Fatih Terim maçtan bir gün önce yaptığı basın toplantısında, “Bu gençler, bu takım beni heyecanlandırıyor” demişti. Öyle sanırım ki, özellikle başlangıç bölümündeki Galatasaray, Fatih Hoca’yı sadece heyecanlandırmadı, müthiş bir gurur da yaşattı. Hepimize yaşattığı gibi...
Fenerbahçe’nin çok ağır travmasının ardından, gecenin ikinci maçında mükemmel bir Galatasaray başlangıcı izledik. Sakatlıktan dönen Sacha Boey, sağ kanadı trafiğe kapattı. Daha doğrusu sadece kendi gidiş ve gelişleri için tek yöne çevirdi. Marcao, Nelsson’un yanına geçince merkeze kilit vurdu.
Savunmanın önündeki Taylan ile Berkan, altenatifsiz en iyi ikiliydi. Önlerinde Kerem’in, Halil’in, Cicaldau’nun çok hızlı geçiş oyunlarına tanıklık ettik. Sadece ön kenarda Morutan, ayaklarına ve futbol aklına çok güvenmekten olacak, aldığı her topla kalabalıklara daldı ve çoğunu kaybetti.
Marsilya’ya gerçek anlamda top göstermedik. Bir penaltı atışı için topun başına geçebilirdik. Polonyalı hakemler oralı bile olmadı. Sahada sürekli çok görünür, çok hissedilir bir Galatasaray vardı.
Galatasaray bu rüzgarla, Marsilya ile adeta “kedi-fare” gibi oynarken, Fransız takımının imdadına tribün olayları yetişti. Maç durdu, Galatasaray’ın hızı kesildi, Marsilya nefes aldı.
Bu Marsilya seyircisinin sicilinin ne kadar bozuk olduğunu dünya alem biliyor. Ama açık konuşalım bu konuda biz de adam olmayız. Her Avrupa maçında ya bir olayımız ya da olaya ortaklığımız var.
Bu karambolde, Marsilya’nın akılda kalan tek tehlikesini Cengiz Ünder yarattı. Muslera arka direğe giden topa ahtapot gibi uzanmasa, bir Türk oyuncudan gol yemenin üzüntüsünü yaşayacaktık. Elbette ilk yarının son saniyelerinde Kerem’in kaleci Pau Lopez’den dönen şutu... Kerem bundan daha iyisini vuramazdı, çünkü çok ciddi bir baskı altında ancak o kadar vurabildi.
Galatasaray’ın ilk yarıdaki orantısız güç harcaması, aşırı temposu, ikinci yarıda oyun olarak Marsilya’yı öne çıkarırken, Galatasaray’ı ilk yarıya oranla geriye götürdü. Marsilya’nın direkten dönen topu, arka kale dibinde kaçırdığı mutlak pozisyon, Van Aanholt‘un çizgiden çıkardığı top, hep Marsilya’nın oyun olarak öne çıktığı dakikalarda oldu.
Aslında Galatasaray, Marsilya’nın 6 numaralı sarışını Guenouzi’yi durdurmakta sıkıntı çekti. Penaltıyı da Guendouzi aldı. Ancak Polonyalı hakem VAR’dan penaltı kararını iptal ederek, UEFA’daki hakemlik geleceğini kurtardı.
Galatasaray’ın genç kadrosunun ilk yarıdaki oyununu, maç boyu mücadelesini çok beğendim. Bu genç kadronun ilk yarılardaki hızı, hırsı, çabukluğu, ikinci yarılara da sarkabilirse ve de süreklilik kazanabilirse; bu takım tadından yenmez.