Fenerbahçe’nin son iki deplasman maçı, yani Antalyaspor ve Rizespor maçlarında gelen galibiyetler, aslında olası bir mağlubiyetin de habercisi gibiydi... Ama bizdeki “kazanan haklıdır” kolaycılığı ve kandırmacası, Ersun Hoca başta, futbolcuları da sarıp sarmalamış olmalı ki, ne kadar kötü oynadıklarının farkına varamadılar... Hatta son Akhisar maçının ilk 45 dakikası da kötü oyunun, kötü mücadelenin tam bir benzeriydi... Eee, kazanıyorum diye, bu kadar kötü futbola rağmen kulağının üstüne yatarsan, o derin uykudan seni böyle uyandırırlar...
Karabükspor maç boyunca Fenerbahçe kalesine tam 15’e yakın korner kullandı... Bir de yakaladıklarını kullanabilseydi, ilk yarının en farklı, en çarpıcı galibiyetlerinden birine imza atabilirlerdi... Kimse darılıp gücenmesin... Tam yarım düzinelik bir hezimetten kurtuldu Fenerbahçe... Ne oldu Ersun Yanal’ın futbol felsefesine... Nerede Ersun Yanal’ın hızlı hücum eden Fenerbahçesi... Son maçlarda yürüyerek oynuyor Fenerbahçe... Hızlı hücumu unutarak, en büyük kozunu kullanmaktan mahrum kalıyor... Ne oldu rakibe yakın oynamak, sahanın her yerinde rakibe markaj uygulamak... Hiçbiri yok... Son maçlarda yoktu, Karabükspor maçında tam “dip” yaptı...
Orta sahada Cristian’ın da, Alper’in de yürüyecek hali yok... Bir Mehmet Topal... O da iki stoperin çok önünde oynayınca Fenerbahçe hücumda asla çoğalamıyor... Hadi hücumda çoğalamıyorsun, savunmada da kapanamıyorsun... Hiç olmazsa sezon başında savunmada gene riskler vardı ama, hücuma hızlı çıkıyordu, hücumda çoğalıyordu, pozisyon yaratıyordu... Son maçlarda, kazanmasına rağmen bunların hiçbirini yapamıyor Fenerbahçe... Kuyt’a da dikkat derim... Gökhan’ın ileri çıkışlarında bir kez olsun, O’nun kademesine girmedi... Hücum deseniz yok, savunma deseniz yok... İki-üç maçta bir flaş yapıyor, sonraki iki- üç maçta durumu idare ediyor... Egemen ile Alves’i de bu sezon bu kadar kötü hiç görmedim...
Karabükspor yakaladıklarını atabilse, Volkan çok iyi oynamasa, tarihinin en çarpıcı galibiyetlerinden birine imza atabilirdi... Caner’in hakkını da teslim edelim... Bir penaltı yaptı ama, öyle ters kademelere girdi ki, hepsi banko gol pozisyonuydu...
Bülent Yıldırım’a inanamadım... Verdiği penaltıya kimse itiraz edemez... Emenike’nin ofsayt diye sayılmayan golü bıçak sırtı... Hepsi tamam, benim itirazım 63. dakikada Fenerbahçe’nin belki de rakibi ilk defa az adamla yakaladığı pozisyonu kesip, avantaj kuralını hiçe sayıp faul çalmasıydı... Yapma be Bülent Hoca... Bir de Avrupa’da maç yönetiyorsun...
Belli ki Fenerbahçe son iki deplasman maçından “nasıl olsa kazandım” diye ders almamış... Ders almazsan, ders verirler... Karabükspor, kazanabileceği en cılız skorla kazandı... Fenersbahçe adeta bir hezimetten kurtulup, kendisi için en iyi sonuçla mağlup oldu...
Son sözüm Sevgili Ersun Hoca’ya... Son maçların Fenerbahçesini gördükçe , “acaba Ersun Hoca’nın futbol anlayışına ne oldu” diye düşünüyorum... Puan farkına da güvenme... Bu gemi, bu futbolla, bu kadar puan farkına rağmen limana zor yanaşır... Benden söylemesi...