’in sisteme dahil olması ve tek ön libero ile orta saha daha hareketli hale geldi. Artık hücuma çıkarken merkezde tek kişi kalıyor, takım daha kalabalık hücuma çıkıyor. Bunun yanında müthiş bir pas trafiği vardı. Takım da ideal bir forvetin olmayışı da avantaja döndü. Hareketli, pas yapan bir orta saha ve hücum hattı karşısında 20 dakikada fişi çekti Feyenoord. Kimi tutacağını, nereye bakacağını bilemedi.
Bu sistemin ana unsuru ise Eljif Elmas oldu. Futbolun temel bilgilerini iyi bilen genç futbolcu, bu bilgilerini yaşının verdiği dinamizmi ve enerji ile birleştirmeyi başarınca takımı bir seviye yukarı çekti. Defansif diye eleştirilen Mehmet Topal’ın bile nasıl hücum edebileceğini gösterdi. Bu yer değiştirmeler ve pas trafiği ile yaratılan boşluklarda sahanın en kısa oyuncusu Valbuena’nın kafayla gol atması da önemli bir detaydı.
Feyenoord ligimizdeki çoğu takım kadar sert değil. Cagliari maçı biraz daha sert ve zorlu geçecektir. Ancak önemli olan bu sınavı başarıyla geçmekti. Yeni yönetim, yeni teknik adam ve yeni takım...
İlk kez taraftarının karşısına çıkan Fenerbahçe’de yönetim sözünü tuttu. Taraftara heyecan verecek bir takım yaratacakları söylemini 1.5 ay içinde gerçekleştirdi. Hem de büyük transferler yapmadan. Şimdi esas mesele bu oyunu ve felsefeyi sürdürebilmekte. Tabii son on dakika dışında...