HADİ BAKALIM KOLAY GELSİN!
Fatih Terim, “Edin Visca, İrfan Can, Onyekuru, Mohamed”i istediğini söyleyerek topu taca değil, yönetimin kucağına attı. Top olsa iyi, “bomba”yı yönetimin kucağına bıraktı. Camia, taraftar; para var mı, yok mu bakmaz, engel tanımaz. Hoca‘nın ağzından çıkana bakar, olsun ister
Galatasaray’ın hocası Fatih Terim’in maç sonunda transfer listesini açıklaması, pek rastlanır bir durum değil... Hoca bunu da “Nasıl olsa herkes biliyor, en son açıklayan ben olayım” diye tarif etti.
Akıl oyunlarında hoca ile yarışmak pek kolay değil...
Fatih Hoca, “Edin Visca, İrfan Can, Onyekuru, Mohamed” diyerek; topu taca değil, yönetimin kucağına attı.
Top olsa iyi, “bomba”yı yönetimin kucağına bıraktı.
Hoca’nın listesini almak kolay değil... Milyon milyon eurolar gerekiyor. İrfan Can’ın yurt dışından talipleri olduğu biliniyor.
Başakşehir deseniz, zaten “tok satıcı”...
Üstelik bunun daha UEFA’sı var, TFF’si var, yaptırımlar var.
Hoca ayrıca, “Dilerim bizim alacaklarımız da Mesut Özil kadar büyük isim olur. Buna inanıyorum” diye beklentilere “tavan” yaptırdı.
Camia, taraftar; para var mı, yok mu bakmaz, engel tanımaz. Hoca‘nın ağzından çıkana bakar, olsun ister.
Mustafa Başkan, Sevgili Abdurrahim Albayrak;
Hadi bakalım, kolay gelsin...
'CESUR YÜREK' KAZANIR
Beşiktaş ile Galatasaray arasında hafta sonu oynanacak derbiyi okuyacak, tartışacağız. İki takıma da bakıyorum, görüşüm şu: Bu maçı ‘Cesur yürek’ kazanır
Beşiktaş mı, Galatasaray mı? Hafta boyu bunu dinleyip, bunu okuyacak, bu maçı tartışacağız. Şöyle bakıyorum;
Beşiktaş hücumda daha hızlı...
Geri dörtlüler arkasına adam kaçırıyor.
Beşiktaş’ın golcüsü daha fazla...
Kalecilerde belli bir fark yok.
Galatasaray beklerinin hücum anlayışı daha iyi...
Beşiktaş orta sahası savunmada daha sağlam...
Beşiktaş puan kaptırırsa liderliği de kaptırmaktan tedirgin olabilir.
Galatasaray kaybederse puan farkının açılacağından endişe duyabilir.
En önemlisi fark yaratacak oyuncular ne yapar?
Beşiktaş’ta Aboubakar, Larin, Ghezzal...
Galatasaray’da Diagne, Belhanda, Emre Kılınç...
Bakıyorum, bakıyorum, görüşüm şu:
Bu maçı “Cesur yürek” kazanır.
Keşke futbolun gereği olsa...
Karagümrük-Konyaspor maçı, yeni yapılmış çok güzel bir statta, ancak berbat bir zeminde oynandı. Aşırı yağıştan zemin gölcükler, çamur, hatta balçıkla doluydu.
İnanır mısınız, maç boyu tek futbolcu elini-yüzünü tutarak “Ahh-vahh” diye bağırarak kendini yere atmadı. Sadece 90+3’te Karagümrüklü Fatih, yüzünü tutup bir yattı, ama 10 saniyede kalktı.
Demek ki zemin gölcüklerle, çamur-balçıkla dolu olunca kimse kendini yere atmıyor. Halı gibi sahalarda kolay... Her fırsatta at kendini yere... Hem rakibe kart göstert, hem yerde bir soluklan... Ohh, ne güzel...
Karagümrük ve Konyasporlu futbolcuların bu ayakta kalışlarını, berbat zemine düşmekten kaçındıkları için değil, futbolun gereği olarak yaptıklarını düşünmek istiyorum.
Takdir ve eleştiri
Hatayspor, yeni geldiği Süper Lig’de ciddi anlamda takdir görüyor. Sempati topluyor, oynadığı olumlu futbolla takdir ediliyor. Ancak Beşiktaş maçının son yarım saatinde, Hataysporlu oyuncuların her fırsatta kendilerini yere bırakıp kıvranmaları, o güzel, sempatik, sevimli görüntülerine hiç uymadı.
Olmaz, olmaz deme...
Trabzonspor, Süper Lig’in başlangıcı ile birlikte o kadar kötü sonuçlar aldı, sıralamada o kadar geride kaldı ki, “umutsuz vaka” gibiydi.
