Başakşehir bizim Süper Lig’de çok kötü maçlar oynadığı için, Sporting Lizbon maçından fazla umudum yoktu... Ama açıkcası karşımıza bu kadar dağınık, bu kadar korkak, bu kadar çaresiz, hatta bu kadar “aciz“ bir Başakşehir takımının çıkacağını asla beklemiyordum... Kötülüğün de bir ölçüsü olur... Başlangıçtan ilk yarının bitimine kadar sahada “kötünün de kötüsü” bir Başakşehir takımı vardı...
O Sporting Lizbon ki, ligde liderin 18 puan gerisinde... Şampiyonlar Ligi hayal... En önemli iki oyuncusu ilk onbirde yok... En değerli oyuncusu ara transferde gitti, hocası tribünde oturuyor, seyirci takıma küstüğü için tribünlerin yarıya yakını boş... Yani neresinden tutsanız elinizde kalan bir Sporting takımı...
Bu Sporting daha üçüncü dakikada bir korner atışında öne geçti... Sporting, stoperi Coates ile öne geçerken, Başakşehir korneri karşılamak için 8 oyuncusu ile ceza alanı içindeydi... Coates gol vuruşunu yaparken, 3 Başakşehirsporlu oyuncu ile vücut vücuda temastaydı... Buna rağmen gol vuruşunu yaptırdı Başakşehirspor... Çünkü herkes “konu mankeni” gibiydi...
Başakşehir erken golle yenik duruma düşünce hareketlenir, kendine gelir diye düşündük, ne gezer... Sırasıyla Javane’nin , Battaglia’nın, Vietto’nun mutlak gollük vuruşlarını kaleci Mert önlemese ilk yarı 2-0 değil, 5-0 biterdi...
Başakşehirspor savunması bu sene “kartondan kale“ gibi... Süper Lig’de bile kiminle oynarsa oynasın, her rakibe en az 3-5 net pozisyon veriyor... Crivelli‘nin arkasında Demba Ba‘nın oynaması iyi de, o zaman da orta alanın “direnci“ o kadar çöküyor ki... Bu alanda İrfan Can ile Mahmut rakibi karşılamakta son derece yetersiz kalıyorlar... İrfan Can zaten son maçlarda “kayıp ilanı“ veriyor... Eee Mahmut da eski Mahmut değil... Tek başına bu alanı korumaya, rakibi karşılamaya doğal olarak fizik gücü yetmiyor...
Rakip “sular seller“ gibi kopup gelirken, Okan Hoca, Crivelli-Demba Ba ikilisinden birini çıkartıp, orta alanı güçlendirmeyi ve rakibin pas oyununu engellemeyi düşünmedi... Aynen devam etti... Bir anlamda Sporting Lizbon‘un ekmeğine yağ sürdü... Başakşehirspor ancak 3-0‘dan sonra biraz uyanır gibi oldu... İrfan Can kımıldadı, orta alana Berkay takviyesi geldi, o dakikalarda akıllarda kornerle sonuçlanan bir Edin Visca şutu kaldı... Sonrasında da penaltı golü... Başakşehirspor‘un şöyle ufaktan bir uyanışında bile Sporting’in nasıl panikleyip dağıldığını gördük... Böyle bir Sporting karşısında o “aciz“ ilk yarıyı nasıl oynarsın?
Gerçi Sporting‘in direkten dönen bir topu var ama 3-1‘den sonra “aklı başına gelen“ Başakşehir, baskı kurduğu dakikalarda ikinci golü bulabilse belki de “kabustan umuda doğru“ bir yolculuk başlayabilirdi …
Başakşehir, ilk yarıda oynadığı korkak, aciz ve acemi futbolun sonucu “berbat bir gece“ yaşadı ve ağır bir fatura ile karşı karşıya kaldı... Bu 3-1‘in altından kalkabilir mi? Olur ama; En ufak bir rüzgarda “darmadağın“ olup savrulan savunma anlayışıyla rövanş maçını gol yemeden bitirebilir mi? İrfan Can, Edin Visca, Crivelli gibi kader adamları ikinci maçta kendine gelebilir mi? Zor dostum zor...