BİLAL MEŞE SORDU ŞANSAL BÜYÜKA YANITLADI
ŞANSAL BÜYÜKA İLE DOBRA DOBRA
Aziz Yıldırım 2015 seçimlerinde Kadıköy’den bağımsız ya da herhangi bir partiden aday olsa açık ara kazanır. Bir dava uğruna 300-400 bin kişi toplanıyorsa, öyle bir insanın aday olduğunda milletvekili seçilememesi mümkün değil. Bunları konuşmak erken. Yıldırım’ın ne olacağı belli değil. Bana göre B, C planı da vardır
Süper Lig’in zirvesinde ateş bacayı sardı! Bu oyunda evdeki hesap, hiç çarşıya uymaz. Bir anda tepetaklak olursunuz, feleğiniz şaşar, rakiplerinizin iştahını kabartırsınız!
Aslan pusuda, Kartal, yeniden kanatlandı, zirve hesapları yapıyor. Eee bu oyunun güzelliği de aslında burada yatıyor.
Öngörüleriyle, hedefi 12’den vuran usta gazeteci Şansal Büyüka’nın söylemleri bir bir yerini buluyor. 19 ve 20. haftaların lider için çok önemli olduğunu defalarca dile getiren Büyüka ile söyleşimize lider Fenerbahçe ile başlıyoruz.
Usta’ya pazar günü gerçekleşen ve yüksek bir katılımın olduğu “Adalet yürüyüşü”nü anımsatıyoruz:
* “Fenerbahçe’nin bu konuda 3 Temmuz’dan itibaren büyük bir dayanışması var. Bu dayanışmayı rakipleri de takdir etti. Burada Fenerbahçe’nin gerçekten çok sağlam bir duruşu var. Yani haklı olduğu yerler, haksız olduğu yerler olabilir. Ama tek yürek derler ya, beton gibi birbirlerine sarıldılar, yapıştılar. Böyle bir direniş sergiliyorlar, bunu takdir etmek lazım. Yürüyüşe baktığımızda kimi 300, kimi 400 bin diyor. Ama şu kesin; Bağdat Caddesi, Şaşkınbakkal’dan Kızıltoprak’a kadar yolda bir karış boşluk yoktu.”
Siyasal simge gibi!
Söyleşimiz, spordan çıktı, farklı bir rotaya yelken açtı. Ağabey, Başkan Aziz Yıldırım’ın siyasal bir simgeye doğru adım adım gittiğini söyledi:
* “Ben şunu hissetmeye başladım. Aziz Yıldırım bir futbol, spor kulübü başkanlığında bir siyasal bir simgeye doğru ilerliyor. Bu kendi niyeti ya da isteği olmayabilir. Ama kendi camiası Yıldırım’ı belki de 3 Temmuz sürecinin devamında böyle bir misyon yüklüyor gibi gözüküyor.”
Ağabey, biraz açar mısın? Ne demek istiyorsun? Yani milletvekilliği mi?
* “Milletvekilliğine gider anlamında söylemiyorum ama toplum liderliğine dönüşürse sanki bir politik simge noktasına geliyor gibi. Kendi iradesi olmasa bile... Belki kendi de istiyor olabilir. O yönde bir ilerleme var ki siyasi yazarlardan da okuyoruz. Bilal nereye varmak istediğini biliyorum. Aziz Yıldırım gelecekte 2015 seçimlerinde Kadıköy’den bağımsız ya da herhangi bir partiden aday olsa açık ara kazanır. Bir dava uğruna 300-400 bin kişi toplanıyorsa öyle bir insanın aday olduğunda milletvekili seçilememesi mümkün değil”
Peki, ağabey, Yıldırım’ın bu anlamda bir gizli bir ajandası olabilir mi?
* “Bunları konuşmak için çok erken. Aziz Yıldırım’ın ne olacağı belli değil. Belki hükmün infazı istenecek, kendisi tekrar cezaevine girecek. Anayasa Mahkemesi’ne başvurdular. Belki oradan bir karar çıkacak. Bu konuştuklarımız varsayımlar üzerine... Bana göre B planı da vardır, C planı da vardır. Yakından tanırım kendisini ama bu süreçte ne yaptığını bilmiyorum.”
Küs müsünüz ağabey?
* “Küs değiliz tabii ki... Ben hayatta kimseyle küsmem. Kavga ederim, tartışırım ama küs kalmam. Artık kavga da etmem. Gençliğimizde çok kavga ettik, ama her şeyden bir ders çıkarmışımdır.”
O golü İbra atsaydı!
Emre Belözoğlu’nu sormadan geçemeyiz. Harika bir gol attı, o unutuldu, ağzından çıkan kelimelere gündeme oturdu:
“ Emre’nin zaman zaman öfke kontrolünde sıkıntıları oluyor. Kamuoyundaki algılanmasını kötü etkiliyor. Olağanüstü bir gol attı. Emre’nin futbolculuğu alkıştan ve övgüden başka bir şey almaz. Golü olağanüstüydü. İbrahimovic atsa o golü döndürüp döndürüp yayınlarız.”
Emre’ye önerileriniz ağabey?
“Emre son yıllarına gelmiş, nasihat verilecek bir isim değil. Emre’nin saha dışındaki yaşantısında kim nederse desin son derece terbiyeli bir insan. Dinine bağlı, çok inançlı bir insan. Zaman zaman yaptıkları inançlarına çok uygun değil. Öfke kontrolü konusunda gerekiyorsa bir yardım almalı.”