Ancak Abdullah Avcı geldi, işin rengi değişti.
Avcı ile birlikte zirve ile puan farkı 9’a indi. Üstelik daha 20 haftadan fazla var.
Olmaz olmaz deme, bu ligde her şey olur.
Var mı Maxim gibisi
Gaziantep’in orta saha oyuncusu Maxim, daha ligin ilk yarısı bitmeden 9 gole ulaştı. Maxim’in golleri arasında elbette penaltıdan attıkları da var ama, ben çok uzun yıllardır, bir orta saha oyuncusunun golde bu rakamlara ulaştığını hatırlamıyorum. Kaldı ki, Maxim’in önünde daha çok uzun bir maç serüveni var. Ligde çoğu santrfor, Maxim’in attığı gol sayısının yarısına bile ulaşamadı.
Büyüdükçe küçüleceksin
Gaziantep, işine son verdiği teknik direktör Sumudica‘yı çok arar. Buna rağmen Gaziantep Yönetimi’ni kutluyorum. Ne demek, “Eşimden para istedim, kulübe yardım edeceğim...” Ne kadar başarılı olursan ol, Gaziantep Kulübü’nün bir şerefi, gururu, kimliği, kişiliği var. İşler iyi gitti, Sumudica’nın ayağı yerden kesildi. Tamam, aykırı adam da; büyüdükçe küçülmesini bileceksin. Bunu da unutma...
Güçlü kadronun marifeti
Fenerbahçe, “güçlü oyun” ile mi kazanıyor, yoksa “güçlü kadro” ile mi?
Fenerbahçe bir maçta rakibi ezip, büküp, eğemiyor. Aşırı bir baskı kuramıyor.
Sanki “sakin güç” gibi... Rahat, biraz yavaş ama kendinden güvenli...
Bu kadar puanı toplayıp zirveyi yakalaması elbette önemli... Bana göre Fenerbahçe’nin topladığı bu kadar puanda ve özellikle deplasman galibiyetinde, sanki güçlü oyundan daha çok, güçlü kadro daha önde gibi...
Üstelik çok güvenilir bir stoperin ve çok üretken bir golcünün yokluğuna rağmen...
Bu da bir marifet...
Hakan Arslan’ın yeri dolmamıştı
Sivasspor, ligin başında, takımdan uzunca bir süre uzak kalan kaptan Hakan Aslan’ı çok aradı. Hakan nihayet döndü, bir-iki maç sallandı, Gaziantep maçıyla kişiliğini ve golcülüğünü yakaladı. Futbol takım oyunudur, kabul... Ama bazı oyuncular var ki, futbol ne kadar takım oyunu olursa olsun, yerleri dolmuyor. Onlardan biri de Sivasspor Kaptanı Hakan Aslan...
Lider Burak Yılmaz
Burak Yılmaz’ı aşırı takdir ediyorum. 30’ları aşmışken, İstanbul’da rahat yaşarken, bir büyük kulübün formasını taşırken; “Pat” diye Fransa‘ya gitti.
Fransa’da ligin ilk yarısı bitti. Dünyaca ünlü L’Equipe Gazetesi ilk yarı on birine Lille‘den Zeki Çelik ile birlikte Burak Yılmaz’ı koydu. İyi oyuncu olmak başka, lider oyuncu olmak başka... Burak Yılmaz lider oyuncu...
Dikkat etmedik hata yaptık
Yanlış yapanı nasıl eleştiriyorsak, bu kervana biz de katıldığımızda açık yüreklilikle kendimizi de eleştireceğiz. Galatasaray-Gençlerbirliği maçında bir pozisyonu yazarken Marcao için “Soner’in babası” yaşında demiştim. Bir baktım, Soner, Marcao’dan daha büyük... İşin farkına vardım ama gazete çoktan baskıya girmişti. Soner, Gençlerbirliği alt yapısından yetiştiği için biz hala o genç Soner sanıyoruz. Lafı kıvırmaya gerek yok... Dikkat etmedik, aceleye getirdik, hata ettik. Okuyuculara özür borcumu yerine getiriyorum.
Babel’in yaptığı iş değil
Galatasaraylı Diagne, Gençlerbirliği maçına iyi başladı, ligin en erken golünü attı, gol krallğında iddialı... Böyle bir ortamda, penaltı atılırken Diagne’nin elinden topu alıp penaltı atmak tepeden tırnağa yanlış... Babel’in yaptığı iş değil..
Biraz insaf!
Gençlerbirliği kalecisi Übeyd’i yediği hatalı goller nedeniyle ben de eleştirdim. Ama eleştirmek başka, “şikeci” gibi çok ağır bir damga vurmak başka...
