“Eğer böyle bir ortamda 4’te 4 yapıp, istediğimiz sonuçları alıp Brezilya’ya gidersek federasyonun önüne Fatih hocanın heykelini diksinler. Hiç kimse de kompleks yapmasın.
Eğer bu mucize olursa bir harç da ben atacağım.”
Şansal Büyüka, rotayı yeniden MİLLİYET’e çevirirken, onunla adeta marka haline gelmiş ‘DOBRA - DOBRA’ köşesi, bundan böyle her hafta spor sayfalarımızda olacak. Biz soracağız, o akıcı üslubu ve de tarafsız yorumlarıyla yanıtlayacak. Sporda gündeme damgasını vurmuş konuları birlikte masaya yatıracağız, kamuoyunun merak ettiği olaylara açıklık getireceğiz.
Büyüka’nın olaylara ‘tarafsız’ yaklaşımını siz değerli okuyucularımızla paylaşacağız. Şansal Büyüka, oldum - olası, ‘sansüre’ karşıdır... Ağzından çıkan her kelimeyi özenle seçen, önyargısız gazetecilikte öne çıkan Büyüka’ya, Milli Takım’daki son değişimi, gelişmeleri sorduk, biraz durakladı, kelimeler arasında gitti - geldi, sonra başladı konuşmaya:
“Mustafa Denizli’ye ayıp edildiğini düşünüyorum... Benim için çok önde gelen iki hoca var... Biri Fatih Terim, biri Mustafa Denizli... İkisinin de bu işi yapabileceğini adım gibi biliyorum. Fatih hocanın süreci başlamışken, Denizli’ye dönmek... Altı saat sonra yeniden Fatih Hocaya dönmek pek şık olmadı.”
Nasıl yani?
* “Mustafa hocaya bu süreçte ayıp edilmiştir... Federasyonun Denizli’ye özür borcu var bana göre... Bir kulüp başka kulübün hocasını, futbolcusunu ayartıyorsa, bu da bir disiplin suçudur. Federasyon bu suçu işledi. Tabi ki söz konusu Ay- Yıldız olunca, herşey anlayışla karşılanabiliyor.”
Ama, Terim’i ikna eden Göksel Gümüşdağ’ı hatırlatıyoruz.
* “Herkes Gümüşdağ’a kızıyor... Fatih Terim konusunda işi bitiren altın adam konumunda. 48 saatte iyi bir iş başardı. Fatih Terim, Milli Takım için olağanüstü bir kazançtır. Ancak yine söylüyorum, Denizli’ye ayıp edilmiştir. Bunu da söylemek zorundayım.”
Terim’in para almayacağını ve hayır kurumlarına bağışlayacağını konuştuk... Büyüka, bu konuya da ‘Dobra - Dobra’ yaklaştı:
“Terim, para almayacak, ya da alırsa aldığı parayı hayır kurumlarına bağışlayacakmış. Bizler, Fatih hocayı tanırız ve ne kadar hayır kurumlarına destek verdiğini biliyoruz. O bakımdan Fatih hoca, bir başka takımı çalıştırıyorsa, alacağı para da anasının ak sütü gibi helaldır. Adam hakkı olan bir şeyi alacak sonuçta. Sen ver parayı, bağışlar veya bağışlamaz onun kararıdır.”
Terim bu görevi kabul ettikten sonra birçok senaryo ortaya atıldı... Adeta dizi olurdu...
* “Evet, aklımdan geçen çok senaryo var elbet... Türkiye öyle bir sürece geldi ki, kulüp - medya ilişkilerinde çok doğru bir şey yazsan bile yalanlanabiliyorsunuz. Maalesef kulüpler de medya kadar yalan yarışına girdi. Kulüpler artık doğruyu bile yalanlıyorlar. Şimdi ortaya çıkıp, Fatih hoca mutsuz haberlerini duydum desem yalanlayacaklar, ya Fatih hoca mutluyum diyecek, ya da Başkan Aysal, konu ile ilgili açıklama yapacak. Ancak şu kesin ve iyi biliyorum ki, çok üst yönetime kadar Fatih Terim’in rahatsız olduğu biliniyor. Duyuyoruz, duymaya da devam edeceğiz. İşler iyi gider inşallah. Ha sıkıntı olursa medyaya çok malzeme çıkar.”
