Fatih Terim her sıkıştığında, umutların her darbe yediğinde, bir çıkış aradığında sürekli, “Galatasaray bitti demeden bitmez” ifadesini kullanarak takımın ve camianın hem umutlarını yeniden yeşertmek, hem moralini yükseltmek ister... Ben de buna bir ekleme yapmak isterim; Fatih Terim varsa, umut her zaman vardır... Bitime artık beş hafta var ve kayıp puan hesabına göre aradaki puan farkı beş... Belli ki Galatasaray son adıma kadar, son nefese kadar bu işi kovalayacak...
Aslında Galatasaray’ın beklediğinden de kolay bir ilk yarı oldu... İlk golü Kayserispor atmasına rağmen... Bu golü Kayseri attı ama ikramı N’Diaye yaptı... Bazen iyi niyet kötü sonuç veriyor... N’Diaye savunmasına yardım etmek adına, geri dörtlünün içine girdi, ancak Chery’ye öyle bir top bıraktı ki, Hollandalı oyuncunun asisti ile Kayseri golü geldi...
Dönelim Kayseri’ye; İstanbul’dasın... Galatasaray’ın karşısındasın, rakibin ikramı ile öne geçiyorsun, ancak sadece bir dakika bu avantajla oynuyorsun... Gerçi Galatasaray’ın beraberlik golünde de ciddi bir Lung hatası vardı... Kayseri kalecisi, Fernando’nun şutunu kenara tokatlayacağına, adeta merkezdeki Diagne’nin önüne asist yaptı... Diagne bir bölümü penaltıdan olsa bile her maçta “gol ritmini” sanki biraz daha yakalıyor gibi...
Maçın kırılma dakikaları Lopes’in atılıp Kayseri’nin bir eksik kalışı değildi... Kayseri’nin 1-1’den sonra kaçırdığı çok önemli, mutlak pozisyonlardı... Sahi, bu dakikalarda neydi Galatasaray savunmasının dağınıklığı, hatta çaresizliği...
Emre Akbaba’nın gördüğü sarı kartta topa müdahaleden sonra tekmesinin Sapunaru’nun yüzüne geldiğini, bu nedenle sarının doğru olduğunu söyleyenler var... Ama direkt rakibin yüzüne gelen bir tekme... Kırmızı daha adil değil miydi? Luyindama benzer bir pozisyonda atılmadı mı? Kayseri’de Lopes’in ikinci sarıdan kırmızı görmesi doğru... Ne kadar kaçınırsa kaçınsın direkt kaleye giden ve umut vaadeden bir atak var... Sonuçta kırmızı da doğru, penaltı da... Doğru olmayan ilk yarıda taraflar maçı 10’a 10 bitirecekken, Galatasaray’ın 11’e 10 bitirmesi oldu... Bir de ikinci yarıda Donk’un Kravets’e yaptığı penaltıya VAR’ın ve hakem Arda Kardeşler’in gözlerini kapatması... Arda Kardeşler ile VAR geçen haftadan hakem kararları ile gerçekten çok ağır yaralanan ve şampiyonluk yolunda büyük darbe yiyen Galatasaray’ın yaralarına pansuman yapar gibiydiler...
Mario’nun hakkını teslim edelim... Ligin en iyi kenar ortası yapan adamı... Topu öyle yerlere indiriyor ki, adeta rakip savunmanın ciğerini söküyor... Nagatomo’nun golle dönüşü elbette final haftalarında piyango gibi geldi... Sol bekte kim oynarsa oynasın, Nagatomo’nun yeri bir başka... Sağda Mariano, solda Nagatomo... Her takıma kısmet olmaz...
Galatasaray için Aslantepe’de fazla sorun yok... Ancak bundan sonraki deplasman durakları önce Konya sonra Rize... Buralardan durmadan, yani “transit “ geçerse son haftaya, son nefese kadar bu yarışı kovalar... Yoksa “kendi düşen ağlamaz...”