Sanki Galatasaray-Kayserispor maçının ilk yarısını, bu defa Rizespor-Galatasaray maçında izledik... Birebir aynı... 45+2’de gelen penaltı golü dahil... Bu kadar benzerlik inanılır gibi değil...
İnanılır gibi olmayan başka şeyler de vardı… Dikkatimi çekti, Rizespor, Galatasaray ceza alanına ilk kez 32.45 dakikada girdi… O dakikaya kadar Galatasaray ceza alanını uzaktan dürbünle seyretti…
Peki o aralar Galatasaray ne yaptı? Galatasaray da inanılmaz şeyler yaptı… Bir kere hemen belirtelim, tek kale geçen bir ilk yarı oldu... Galatasaray iyi başladı, daha ilk 5 dakikada rakip kalede ikisi mutlak gol olacak üç pozisyon buldu…
Gelen vurdu, giden vurdu… Gelen vurdu, giden vurdu… Oğulcan’ın bir şutu direkten döndü, Oğulcan’ın bir başka müthiş şutunu kaleci Gökhan müthiş çıkardı… Diagne boş kale varken, yerde yatan kaleci Gökhan’ın üstüne vurdu… Emreler vurdu, önüne gelen vurdu, ama kabul edelim ki, bir Oğulcan şutu dışında hiçbiri iyi vuramadı…
Galatasaray, etkili başladığı, zorlanmadığı, farka gitmesi gereken bir ilk yarı oynamasına rağmen ancak 45+2’de gelen penaltı ile öne geçti… Oysa bu yarının ‘0’a karşı en azından ‘4’ golle bitmesi gerekirdi… Rizespor ‘0’da kaldı da, Galatasaray dört dörtlük hücum anlayışına rağmen ‘4’ü bulamadı...
VAR kararı ile verilen penaltının aynısı gündüz maçının son dakikasında Başakşehir aleyhine verildi… Kural, el yüze gitti mi penaltı diyor… Galatasaray maçında da böyle oldu, Melnjak‘ın eli, Emre Akbaba’nın yüzüne gidence, hakem VAR uyarısıyla penaltıyı verdi…
Ancak benim vicdanım, aklım bu penaltıları basmıyor… Futbolcu hava topuna ‘hazır ol’da mı çıkacak, nasıl olacak bu iş… Futbolu yönetenler, kural koyucular, bu el - yüz işini ellerine - yüzlerine bulaştırdılar…
İkinci yarı başladı, hayret… Galatasaray geride kalan maçları gibi rakibe teslim olmadı, kendi alanına hapsolmadı, panik yapmadı, oyunu kontrol etmeye devam etti…
Bu, Galatasaray adına galibiyet kadar önemliydi… Emre Akbaba’nın ciddi anlamda dönüş sinyalleri vermesi, Oğulcan’ın takıma bayağı ısınması, Diagne’nin biri penaltıdan, üç golle öz güven kazanması, Galatasaray adına önemli bonuslar oldu… Takım salgından, sakatlıktan bu kadar kırılırken, alternatif oyuncuların ortaya çıkması, Galatasaray adına en azından galibiyet kadar değerli…
Bu yazıda hiç Rize yok diyorsanız, ben de diyorum ki, Rize maçta olacak ki, yazıda olsun… Rize’nin futbol anlayışını anlatmak için sadece bir futbolcuyu anlatmam yeter; orta alanda oynayan Donsah, buluştuğu 10 topun 7 sini geriye, 3’ünü yana oynadı… Bırakalım da, böyle bir anlayış puan almasın, maç kazanmasın… Gene de dua etsinler Galatasaray’a, yarım düzineden fazla gol yerlerdi...
Şaka bir defa olur… Galatasaray şakayı geçen hafta Kayseri maçında yaptı… Rize’de de yapsa “yeter ama“ dedirtirdi… Sadece kaleci Fatih için endişeliyim (!)… İki haftadır yatıyor, üşütecek diye korkuyorum… Yatsın, izin yapsın, bu kendinin de Galatasaraylıların da işine gelir de, dikkat etsin, üşütmesin (!)…
Sonuçta ilk yarıda 4 olurdu, maçın sonunda 4 oldu… Hatta 4’ün üstüne bir 4 daha olurdu… Ama en önemlisi, bu kadar eksiğin olduğu bir ortamda alternatif oyuncuların çok iyi olması, Galatasaray için süper oldu...