Peki, bu olumsuz senaryoların önüne nasıl geçilir?
“Yapılacak tek şey, Fatih Terim’e getirirsin iki yıllık sözleşmeyi, Milli maçlardan sonra basarsınız imzayı, çat diye her türlü dedikodu, senaryolar bıçak gibi kesilir, herkes işini yapar. Hem de ağızlarına malzeme vermezsin. “ (Büyüka bu tespiti Fatih Terim’in sözleşmesi uzatılmadan yapmıştı.)
Hazır rotayı Milli Takım ve Terim’e çevirmişken, önümüzdeki dört maçı da masaya yatırıyoruz... Büyüka, 4’te 4 yapabileceğimize yürekten inanıyor...
“Ancak 4’te 4 yapmamız bize yetmiyor... Rakiplerin de neler yapabileceğine bakacağız. Fatih hocanın, ofisinde bir slogan vardır, ‘mucizeler zaman alır’ diye... Terim’in şu anda mucizeye ihtiyacı var, ancak o zamanı yok. Takvim şıkıştı. Eğer böyle bir ortamda 4’te 4 yapıp, istediğimiz sonuçları alıp Brezilya’ya gidersek federasyonun önüne Fatih hocanın heykelini diksinler. Hiç kimse de kompleks yapmasın. Eğer bu mucize olursa bir harç da ben atacağım.”
F.Bahçe’nin tek silahı G.Saray’ı ligde geçmek
CAS tarafından cezaları onanan Fenerbahçe ve Beşiktaş’a da değindik doğal olarak. Şansal Büyüka ile cezaları masaya yatırdık, doğru mu, değil mi, tartıştık...
* “Yakın zamanda bir Arnavutluk, Yunan takımı hariç UEFA’nın bu kadar ağır ceza verdiği takım bilmiyorum. Fenerbahçe zaten bir yıl gitmedi. Şimdi de iki sene, etti üç sene. Her yerden aynı karar çıkıyorsa ortada üç şey var demektir. Ya suçlusunuz, ya iyi savunma yapamadınız, ya da UEFA son derece kötü niyetli. Platini, Aziz Yıldırım ile üç sene önce kol kola stadı geziyordu. Adam durduk yere niye düşman olsun. Fenerbahçe’de gereksiz girişimlerin takımın başını yaktığını düşünüyorum. Başkan ile yöneticileri açık bir dille eleştiriyorum.”
Ya Beşiktaş?
* “Ahmet Nur Çebi tedbir diyor. İnşallah öyle değildir cezadır ve bu sene kapanır. Bu cezalar sadece kulüpleri değil, Türk futbolunu yıpratır. Sponsorların var, banka anlaşmaların var.”
Fenerbahçe, ceza krizini aşar mı, yoksa yıkılır mı?
* “Camiayı diri tutabilmek çok önemli. Fenerbahçe’nin yerinde hangi kulüp olursa olsun bu kadar dayağın karşısında iki dizinin üstüne çökerdi. Ancak Fenerbahçe çökmedi. Bu iradeli duruşu saygı ile takdir ediyorum. Fenerbahçe yıkılmadı ki ayağa kalksın. Ancak Fenerbahçe’nin tek silahı bu yıllarda Galatasaray’ı geçebilmek. Fenerbahçeli’yi ne motive eder? Ligi, Galatasaray’ın önünde bitirmek.”
Yönetim değişirse ceza ertelenebilir
Büyüka’ya Aziz Yıldırım ve olağanüstü kongreyi anımsatıyoruz...
* “Başkanın ve yönetimin gölgesi olmadan, bir genel kurul yapılırsa Fenerbahçe’nin yeni başkanı UEFA ile iyi ilişkilere girebilirse ikinci yıl cezası ertelenebilir diye düşünüyorum. Fenerbahçe’de Aziz Yıldırım’ın işaret ettiği birisi başkan olabilir tabii ki. Bu şike sürecinde Yıldırım’ı eleştiriyoruz. Ancak Fenerbahçe tarihinin en büyük yatırımları yapan birisi olarak camia üstünde çok büyük bir etkisi var. Hem kendi için hem de Fenerbahçe için seçime girmemeli. Aziz başkan biraz nadasa yatmalı.”
