Mahmut Özgener federasyonu döneminde, kulüp başkanlarına şirin görünmek adına yapılan statü değişikliği ile futbolun asli unsuru olan sporcular ciddi anlamda mağdur edildi. Yapılan değişiklikle, futbolla ilgili sözleşmeden doğan ihtilafların çözüm yeri, önceki yasada TFF bünyesindeki Uyuşmazlık Çözüm Kurulu iken artık bu yetki adli mahkemelere verildi.
Yapılan bu yanlışın zararlarını Türk futbolu şimdi öylesine derinden hissetmeye başladı ki futbolcuların bir çoğu mutsuz ve kulübüyle de ihtilaflı durumda. Sadece futbolcular değil, maalesef teknik direktörler ve antrenörler de aynı durumda.
Bugün 25 maç oynayıp parasını dahi alamayan birçok futbolcu var. Düşünün futbolcu mahkemeye gitse yıllarca uğraşacak. Böyle saçma bir şey olabilir mi?
Daha önce Uyuşmazlık Çözüm Kurulu, kulüpler eğer futbolcunun alacağını ödemiyorsa o takımın transfer yapma olanağını bile ortadan kaldırıyordu. Ama şimdi artık her şey kulüplerin elinde. Mahmut Özgener federasyonu sadece oy kaygısıyla yaptığı bu değişiklikle aslında futbolun dibine bir dinamit daha koyup gitti. Futbolcu sahada futbolunu mu oynayacak yoksa mahkeme kapılarında duruşma mı kovalayacak anlayan beri gelsin.
Yaş sınırı unutulmamalı
Futbolcu ve teknik adamları mahkeme kapılarından kurtarmak UÇK işleyişinin eski haline getirilmesiyle mümkün olacaktır. Geç gelen adalet, adalet değildir. Futbolcunun aktif spor yaşamının sınırlı olduğu ve belirli bir yaşta sona erdiği ise unutulmamalıdır.
Düşünün kulüplerin bazıları tüm borçlarını ödeyecek, diğer kulüp ise borçlu ya da davalı olacak ve aynı liglerde oynayacaklar. Ayrıca herhangi bir kulüpten alacaklı veya davalı olan futbolcu ise diğer bir takıma transfer olduğunda kendine borcu olan kulübe karşı futbol oynayacak. Bu eşit şartlarda rekabet etme kurallarına da ters bir durum.
Yine hukuk sistemindeki gecikmeler, futbolcunun sözleşmesinden doğan hak edişlerini gecikmeli ve futbol sistemine çok ters bir şekilde tahsil edebilmesine yol açıyor. Sırf futbol hayatları devam edebilsin diye bazı futbolcular karşılıksız olarak yapılan fesihlerde hak edişlerinden çok düşük bedellere anlaşmak zorunda kalıyorlar. Bu da birçok futbolcunun mesleğini yapamayacak duruma getiriyor. Tüm bunlardan dolayı bu kararların hızlı verilebilmesi ve iki tarafın da mağdur olmaması için sorunun eski düzenlemede olduğu gibi futbol federasyonu bünyesinde çözülmesi gerekir. Bu sadece oyuncular ve teknik adamlar için değil, kulüpler için de son derece önemli. Kaldı ki henüz neredeyse hiç futbol ihtilafına bakmamış adli mahkemelerin, UÇK gibi uzmanlaşmış bir ihtilaf çözüm merciinde olduğu gibi, spor hukukuna uygun karar verebilmesi de bu süreçte pek mümkün görünmüyor.
Futbolcular mutsuz
Futbol endüstrisini nasıl daha fazla büyütürüz diye tartıştığımız bugünlerde, sahanın ve sektörün tek asli unsuru olan futbolcular mutsuzken, başarıyı yakalamak hayalden öteye gidemez, gitmiyor da zaten.
Unutmayalım futbolcular olduğu için bu endüstri var. Hatta onlar sayesinde yöneticiler, medya, yayıncı kuruluş, hakemler ve bir çok kesim para kazanıyor. Hem de hiçbir ihtilaf yaşamadan paralarını da tıkır tıkır alıyorlar.
Zira sadece horozlar üzerlerinden birçok kişi bu kadar kazanırken onlar para almadan müsabakaya çıkar ve dövüşürler.
Futbolcularımız da horoz olmadıklarına göre emeklerinin karşılığını zamanında almak istemeleri kadar doğal ne olabilir ki?
Ancak asıl atlanmaması gereken en önemli konu şudur ki; eğer günün birinde futbolcular bir araya gelip de artık biz yokuz derlerse, işte ben o zaman görürüm kulüplerin ve yöneticilerin acınacak halini.
Trabzonspor-Sivasspor maçının hakemi Kuddusi Müftüoğlu’nun özellikle bordo-mavili oyuncu Burak Yılmaz’ın pozisyonuna verdiği penaltı kararı tartışılırdı.
Hakem ve rakibin emeğine saygı
Maçlarını yöneten hakemleri zor durumda bırakmak ve kendi lehlerine avantaj yakalamak adına bazı futbolcular olağanüstü çaba göstererek aldatmaya yönelik hareketler yapıyorlar. Futbolcuların yaptığı bu tarz davranışlar oyunun adalet duygusuna zarar vermesinin yanında gençlere de kötü örnek oluyor.
Bazıları bu işi o kadar abartılı bir şekilde yapıyorlar ki, hakemleri ve izleyicileri kandırmalarından vazgeçtim neredeyse kendileri de inanacaklar bunun gerçek olduğuna. Bazen öyle ilginç pozisyonlara şahit oluyoruz ki bu futbolcuların hareketleri benim diyen aktörlere bile taş çıkartıyor.
Bu tarz oynayan ve bunu alışkanlık haline getiren futbolculara maalesef kendi taraftarları da prim tanıyor. Futbolcuların kimi olmayan penaltıyı almaya çalışırken kimisi de basit bir faul, taç, aut ya da korner için bu çirkin ve yanlış çaba içerisine giriyorlar.
Bu tip futbolcular hem rakibin ve hem de hakemin emeğine saygı duymuyorlar. Daha da doğrusu bu davranışlarıyla bir bakıma emek hırsızlığı yapıyorlar.
Bunları yapan futbolcuların kimler olduğunu herkes iyi biliyor. Haksız bir puan ya da galibiyet almayı içine sindiremeyen bir teknik sorumlu yada taraftar iseniz eğer, lütfen bu tip oyunculara tepkinizi koyun. Aksi taktirde yapılan bu emek hırsızlığına istemeden de olsa sizler de ortak olursunuz.