Fenerbahçe’nin grubundaki maliyeti ve değeri, diğer üç takım Ajax, Celtic ve Molde’nin toplam değerinden daha fazla... Hele Molde, 16.5 milyon euroluk değeri ile bir Nani, bir Van Persie, bir Kjaer maliyeti bile değil... Fenerbahçe’nin bir sezonluk eşofman, forma, pabuç maliyeti bile bu Molde takımının toplam değeri kadar vardır. Ama o Molde, özellikle ikinci yarıdaki futboluyla Fenerbahçe’ye pabucu ters giydirdi. Futbolda para çok şey, ama her şey değil... Ne yaptı Molde... İlk on dakika ile bir eksik kaldığı son on dakika dışında iyi savundu, Fenerbahçe gibi boş alan bırakmadı, fırsat bulduğunda da Fenerbahçe gibi orta sahada top çevirip zaman yitireceğine, dikine hücum ile golleri bulup adeta Fenerbahçe’nin bağrına saplandı.
Fenerbahçe maçın daha ilk dört dakikası içinde ikisi Van Persie, biri Volkan, biri Ozan ile dört mutlak fırsatı kullanabilse, oyunu 4-0’a getirebilirdi. Oyun döndü dolaştı 90 dakikanın sonunda Molde’nin 3-1 galibiyeti ile bitti. Van Persie o kadar bitik ki, fizik gücü kalitesini taşımaya yetmiyor. Attığı şutlar şimdilik “kaleciye pas” kıvamında...
Çok iyi hatırlıyorum, maçın kırklı dakikalarıydı... Fenerbahçe tam orta çizginin sağ kenarından tam dört pasla sol kenara topu taşıdı, aynı topu gene dört pasla, başladığı yere sağ kenara getirdi. Yani dört sola, dört sağa sekiz pas yaptı, topu sekiz santim öne taşıyamadı. Aykut Kocaman’a, İsmail Kartal’a, “Çok yan pas yaptırıyorlar” diye kızıyorduk. Elinizi lütfen vicdanınıza koyun, Fenerbahçe şimdi daha mı az “yan pas” yapıyor.
Pereira sürekli “Ben hızlı hücumu severim” diyor. Ben de soruyorum, “Nerede o hızlı hücum?” Takımın en gayretlisi Nani ama, topu ne kadar çok ayağında tutuyor, topla oynamayı ne kadar seviyor. Meireles deseniz öyle... Dikine oyunun, rakip savunmanın arkasına, Nani golü dışında, top atmanın teşebbüsü bile yok. Mehmet Topal deseniz “Evin üvey evladı...” Gördük, Topal çıktı, Fenerbahçe’nin orta alanda “iliği-kemiği” boşaldı.
Elbette orta alanın kenar adamları... Denilebilir ki Şener’in önünde Volkan, Caner’in önünde Nani var. Diziliş öyle olabilir ama uygulamada Volkan da içeri giriyor, Nani zaten hep içerde... Kenarları klasik anlamda git-gel 70 metre kullanan tek oyuncu yok Fenerbahçe’de... Şener ile Caner kendi gayretleri ve kaderleri ile başbaşa... Nitekim ikinci yarıda gördük, iki kenarı da, Topal’dan boşalan göbeği de otobanda araba kullanır gibi geçti Molde...
Elbette “rezil” bir hakem, “skandal” bir penaltı var. Ama oyunun 1-1’den 3-1’e gelişinde, yani ikinci yarıda en ufak bir hakem rolü yok. Bu hakemi görmüşken, bizim hakemlerin hakkını teslim edelim. UEFA’da böyle hakemler görev yapıyorsa, bizim hakemler sadece kendileri değil, sülaleleriyle UEFA’da maç yönetirler. Sakın Molde’ye, maliyeti düşük diye “köy” takımı falan demeyelim. Gördük ki, o Molde, özellikle ikinci yarıda savunma nasıl yapılır, orta alan top tutmadan jet hızıyla nasıl geçilir, savunmanın arkasına nasıl sarkılır, rakip oyuncudan önce nasıl hamle yapılır, isabetli ve sert şut nasıl atılır, gol nasıl yapılır hepsini gösterdi.
Sonuç; sadece parayla saadet olsaydı, bu pahalı kadronun Molde’yi çer-çöp gibi katlayıp bir tarafa atması gerekirdi. Paranın yanına aklı katmak, takım kurarken kadro mühendisliğini iyi yapmak, sahada şöhretin gölgesine saklanmamak, doksan dakika canını dişine takmak, varını yoğunu ortaya koymak gerekiyor... Kabul, para gücü çok şey... Ama başarı için, kazanmak için her şey değil... Fenerbahçe’yi yönetenlerin ve Fenerbahçe’de oynayanların bunu anlaması gerekiyor.