Şansal Büyüka

Şansal Büyüka

sansal.buyuka@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Vodafone Park Stadı’nda bu sezon hiçbir takım, Beşiktaş karşısında bir maça Ankaragücü kadar “cüretkar” başlamadı. Hücumda Boyd, Orgill, sol kanatta Pinto, Sacko, sağ kenarda Kitsiou adeta Beşiktaş’ın başını döndürdü. Ama Ankaragücü takımı ne kadar iyi oyunculara sahip olursa olsun, Burak Yılmaz gibi “sıradışı” bir golcüye sahip değildi. Beşiktaş koca ilk yarıda rakip kaleye doğru dürüst bir defa gitti ve golü buldu. Burak Yılmaz’ın şutu, uzay üssünden Ay’a gönderilen füze hızıyla Ankaragücü ağlarına yapıştı. Unutulmaz bir gole daha imza atan Burak Yılmaz bu yarıda çok ciddi bir tehlike atlattı. Kulusiç ile mücadelesinde arkaya kadar uzanan elleri-kolları nedeniyle “sarı” kart görse cezalı duruma düşecek ve Galatasaray maçında forma giyemeyecekti. Sarı mı, değil mi elbette tartışılır. Tartışılmayacak olan Burak’ın bu pozisyondan ucuz kurtulmasıydı.
Burak golü attığında, Beşiktaş’a gelişini engelleyemeseler bile erteletenler acaba ne düşündüler. Bir pişmanlık yaşadılar mı, “Biz yanlış yaptık” dediler mi, meraktayım. Beşiktaş, Burak’lı bir dakikanın dışında, belki de ilk yarının tamamında Ankaragücü’nü durdurmaya çalıştı. Öyle ki, Ankaragücü’nün sağ kenar savunmacısı Kitsiou bile gerilerden gelip iki defa şut attı.
Bu yarıda kaleci Karius yere yatmaktan, neredeyse ayakta duramadı. Ankaragücü sahanın her yerinde öyle baskı yaptı ki, Ljajiç ile Dorukhan’ın hücum gücünü adeta sıfıra indirdi. Ljajiç ile Dorukhan, adam kovalamaktan rakip kaleyi gitmeyi, hatta yaklaşmayı deneyemediler bile...
İlk yarı bittiğinde Ankaragücü’nün topla oynamada % 59-41, kornerlerde 6-1’lik üstünlüğü vardı. Ama skor tabelası 1-0 Beşiktaş yazdı. Aradaki fark Burak Yılmaz’dı...
Beşiktaş ilk yarıdan ders almış olmalı ki, ikinci yarıya daha derli toplu ve Ankaragücü’nün hızını keserek başladı. Burak Yılmaz’a yeni aktörler katıldı. Lens hareketlendi, Ljajiç hücuma çıkmaya başladı. Alıştığımız Ljajiç rolünü üstlendi ve golünü de attı. Hele Vida’nın başlangıçtan kısa süre sonra kişisel çabasıyla gelen golü doksan dakikanın sonunu beklemeden maçın kaderini belirledi.
İlk yarı görüntüsüyle, ikinci yarı rollerin değişmesiyle tam bir “Siyah-Beyaz maç” izledik. İlk yarıda rakibini durdurmaya çalışan da Beşiktaş’tı, ikinci yarıda rakibini adeta darmadağın eden de aynı Beşiktaş...
Karius’un kurtardığı penaltı atışı niye tekrarlandı anlamadım. Eğer bu penaltı ihlalden tekrarlandıysa, Türkiye’de her penaltı tekrarlanır. Ülkede zaten yeteri kadar hakem tartışması var, demek ki artık bunlara penaltı atışları da eklenecek.
Beşiktaş çok önceden “Şampiyonluk treni”ni gözden kaçırmıştı. Son haftalarda yaptığı olağanüstü deparla bu treni yakaladı ve kendini son vagona attı. Beşiktaş şampiyonluk treni ile son durağa kadar gider mi, yoksa kalan dört duraktan birinde iner mi bilemem. Bildiğim şu: Beşiktaş şampiyonluk treninden son durakta inmek istiyorsa, bu hafta deplasmanda Galatasaray’ı yenmek zorunda...