G.Saray’ın eski iştahı yok gibi
Sözü Galatasaray’a getiriyoruz... Terim’in bir koltukta iki karpuzu taşıması, iki tarafı nasıl etkiler?
* “İşler iyi giderse gürültü patırtı çıkmaz. Herkes işine bakar. Ama Galatasaray ya da Milli Takım’da sorun olursa bu Fatih hocanın da Başkan Aysal’ın da başını ağrıtır. Hadi milli takımda 4 maç var. Ama Galatasaray’da Şampiyonlar Ligi maçları var. Dilerim Galatasaray iyi gider. Gitmezse sıkıntı olur.”
Daha önceki söyleşimizde Galatasaray’ın yarışta, bir adım önde olduğunu söylemiştiniz...
* “Galatasaray bir adım önde dedim, lig başlamamıştı. Gördük ki önde değil, eşitler. Fikstür kimseyi yanıltmasın. Galatasaray üst üste Bursa ve Eskişehir deplasmanına gitti. Bu maçları diğer takımların da kazanması garanti değil. O yüzden başarısızlık olarak görmüyorum. Evet, Galatasaray’ın eski birliği ve beraberliği, takım dayanışması, coşkusu, iştahı sanki yok gibi. Örneğin takım içi dengeler çok önemli. Drogba, Sneijder saygı duyulacak bir oyuncular. Ama Burak da saygı duyulacak bir oyuncu. Süper Lig’in son iki sezonunda 60 gol atan, Şampiyonlar Ligi’nde de 8 gol atan bir oyuncu da Drogba kadar saygıyı hak ediyor. Denebilir ki o Drogba. Kariyerinde Burak’ı katlayacak başarıları var. Ama bunu futbolcunuza anlatamazsınız.”
Takımda dostluk bozuldu mu?
* “Bozulduğunu söyleyemem. Ama Galatasaray’ın o iştahı yok. Fatih hoca farkındadır tabii. İdman sonrası yerliler bir tarafta, yabancılar bir tarafta mı? Göstermelik dostluk başka, dostluk başka. Ortak menfaatleri paylaşıyorsanız iyi geçinmelisiniz. Bu bitti demiyorum. Ama tam olarak yerine gelmemiş. Bu kadar yıldızın oynadığı takımda birliği sağlamak kolay değil. Çok şöhret varsa, problem artıyor.”
Bruma’da fikrim yok
“Bruma için ikinci Ronaldo olacak diyenler de var. Olağanüstü bulmayanlar da var. Oyuncu hakkında çok büyük bir fikrim yok. Ancak 19 yaşında bir oyuncu 12 milyon euroluk bir değere ulaşıyorsa bütün Avrupa peşinden koşuyorsa önemli yetenektir..”
Holmen nokta atışı!
Rotayı, Süper Lig’e çevirdik, dört büyükleri, sonuçları ve de haftaya damgasını vuran Holmen’i değerlendirdik...
* “İlk günden beri söylüyoruz, hem savunma, hem de hucüm anlamında futbolu en iyi bilen ve hâlâ Türkiye’de en çok koşanlar listesinde ilk sırada yer alan oyuncu Holmen’dir. Alınması nokta atışıdır. Ancak lisansının çıkarılmaması çok yanlıştı. Elinizde iki tane milli sol bek var, Kadlec’i alıyorsunuz. Öbür yanda Krasic’i yollayamıyorsunuz. Ardından Holmen’e lisans çıkaramıyorsunuz. Bu ya yönetimin, ya da hocanın suçudur.”
Peki, Sow krizi?
* “Fenerbahçe, 6 yabancıyla Galatasaray’ın önünü kesmeye çalışırken, kendisi de ciddi biçimde zarar görmeye başladı bu durumdan. Sow’un Ramazan’dan çıktığında fiziken ciddi biçimde yara aldığı söyleniyor. 65 idmanın 23’üne katılmadığı iddiaları var. Sanırım hoca fizik gücünü yetersiz buluyor. Ancak son maçlarda yaşananlar Sow ile Fenerbahçe’nin arasını biraz açıyor gibi. Ben Yobo’nun, Kadlec’in, Cristian’ın devre arasında ayrılabileceğini düşünüyorum. Webo’yu hoca tutuyor. Webo mu, Sow mu diye sorarsan ben güçlü bir Sow’u tercih ederim.”
