Akşam yemeğini yedim, oturuyorum. Sanki dalmışım, rüyada gibiyim... Fenerbahçe hiç alışık olmadığımız bir görüntüyle fırtına gibi esiyor, uçuyor, kaçıyor, golleri atıyor. Şaşırdım, şöyle bir silkelendim. Rüya falan görmüyorum, gerçekten Fenerbahçe‘yi izliyorum.
Açıkçası şaşırdım. Koca bir sezon taraftarına işkence çektiren, sahada uyuyan, ekran başında uyutan Fenerbahçe ile uzaktan yakından ilgisi olmayan bir Fenerbahçe sahada...
Emre Belözoğlu‘nu tebrik ederim. Çok kısa bir sürede Fenerbahçe‘yi futbol adına kötü alışkanlıklarının çoğundan kurtardığı ve radikal değişikliklere futbolcularını da inandırdığı için...
-Fenerbahçe bıktırıcı yan paslarını, geri paslarını resmen toprağa gömmüş.
-Emre Hoca, Sosa‘ya saha içi patronluğunu vermiş, Sosa‘yı Fenerbahçe ve futbolla barıştırmış...
- Mert Hakan’da çok hızla gerçek futbol kimliğine dönüş var.
-Fenerbahçe, “el freni” Gustavo‘nun kulübeye gitmesinden sonra çok hızlı hücuma çıkıyor.
-Fenerbahçe‘de ilk defa yana değil, öne oynama isteği ve girişimleri var.
-Gene ilk defa rakip savunmanın arkasına ve arasına müthiş toplar attılar.
- İç sahada yenilmediği takım kalmayan Fenerbahçe, Emre Hoca ile birlikte bu hovardalığını bıraktı.
Bir özdeyiş var, “Alışkanlıklar paslı çiviye benzer, söküp atmak zordur” diye... Koca bir sezon futbolun yanlışlarıyla kol kola yaşayan Fenerbahçe‘nin, kısa sürede bu yanlışların büyük bir bölümünden kurtulması, ortada gerçek anlamda “bir hoca eli” değdiğini çarpıcı biçimde gösteriyor.
Fenerbahçe‘de İrfan Can, rakip savunmanın arkasına fantastik paslar attı... Sosa attı, Mert Hakan attı... Valencia‘yı ve birbirlerini, rakip savunma arkasında çok kritik toplarla buluşturdular.
Fenerbahçe 14 dakika içinde üç gol bulduktan sonra, orta alanda görsel paslaşmalar da yaptı. Bunu yapabilecek kalitedeki bir takım, koca bir sezonu nasıl ızdıraplar içinde geçirdi inanılır gibi değil...
Erzurumspor ilk 15 dakikada üç yumrukla nakavt olduktan sonra epey bocaladı, ayakta durmakta zorlandı, daha sonra kendine geldi ve sonuca olmasa bile oyuna ortak oldu. Sıkça Fenerbahçe ceza alanı çevresinde görünmeye başladı.
İşte bu dakikalarda Fenerbahçe‘nin defansif eksiklerinin halen devam ettiği çok açık ortaya çıktı. Orta alanda rakibi karşılayamadılar, özellikle Caner kanadından rakibi çok kaçırdılar. Oltan, iki stoper Tisserand ve Szalai‘den her hava topunu aldı.
Fenerbahçe ikinci yarıyı top çevirerek, pas yaparak geçirmesine rağmen, Valencia fırsatları “leblebi” gibi harcamasa, üç gol daha, hatta fazlasını bulabilirdi.
İlk yarıda rüya gibi bir Fenerbahçe izledik. Bu sezonun en iyi Fenerbahçesini... İkinci yarıda idare ettiler. Bu idare etmeye rağmen rekor sayıda gol kaçırdılar. Erzurumspor‘a da attığı golün dışında mutlak iki pozisyon verdiklerini de söylemeliyiz.
Fenerbahçe‘nin bu sezon o kadar kötü maçlarını izledik ki, bu maçın o maçlarla oranlanması mümkün değil... Hatta ilk yarıdaki Fenerbahçe, tartışmasız bu sezonun en iyi Fenerbahçe’siydi...