20.06.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
Süper Lig'de yeni sezon başlamadan önce Fenerbahçe ve Beşiktaş'ta büyük değişimler yaşandı. Beşiktaş ve Trabzonspor'un transfer hamlelerinin üst üste geldiği süreci ve büyükleri bekleyen süreci Milliyet Gazetesi yazarlarından Şansal Büyüka değerlendirdi.
İşte Şansal Büyüka'nın 'Dobra Dobra'da kaleme aldıkları...
Fenerbahçe’de Jesus’un taraftarlara heyecan veren, sadece adı değil, oyun mantalitesi de oldu. Sıradan hazırlık maçı istemiyor. Büyük takımlar karşısında takımın gücünü sınamakta kararlı... Büyük düşünüyor, büyük oynuyor. Bakalım Fenerbahçe de adına yakışır büyüklükte oynayabilecek mi?
Fenerbahçe’de Jorge Jesus müthiş bir heyecan yarattı. Türkiye’de kombine biletlerin bir günde tükendiğini, 25 milyon euro gibi kasaya müthiş bir para girişi olduğunu ilk defa duyuyorum.
Bu heyecan önce transferle, sonra maçların başlamasıyla sürer mi? Açıkçası bu konuda mesafeli ve dikkatli olmak istiyorum. Pereira döneminde topa ayak uzatmaya üşenen futbolcular, İsmail Kartal döneminde “dokuz canlı canavar”a dönmüşlerdi.
Jorge Jesus dönemi nasıl olur acaba? İsmail Kartal’ın teknik direktörlük becerisinin yanında, takımı ayağa kaldıran “halden anlayan abi” tavrı, Portekizli hocayla da devam eder mi acaba?
Jesus’un taraftarlara heyecan veren, belki de kombinelerin bir günde bitmesini sağlayan sadece adı değil, oyun mantalitesi de oldu; Daha hızlı... Daha çabuk... Daha tempolu... Daha dikine... En kestirmeden, en kısa sürede rakip kaleye...
Bir yerde okudum, “Jesus santrfor istemiyor” diye... Sordum soruşturdum, hoca, “kenarlardan top mu geliyor ki, santrforlar gol atsın” demiş. Berisha, Serdar Dursun ve Valencia’nın yeterli olacağını düşünüyor. Kiradan dönen Samatta‘ya da en azından hazırlık döneminde şans tanıyabilir.
Bruma, Galatasaray’dan sonra nereye gittiyse dikiş tutturamadı. Gittiği her yerde hocalarla geçinemediği söylendi. Bu konu Jesus’a hatırlatıldığında, “Her kuşun eti yenmez” misali, “Bana yapamaz” demiş.
Hücumda kenarlardan gelmeye çok kararlı... Devamlı orta, hep orta... Bruma var, Osayi Samuel var, Ferdi var, Rossi var. Sağa ve sola iki bek arıyor. Çünkü Osayi Samuel’i orta kenarın sağında, Ferdi’yi orta kenarın solunda oynatmayı düşünüyor. Arao adı çok sık geçiyor. Tanımıyorum, bilmiyorum.
Kim Min Jea giderse, gözü Konyalı Abdülkerim’de... Kalırsa stoperde sıkıntı yok. Ama iki beki ısrarla arıyor ve tanıdığı, bildiği isimlerden istiyor.
Orta sahada, defansif olmasına rağmen Carvalho’yu, Lincoln’ü hücuma yakın oynatmakta kararlı... Bu ikiliden ciddi gol katkısı bekliyor. Unutulmasın geçen yıl zaten orta alandan gelip gole katkı yapan Miha Zajc, Rossi, İrfan Can, Mert Hakan gibi isimler var.
Genç Arda Güler’in çok ama çok çalışması lazım... Bu sezon işi geride kalan yıla oranla daha zor... Ama Jesus’un geçmişi, kariyer yolculuğuna başlattığı genç futbolcularla dolu... Kaleci Altay’ı beğenmesine rağmen, yetmeyeceğini düşünüyor. Bir kaleci aranıyor. Orta alandan Sosa, Mesut Özil, Gustavo yolcu... Ancak sanki Gustavo konusunda bir yumuşama var gibi... Kalırsa sürpriz olur mu? Hayır olmaz.
