Galatasaray, gol olup yağdığı, sular seller gibi rakibi önüne kattığı maçların aksine, durgun, temposuz, pozisyonsuz bir başlangıç yaptı... Yani şaşırtıcı bir başlangıç...
Üstelik rakip, Aslantepe’de yarım düzine gol yiyenlerin aksine, mucize için yola çıkan, sakattan, cezalıdan yarım takımla oynamak zorunda kalan Kayserispor’du...
Öyle ki, Galatasaray Burak ile ilk pozisyonunu bulduğunda, ilk yarının da yarısı olmuştu... Yani 22. dakika. Dönüp eski Aslantepe maçlarına bir baktım, 22. dakikada Galatasaray maçı ve sonucu çoktan almıştı...
Chelsea yorgunluğu deseniz, aradan günler geçti, ne yorgunluğu... Üstelik takımın yarısı farklı... Moral bozukluğu deseniz, nerede kaldı o zaman tecrübe, kariyer, profesyonellik...
Drogba oynadığında, özellikle son maçlarında genellikle ve haklı olarak “formsuz“ diye eleştiriliyordu... Baktık, “Drogba olmuyor“ diyenler, Drogba‘sız da fazla birşeyin değişmediğini gördüler...
Galatasaraylı için bu maçın en önemli özelliği hiç kuşkusuz Melo‘nun sarı kartla cezalı duruma düşmüş olması... Yani Fenerbahçe maçında oynamayı sağlama almış olması... Sanırım bu sarı karta üzülen Galatasaraylı olmamıştır... Ama ikinci yarıdaki Biseswar müdahelesi Melo‘yu ikinci sarıdan kırmızı kartla oyun dışında bırakabilirdi...
Kayserispor özellikle ilk yarıda iyi direndi, Mouche ile de önemli bir pozisyon yakaladı... Galatasaray takımının fazla pozisyon bulmasına, akın akın gelmesine izin vermedi...
Galatasaray‘da Alex Telles‘in hücum zenginliği dışında, Selçuk ile Sneijder de uzun süre etkisiz kalınca, sarı- kırmızılı ekip pozisyona girmekte ciddi sıkıntılar çekti...
İkinci yarının hemen başında direkten dönen Burak kafası, uyanışın işaret fişeği gibiydi...
Bu sıralarda Hajrovic çıktı sahneye... Ama bir ak, bir kara gibiydi... Çok iyi işler yaptı, arkasından çok kötü vuruşlar...
Galatasaray‘ın ikinci yarısı için bir şey söyleyemem... İlk yarının aksine atak ve iştahlıydı... Pozisyonlar da buldu. Ama son vuruş ustaları, son vuruşlarda şaşırttı.
Kayserispor‘un da hakkını teslim edelim... Gücü yettiğinde direndi... Biseswar takımını ve oyunu iyi kontrol etti, savunmada Cüneyt etkili oldu... Ama takım olarak hızlı hücumu düşünemediler.
Galatasaray‘ın son dakikalarda kaçırdığı pozisyonlar, futbol adına akıllara durgunluk verecek fırsatlardı...
Lig için hesap- kitap yapanlar şunu aklından çıkarmasın... Birinci olsun, sonuncu olsun... Oynanmadan maç kazanılmıyor...
Ummadığın taş, baş yarıyor...
Alın size Ertuğrul Seçme. Var mı tanıyan?
Kayserispor‘un hocası... Biri Galatasaray, iki maçta tam altı puan aldı... Ama sanki göreve gelmekte, getirilmekte geç kaldı.
Galatasaray derseniz, iki hafta sonraki Fenerbahçe maçının hesaplarını yaparken, hiç hesapta olmayan bir tuzağa düştü.
İçerden haberler kötü geliyordu, sonucu sahaya yansıdı...
Sözüm o ki, kim varsa, kimler varsa, hepsi için söylüyorum... Kimse dereyi görmeden paçayı sıvamasın...