Bu asla kabul edilemez. Übeyd kötü goller yedi ama kesinlikle “şike” yapmadı. Bir başkası: Gençlerbirliği takımı çok iyi oynadı da, takımı Übeyd mi yaktı?
Biraz insaf, biraz vicdan...
Bu iş olmaz
Başakşehir’in İrfan Can için istediği para, 12-13 milyon euro...
Galatasaray’ın verebildiği para, 2-3 milyon euro...
Galatasaraylı hayale kapılmasın...
Bu iş bu şartlarda olmaz.
Portreler
BELHANDA: Galatasaray’ın tatlı derdi sanki... Atsan atılmıyor, satsan satılmıyor. Bari Belhanda golleri atsa da; atılsın mı, satılsın mı tartışması bitse...
PELKAS: Başlangıçta epey kararsızlık yaşattı. Kenarda oynatılınca maçlara kenardan baktı. Merkezde, santrfor arkası oynamaya başladı, saha içi patronluğu kaptı.
GHEZZAL: Sağda kenarda oynayıp, sol ayağıyla o müthiş topları kesip, olağanüstü asistler yaparken, acaba Sergen Yalçın kendi erişilmez sol ayağını hatırlıyor mu acaba?
BOUPENDZA: 6 maç oynamadı, 11 maçta 12 gol attı. Hataysporlu golcü, saman alevi gibi parlayıp sönecek mi, Süper Lig’i yakıp geçecek mi? Açıkcası meraktayım.
MERT HAKAN: Uzun bir sessizlik döneminden sonra, hareketlendi, gole oynamaya başladı, dayanıklılığını arttırdı. Geçen sezonun Sivaslı ilk haftalarını hatırlatacak gibi...
HAFTANIN...
TAKIMI: Kasımpaşa, Galatasaray, Fenerbahçe, Antalyaspor, Denizlispor
TEKNİK DİREKTÖRÜ: Fuat Çapa (Kasımpaşa), Fatih Terim (Galatasaray), Erol Bulut (Fenerbahçe), Ersun Yanal (Antalya), Yalçın Koşukavak (Denizli)
FUTBOLCUSU: Belhanda, Diagne, Emre Taşdemir (Galatasaray), Hadergjonaj, Brecka, Yusuf Erdoğan (Kasımpaşa), Pelkas, Sinan, Gustavo (Fenerbahçe), Rodallega, Sagal (Denizli), Ponck (Başakşehir), Hakan Aslan, Gradel (Sivas), Fredy, Amilton (Antalya), Billong, Pablo Santos, Boupendza (Hatay), Ghezzal (Beşiktaş), Fatih (Karagümrük)
Haftanın golleri
Edin Visca (Başakşehir)
Aboubakar (Beşiktaş)
Hakan Aslan (Sivasspor)
N’Diaye (Karagümrük)
Boupendza (Hatayspor)
Çekiçi (Ankaragücü)
Belhanda (Galatasaray)
Bartocelli (Karagümrük)
Rodallega (Denizli)
Sinan (Fenerbahçe)
Alkışı alanlar
Beşiktaş karşısında özellikle ikinci yarıda uçana -kaçana vuran Hatayspor’un iki stoperi Billong ile Pablo Santos...
Rize deplasmanında uzatmalarda berberliği yakalanmasına rağmen, etkili oyunuyla Denizlispor takımı...
Nihayet golleriyle ve ustalığıyla ortaya çıkan Galatasaraylı Belhanda...
Sol ayağını raket gibi kullanan ve çok etkili paslar atan, çok kaliteli asistler yapan Beşiktaşlı Ghezzal...
Türkiye’de bir maçı nihayet yere yatmadan bitiren Karagümrük ve Konyasporlu oyuncular...
Karagümrük’ün iki yeni italyanı; Borini ile Bertolacci...
Sivasspor’un Gaziantep’in 15 haftalık yenilmezliğine son vermesi...
Kasımpaşa’nın uzun süre 10 kişi oynadığı maçta Alanya’yı deplasmanda yenmesi...
Haftanın kötüleri
Galatasaray karşısında kaleci Übeyd başta, tepeden tırnağa çok acemice işler yapan Gençlerbirliği oyuncuları...
Hatay’ın ilk golünde taç atışında uyuyan N’Sakala ve topu karnının altından kaçıran kaleci Ersin...
Hatayspor kalecisi Akın’ın ikinci Beşiktaş golünde boşa çıkarak Larin’e adeta asist yapması...
Bir Hatay notu daha... Son yarım saatte yere yatan ve kalkmayan Hataysporlu oyuncular...
İyi hocalığına rağmen ağzına fermuar çekemeyen, sonuçta kapının önüne konan Gaziantep’in huysuz hocası Smudica...