Sıradan hazırlık maçı istemiyor. Büyük takımlar karşısında takımın gücünü sınamakta kararlı... Arnavutluk, Makedonya milli takımları falan... Hatta şaşıracaksınız; Beşiktaş’ın, Galatasaray’ın, Fenerbahçe’nin içinde olacağı bir yaz turnuvası istiyor.
Jorge Jesus büyük düşünüyor, büyük oynuyor. Bakalım Fenerbahçe de adına yakışır büyüklükte oynayabilecek mi?
Koç ve Can ile gelen Jesus...
Jorge Jesus transferinde çok anılan Emre Can’la yaklaşık iki yıl önce Lizbon’a gittik. Benfica Kulübü’nü, dönemin başkanını ziyaret ettik. Başka yerlere gittik. Emre Can, Lizbon’da iş yapıyor ve çok köklü, çok içten ilişkileri, çok geniş bir çevresi var. Nitekim Jorge Jesus‘u ikna turları sırasında önemli etkileri oldu. Başkan Ali Koç’un uluslararası alanda itibar gören güçlü iş adamlığı ile Emre Can’ın becerisi ve çevresi birleşince Jesus kendini Fenerbahçe’de buldu.
Turşu kurmuyoruz takım kuruyoruz
Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi, Alex Teixeira, Pjaniç ve Batshuayi transferleri için, “Seyirci istedi aldık, sonuç ortada” demiş. Başkan çok haklı... Seyirci şöhret ister. Son durumu nedir, bir yıl önceki istatistiği ne anlatır, hiç bakmaz. Sonrası hayal kırıklığı... Gerçekçi olmak, yararı dokunacak futbolcuyu bulmak lazım. Bunu bütün takımlar için söylüyorum: Turşu kurmuyoruz, takım kuruyoruz.
Niye tutamadınız diye eleştiremem
Trabzonspor, şampiyonluğunda çok büyük katkısı olan Nwakaeme’yi tutmak için çok uğraştı. Ama, Trabzonspor’da yeniden doğan ve 33 yaşında olmasına rağmen rekor transfer ücreti isteyen Nwakaeme köprüleri atıp ayrıldı.
Trabzonspor yeni sezonda Nwakaeme‘yi çok arar. Buna rağmen Trabzonspor Yönetimi’ni, “Niye tutamadınız?” diye asla eleştirmem. Daha ne yapsınlar? Kulübün tapusunu mu verselerdi?
Eksiler ve artılar
- Mehmet Büyükekşi’nin, işaretle TFF başkanı seçilmesi; eksi...
- Delegelerin noter gibi her gösterilen adayı onaylaması; eksi...
- Yönetim kurulunda yeteri kadar futbol adamı olmayışı; eksi...
- Yönetimde bölgesel dengenin kurulması; artı...
- Başkan’ın bütün kurulları istifaya çağırması; artı...
- Kaçak yayın ile mücadele kararlılığı; artı kere artı...
‘Gün’ gibi ortada!
TFF’nin yeni yönetimine yedek listeden giren Cem Gün’ü çok iyi tanırım. Sakarya Sanayi Odası ikinci başkanı... Çok genç yaşta, çok başarılı işlere imza atan bir iş adamı... Dünya futbolunu iyi bilir. Donanımlı adamdır. Yönetimi gerçekten hak eden özelliklere sahip... Nasıl oldu da yedek listede kaldı, şaşırdım. Bari pasifize etmeyin, TFF içinde etkili bir görevde değerlendirin. Hiç kuşkunuz olmasın, verdiğiniz işi herkesten iyi yapar.
Sevimsiz
Gazetelerde okudum. TFF seçimine 100 delege katılmamış, tek aday olmasına rağmen 50 boş oy kullanılmış. Bir protesto mu, yoksa “nasıl olsa tek aday” boş vermişliği mi, nereden baktığınıza bağlı... Ama ne olursa olsun sevimsiz bir durum...
