Her sene böyle, alıştık artık... Galatasaray’da “motor” geç ısınıyor. Lig başlıyor, Galatasaray kontağı çeviriyor, motor bir-iki tekliyor, sonra ısınıyor, ritmini ve hızını yakalıyor. Bakmayın geçen yıla... Karşısına kovid çıktı, tam gaz giderken, hız yaparken kazaya uğrayıp, yarışı terk etti.
Bu sezon gene kazaya uğramazsa, benzer bir durum var. Galatasaray’da futbolun motoru, her geçen hafta biraz daha ısınıyor. Ayrıca bu çok ama çok önemli; Galatasaray on birinde yerli oyuncu sayısı çoğalınca takım üstündeki “miskinlik” gitti. Daha iyi, daha diri, daha hevesli ve istekli bir Galatasaray izliyoruz.
Taylan Antalyalı’yı Galatasaray’a gelince keşfedenlerden biri değilim. Daha Erzurum’da oynarken, yazılarımda öne çıkarttığım ve hakkını teslim ettiğim bir oyuncu... Galatasaray forması ile dikkatle ve temkinli izliyorum. İyi oyununu, aşırı abartılara götürenlere çok katılmadan izliyorum.
Ancak dün Hatayspor karşısında “dalgakıran” gibiydi. Hatay’ın hızlı çıkışlarında her topu karşılayan, kıvılcımı yangına dönmeden, suyu sıkıp, tehlikeyi söndüren Taylan Antalyalı’ydı. Böyle devam ederse, sadece Galatasaray forması değil, milli takım forması da “banko” olur. Sadece Taylan değil, Galatasaray’ın yerlileri böyle oynamaya devam ederlerse hem yerli, hem milli olurlar. Genç Kerem’e de “lige ve Galatasaray’a hoş geldin” diyorum.
Oğulcan üstüne koyarak gidiyor. Sağ önü Feghouli’den kaptı. Feghouli sağ önü kaptırdı ama yeni yerinde bu oyunu ile formayı kaptırmaz. Bir de şu var: Galatasaray’da en olgun, en zor, en şık asistler Feghouli’den geliyor. Allah’ı var, Diagne de bu asistin hakkını verdi. Attığı golü nasıl tanımlarsınız bilemem; şahane mi, mükemmel mi, olağanüstü mü, ne derseniz deyin, attığı gol, her türlü güzellemeyi hak ediyor. Ancak aynı Diagne ikinci yarının başında beş metreden boş kaleye topu vuramadı. Diagne bu, normal... Bir maçta en iyiyi de yapıyor, en kötüyü de...
Hatay, Galatasaray’ın etkili oyununa karşılık vermeye çalıştı. Savunmada sağlam durdu, hızlı ataklarla pozisyon yaratmaya çalıştı. Özellikle sol kanadında Akintola (17 numara), Linnes ile savunmaya yardıma gelen Oğulcan’a ciddi sıkıntılar yaşattı.
Galatasaray ikinci yarıda biraz yavaşlarken, Hatayspor biraz daha hızlandı. Kabul edelim ki, Hatayspor kaybetmesine rağmen ne geçen hafta Galatasaray karşısındaki Rizespor gibi ne de önceki gün Beşiktaş karşısındaki Kasımpaşa gibi futbol aciziydi. Konu mankeni hiç olmadı, maça ortak olmaya çalıştı, gücü ve yeteneği yetmedi.
Maçta bir üzüntüm, bir kızgınlığım oldu. Oğulcan iyi oynarken keşke çıkarılmasa ve devam etseydi. Oğulcan’ın Galatasaray’ın çıkarları adına 90 dakikaları taşımaya alışması gerekiyor. Gökhan Karadeniz’e öfkelendim, oyuna giriyorsun, 10 dakikada ikinci sarıdan atılıyorsun. Sarı görmüşken, rakibe arkadan bu müdahele yapılır mı? Nasıl profesyonellik bu?
Galatasaray’ı beğendim, yenilmesine, hatta fark yemesine rağmen Hatayspor’u beğendim, maçı beğendim, bu keyif bana yeter...