Şansal Büyüka

Şansal Büyüka

sansal.buyuka@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Fenerbahçe çok önemli bir maçı kazandı. Bir maçtan fazlasını kazandı. Yeniden hayata döndü. Yeniden zirveye tutundu. Büyük maç kazanmayı hatırladı.
Erol Hoca’yı nasıl eleştiriyorsak, doğrularının hakkını vermek ve takdir etmek durumundayız. Erol Hoca, stoperde Serdar Aziz‘in yanına Tisserand’ı, sol kenara da Szalai‘yi alarak galibiyetin ilk harcını attı. Szalai zaten sol bek orjinli bir oyuncu...
Szalai sol kenarı çok iyi kullandı. Hücuma etkili çıktı, bunu yaparken savunmada derin koridorlar bırakmadı. Sağda da Osayi Samuel bu kenarı önlü-arkalı çok iyi kullandı. Fenerbahçe, kenarları bu kadar sağlam kapatınca, Trabzonspor’un hücumdaki iki büyük kozu Ekuban ile Nwakaeme özellikle ilk yarıda kımıldayacak alan bulamadı.
Fenerbahçe maça beklenenin önünde, Trabzonspor beklenenin çok gerisinde başladı. Öyle ki, ilk 30 dakika Fenerbahçe ile Trabzonspor arasında değil, Fenerbahçe ile “büyük kaleci” Uğurcan Çakır arasında oynandı.
Fenerbahçe ilk 30 dakikanın tamamını Trabzonspor yarı alanında, hatta ceza alanı çevresinde geçirdi. Bu dakikalarda “büyük kaleci” Uğurcan Çakır, sırasıyla Mert Hakan‘ın, Szalai‘nin, Thiam‘ın, Mesut’un, Gökhan‘ın gollük vuruşlarını engelledi.
Maç sonrası Abdullah Hoca’yı dinledim, “İlk yarım saat baskı yapmayı düşünmüştük” dedi. Fenerbahçe bu baskıya izin vermediği gibi, rakip yarı alanda ciddi bir baskı kurdu.
Fenerbahçe baskılı oynadığı dakikalarda çok sakin kaldı, çok rahat pas yaptı, en önemlisi sürekli öne oynadı. Orta alanı teslim alıp maçı, “tek yönlü” oyuna çevirdi.
Sosa çok önemli üç pas hatası yapmasına rağmen Fenerbahçe‘ye geldiği günden beri en iyi maçını oynadı. Mert Hakan’a herkes kızıyor ama çok dolaşıyor, çok geziyor, çok atağı kesiyor.
Popülizmi seviyoruz, gerçeklerden kaçıyoruz. Mesut Özil transferi dünyayı, İrfan Can transferi Türkiye‘yi ayağa kaldırdı. Normal, büyük transferler... Ancak kim gelirse gelsin, güncel koşullarda Fenerbahçe’nin oyun patronu, saha içi patronu Pelkas‘tır. Diğer oyunculara yer açmak için Pelkas çizgiye atılamaz. Pelkas santrfor arkası oynar, başkaları nerede oynarsa oynasın.
Türkiye son dönemlerde S-400 füzelerini, Patriot füzelerini konuşurken, sanırım bu maçtan sonra, Pelkas‘ın Trabzonspor ağlarıyla buluşan füzesini de konuşacaktır.
Erol Hoca, oyundan Osayi Samuel‘i çıkartıp Ferdi‘yi aldığında yadırgadım. Ama, o Ferdi, Serkan Asan‘dan kaptığı topla asistini yaptı ve bir anlamda Pelkas füzesini ateşleyen adam oldu.
Erol Hoca‘nın beraberlik bölümlerinde Samatta ile Valencia ikilisini birden oyuna sürmesi, “ya hep ya hiç” anlayışının ürünüydü. Ancak Samassa oyun 1-0 devam ederken o gol fırsatını nasıl kaçırdı, akıllara zarar... Dua etsin Fenerbahçe maçı kazandı.
Trabzonspor’un “ahh” diye saçını-başını yolacağı tek pozisyon, Djaniny‘nin direkten dönen kafa vuruşuydu. Trabzonspor’un son bölümlerde baskılı olduğu dakikaları bile kaleci Altay yere yatmadan tamamladı.
Elbette, son saniyelerde Trabzonspor’un isyan ettiği penaltı pozisyonu... Bakasetas ile Valencia‘nın hava topu mücadelesinde Valensia‘nın kolu ile Bakasetas’ın yüzü arasında temas var. Penaltı verilir mi? Böyle penaltı çok verildi. Pozisyondan emin olamadım, maç sonrası güvendiğim iki hakeme sordum, ikisi de “penaltı” dedi.
Ama maçta da VAR odasında Cüneyt Çakır, Halil Umut Meler, sahada da Yaşar Kemal Uğurlu var. Hadi hakem vermedi, VAR‘da ülkenin en önemli iki hakemi oturuyor, onlar da vermedi. Verilse çok tartışılırdı, verilmedi çok tartışılıyor. Ekuban’a ikinci sarı olur mu? Bir tartışma konusu da bu...
F.Bahçe iyi oynadığı, etkili pozisyonlar yakaladığı, rakibine oranla çok daha üstün olduğu bir maçı kazandı. Bu galibiyette futbolcuların yürekli oyunları sonuca önemli katkı yaptı. Ama hakça davranıp birinciliği Erol Bulut‘a verelim...
Trabzonspor kalecisi Uğurcan Çakır fazla mesai yaparken, Fenerbahçe kalecisi Altay Bayındır yere yatmadan oyunu bitirdi. Bu bile Fenerbahçe‘nin maçı ne kadar hak ettiğini çok açık gösteriyor.