Yabancılara lafım yok
TFF, ilk icraatlarından biri olarak kulüplerin isteğine uydu ve yabancı sınırlamasını alabildiğine gevşetti. Buna karşı değilim. Ama gönül istiyor ki, “Maç kadrosunda en az 3 altyapı futbolcusu olacak, bunlardan biri ilk on birde başlayacak” gibi koşullar da olsun. Yabancıların önünü açın, lafım yok; gençlerin önünü tıkamayın, buna itirazım var.
Başkan haklı
TFF’nin yeni Başkanı Mehmet Büyükekşi seçilir seçilmez, federasyon bünyesindeki bütün kurulların istifasını istedi. Başkan haklı... Herkes kendi ekibi ile çalışmak ister. Ancak bu istifa çağrısına sadece Tahkim Kurulu uydu. Diğer kurullar şimdilik, en azından bu yazıyı yazarken, kulaklarının üstüne yatmış uyuyorlardı. Uyanın artık, basın istifayı, adam kendi ekibiyle çalışsın. Ama o yeni ekipleri kurarken, işin içine siyaset, ahbap- çavuş ilişkisi karışmasın.
Olumlu adımlar hoşuma gidiyor
Haberi, Habertürk internet sitesinde okudum. Ülkede futbolun kalitesini arttırmak, topun oyunda daha fazla kalmasını sağlamak için teknik direktörlerin, takım kaptanlarının, hakemlerin ve yöneticilerin katılacağı bir çalıştay yapılacakmış.
Yıllar sonra ilk defa... Çok uzun yıllar var ki böyle bir çalışma yapılmadı.
Mehmet Büyükekşi’nin TFF başkanlığına geliş şekline tepki duyuyorum ama itiraf edeyim ki, bu olumlu adımlar da hoşuma gidiyor.
Yok mu bir çaresi?
Türk yardımcı hakemliğinin iki yüz akı Bahattin Duran ile Tarık Ongun, Süper Lig’de hakemliğe veda ettiler. Belki de ülke dışında maç yönetecekler. Gençler kaçıyor, doktorlar kaçıyor, hakemler kaçıyor. Kaçan kaçana... Yok mu bu kaçışı durdurmanın bir çaresi...
Leblebi-çekirdek!
Milli takım sıfıra karşı maçlar kazanıyor ya, kabardıkça kabarıyoruz.
Elbette sürekli kazanmak, gol bile yemeden maçları almak, genel anlamda milli maçlarda üzüntü yaşayan bu ülke insanı için çök önemli...
Ama yendiklerimiz kim? Leblebi-çekirdek...
Çıtır çıtır yemek kadar kolay...
Şampiyon bıraktı şampiyon dönecek mi?
Galatasaray Başkanı Dursun Özbek’in aklında zaten Okan Buruk vardı. Buna rağmen yabancı hocalardan bir tur alıp, 5 milyon euroluk tarifeleri görünce, hiç zaman yitirmeden kısa yönden çark edip Okan Buruk’a döndü.
Bazı kesimlerin karşı durmasına rağmen Okan Buruk, Galatasaray’ın evladı... En kıymetlisi, Galatasaray tarihinin en önemli, en unutulmaz Avrupa şampiyonluğunda katkısı inkar edilemeyecek parçalarından biri...
Okan Hoca’yı tebrik ediyor ve başarılar diliyorum. Şampiyon hoca olarak bırakmıştı, bakalım şampiyon hoca olarak dönebilecek mi?
Hakkını verelim
Efes’in koçu Ergin Ataman ile Fenerbahçe taraftarları arasında sürekli bir gerilim var. Buna rağmen Ergin Ataman’ın şampiyonluk maçından sonraki tavırlarını çok takdir ettim.
Maçın bitmesine saniyeler kala, Fenerbahçe’nin şampiyonluğu belli olunca, Ataman’ın son düdüğü beklemeden gidip Fenerbahçe’nin koçu Djordjevic‘i tebrik etmesi, Fenerbahçe şampiyonluk kupasını alana kadar salonda beklemesi ciddi bir centilmenlik örneğiydi. Hakça davranalım; kötüyü eleştirirken, iyinin hakkını da verelim.