Bayram geldi ya, “nerede o eski bayramlar“ misali, Erzurum maçının özellikle ilk yarısında Beşiktaş’ın dağınık ve perişan halini gördükçe “ahh nerede o eski Beşiktaş“ diye söylenmeye başladım...
Beşiktaş eski Beşiktaş olacak da, bir dakika içinde kalesine dört korner attıracak... Beşiktaş eski Beşiktaş olacak da o dört korner sonucu topu ağlarında bulacak... Beşiktaş eski Beşiktaş olacak da, bu kadar bireysel hata yapacak, rakibe bu kadar pozisyon yaratacak, tek pozisyona girmeden devreyi tamamlayacak...
Abartmıyorum, ilk yarıdaki Beşiktaş‘ı izlerken, gözlerimi sıkça ovuşturdum, bu bizim bildiğimiz, tanıdığımız, alıştığımız Beşiktaş mı diye...
Beşiktaş adına ilk yarının tek olumlu yanı, 4-0 bitecek olan devrenin 1-0 bitmiş olmasıydı... Dadaşların konukseverliği olmasa, 90 dakikalık maç 45 dakikada biterdi...
Beşiktaş devre arasında adına ister “fırça“ deyin, ister “terapi“, çok sıkı bir “uyarı“ almış olacak ki, ikinci yarının başlangıcı ile birlikte, o ilk yarıdaki perişan ve dağınık görüntüsünden kurtulup Beşiktaş gibi oynamaya başladı... Hemen başlangıçta önce Babel’in, sonra Negredo’nun kaçırdığı pozisyonlar “gol yakındır“ diyordu... Nitekim öyle oldu... Erzurum ilk yarıda üstüste dördüncü korneri sonunda gol atmıştı, Beşiktaş da üstüste üçüncü korneri sonucu beraberlik golünü buldu... Artık oyun, saha, futbola dair ne varsa hepsi Beşiktaş‘a aitti... Bu dakikalarda Erzurumspor sadece elindekini avucundakini korumaya çalıştı ama bu ateşe kar dayanmazdı... Karşısında kendini bulan Beşiktaş vardı...
Baktığınızda sahada fırtına gibi esen Quaresma yoktu ama iki asist yapıp bir gol attı...
Penaltı cambazı kaleci Hakan, bu kez Quaresma penaltısında çaresiz kaldı... İşte kalite böyle bir şey... Şenol Güneş‘in “kendine kulüp bul“ dediği Negredo önce Linz maçında, sonra Erzurum’da attığı golle “ben burdayım ve mevcutların en iyisiyim“ der gibiydi...
Beşiktaş her şeye rağmen “yangına itfaiye ile giden“ Atiba’yı, her sıkışıklıkta “fırıncı küreğine“ benzeyen sol ayağından çıkan gollerle takımı kurtaran Talisca’yı arıyor...
Beşiktaş ilk yarıda “ölümcül bir kaza“ yapmasına rağmen, bu kazayı hafif sıyrıklarla atlattı ve ikinci yarıdaki kalitesiyle maçı koparıp aldı...
Belki futbol ateşi yeterli değildi ama, dumanı bile Erzurum-spor’u boğmaya yetti... Futbol olarak siyahtan beyaza doğru çok radikal bir geçiş yaptı...
Biz Linz maçındaki, Erzurumspor maçının ilk yarısındaki Beşiktaş’ı istemiyoruz... Biz alıştığımız, futbolundan zevk aldığımız eski Beşiktaş’ı istiyoruz, o futbolu arıyoruz...
Bu kadar kaliteli futbolcularla, o alıştığımız futbolu oynamak çok mu zor?