Yanal’ın karnesi?
* “Ersun Yanal futbol oynatmaya çalışan bir hoca. Başlangıçta Fener’de kötü sonuçlar aldı ve ciddi biçimde eleştirildi. Ancak Fenerbahçe’nin üç senelik bir oyun alışkanlığı var. Bunu üç ayda değiştiremezsiniz. Sivas maçı Yanal’ın takımı için ciddi örnekler verdi. Ben ilk 50 dakikadaki Fenerbahçe’yi yıllardır görmemiştim. Her topa basan, rakibe nefes aldırmayan, hamle yapan, her pozisyonda kaleye giden, atağı sonlandıran, 20’den fazla şut atan, iki gol yemesine rağmen kalesinde ciddi tehlikeler yaşamayan bir Fenerbahçe. Bunlar Ersun Yanal takımının ilk işaretleridir. Ama bu futbolu sürekli oynayabilir mi Fenerbahçe. Bence insan doğasına aykırı bir durum.”
Almeida havaya sokulmalı
Beşiktaş, ligin üç haftasına damgasını vurdu, liderlik koltuğuna oturdu... Aybaba’nın Beşiktaş’ı ile, Bilic’in Beşiktaş’ı arasında benzerlikler ya da farklılık nelerdir?
* “Geçen yıl Samet Aybaba ile karşımızda bizi kendimizden geçiren bir Beşiktaş vardı. Geçen yılın en keyifli maçları Beşiktaş’ın ilk yarı maçlarıydı. Bilic’in bu sezon Sosyalist takımını görüyoruz sahada. Fernandes’i de Veli’si de herkes aynı işi yapmaya çalışıyor. Ciddi bir takım bütünlüğü yakalamak üzereler. Beşiktaş’ta bu kadar kısa sürede bütün yükü paylaşan dağıtan bir kadro oluştu. 11 kişinin dokuzu koşu mesafesinde 10 bin barajını geçmiş durumda. Beşiktaş’ın şu anda yapacağı bir iki işten biri Almeida’yı havaya sokmak. İyi bir golcü ama sanki Beşiktaş’ta ruhu yok gibi. Enerji ve coşkuyu Almeida’da göremiyorum. Atiba’nın sol beke alınmasını çok doğru bulmuyorum. Atiba orta sahanın arısı. Denilebilir ki bal yapmayan arı. Ancak ben ona katılmıyorum. Bal yapmaya da başlar. Basıyor, oyunu başlatıyor. Orta sahaya Atiba’nın daha fazla güç katacağını düşünüyorum. Atiba’nın sol beke gidişinin faydası ise Oğuzhan’a yer açıldı. Kadro genişliğinde üç büyükler zorluk çekecektir.”
Olimpiyat Stadı ve taraftar?
* “Beşiktaş seyircisi şahane. Ancak ben şunu da düşünmeden edemiyorum. Yağmur olursa, fırtına olursa o seyirci aynı coşkuyla oraya gidebilir mi? Kaleci vuruşunun kendisine döndüğü bir ortamda bu futbolu oynayabilir mi? Ben Aralık’ta Kasımpaşa Stadı‘na dönerim.”
Trabzon çok durgun
Peki, Trabzonspor? Sizi yanılttı mı?
* “Trabzonspor’un iyi bir kadrosu var. Yalnız son Akhisar maçında özellikle hırstan uzak bir takım gördüm. Bir durgunluk vardı. Oysa ki sezon yeni başladı. Avrupa’ya da gitmişsin. Trabzon’un yabancılarının yeterli düzeyde olduğunu düşünmüyorum. Adrian bir gün güneş olup ısıtıyor, bir gün yağmur olup ıslatıyor. Ciddi bir golcüye ihtiyaçları var.”
Volkan Şen olayı?
* “Volkan’ın oyundan çıkması doğru değil. Volkan’ın bir işi yanlış yapması, tribünlere hak kazandırmaz. Ama şunu üzülerek söylemek de gerekiyor. Görüldü ki küfür başkanlardan yöneticilerden destek görüyor. Küfürü seviyoruz. Orada tutarlı olan Mustafa Akçay’ın duruşuydu. Sonra Volkan’a özür dile olay kapansın dediler. Ancak küfür edenlerin de Volkan’a bir özür borcu var.”