Paralel başarı
Ligin ilk yarısında da 4 hafta kazanmış, Galatasaray maçında büyük bir kırılmaya uğramıştı Beşiktaş. İkinci devrede de son 4 maçını çok iyi oynayarak kazandı. İlginç bir rastlantı
Ligin ilk dört haftasında aldığı sonuçlarla göz kamaştıran ve Galatasaray yenilgisiyle vites küçülten, hatta hayal kırıklığı yaratan, ancak ikinci yarıyla birlikte zirveye yeniden kanat çırpan Beşiktaş sırada...
“Çok ilginç bir rastlantı. Bu kadar benzerlik olamaz. Paralellik var. Ligin ilk yarısında da 4 hafta kazanmış, Galatasaray maçında büyük bir kırılmaya uğramıştı Beşiktaş. İkinci yarıda erteleme maçını da eklersek son 4 maçını çok iyi oynayarak kazandı.”
Ağabey, beşinci hafta ve yine Galatasaray derbisi:
“Yani Beşiktaş için kırılma maçı. Ya devam etme ya da geride kalma adına. Geride kalsa da yarış devam eder ama bir umut kaybına uğrayabilir Beşiktaş. Kartal, şampiyon olmak istiyorsa Galatasaray’ı ve Fenerbahçe’yi yenmek zorunda.”
Bu çıkışı nasıl yorumluyorsunuz?
“Beşiktaş’ın Fener’de ve Galatasaray’da olmayan çok ciddi bir özelliği var. O da hücum organizasyonunda Gökhan, Olcay, Almeida ve Oğuzhan müthiş bir kare as grubu. Olağanüstü paslaşmalar var. Rakip savunmayı bozmak var. Beşiktaş bunu her maçta yaparsa ciddi bir ivme kazanabilir. Ama Oğuzhan’ın sakat olduğunu ve Galatasaray maçında oynamasının zor olduğunu öğrendim. Oğuzhan oynamazsa sıkıntı olabilir.”
Ağabey, kantarınızda kim ağır basıyor?
“Derbide bana göre Galatasaray ağır basıyor. Niye ağır basıyor. Galatasaray’ın kadro kalitesi daha iyi. Galatasaray’ın Beşiktaş’a göre tecrübesi daha fazla. Ama bu kağıt üstündeki bir hesaptır. Bilic de söyledi, bu, Beşiktaş’ın teslim olacağı anlamına gelmez.”
Almeida adeta gol makinesi?
“Beşiktaş Yönetimi, Almeida’yı bırakmamalı. Ligin ilk yarısının sonlarına kadar küskün bir görüntüye sahipti. Ama son maçlarda Beşiktaş ile bütünlük sağlamış bir görüntü sergiliyor. Baktığında da Türkiye’deki en golcü sezonunu yaşıyor. İki gol daha atarsa kariyer rekoru kıracak. Beşiktaş, Almeida’yı yollarsa yerine bu kadar etkili bir adamı bulabilir mi? Bir de takım bütünlüğü adına Almeida, Olcay, Gökhan, Oğuzhan bu kadar uyum içindeyken sütunlardan birini çökertmenin anlamı yok. Bu kare as bozulmamalı.”
Melekler Ligi!
Öyle günler, öyle haftalar yaşıyoruz ki , biraz “ironi” yapmak şart oldu. Lige bakıyorum: Bildiri savaşları yok! Kimse kimseyi kırmıyor, dökmüyor! Kendi kusurlarını başkalarına fatura eden, adres şaşırtan yok! Her şey kusursuz, her şey şahane! Herkes melek gibi!
Zirve ateşi lige damgasını vuran hakem hataları ‘açıklama’ savaşlarını hortlattı adeta! Burada sözü fazla uzatmaya gerek yok, hemen Usta’ya sözü verdik:
“Öyle günler, öyle haftalar yaşıyoruz ki , biraz “ironi” yapmak şart oldu... Bizim lige bakıyorum: Bildiri savaşları yok... Kimse kimseyi kırmıyor dökmüyor! Kendi kusurlarını başkalarına fatura eden, adres şaşırtan yok! Birbirine kötü niyet besleyeni bulamazsınız! Hakemleri, medyayı elli türlü yoldan baskı altına almaya çalışmıyorlar Sahada küfür yok, dirsek yok, tekme-taban yok! Her şey kusursuz, her şey şahane! Şeytan’ı aramaya gerek yok, herkes melek gibi! Yani; Melekler Ligi!
Usta, konuyu uzatmak istemedi ve bir cümleyle, adeta havada uçuşan Fenerbahçe ve Galatasaray, yönetimlerinin açıklamalarını özetledi:
* “Ne Galatasaray, ne Fenerbahçe ne de başka bir kulübün ikide bir açıklama yapmasını doğru bulmuyorum. 50 sene öncesinin çağ dışı kalmış yöntemleri bunlar.”
Yediğinden fazla atacaksın
Fenerbahçe’nin ligdeki performansına şöyle bir bakalım:
“Özellikle ligin ikinci yarısında daha çok zorlanıyor. Bunun iki temel sebebi var. Birincisi aşırı sakatın ve cezalının olması. İkincisi de orta saha organizasyonunu yapacak, adam eksiltecek, savunmanın arkasına top atacak, oyun kuracak bir futbolcusunun olmaması. Bunu Kasımpaşa maçında belirli ölçülerde Alper yaptı. Ancak bunu bir kenar oyuncusu gibi değil, forvetlerin hemen arkasındaki bir oyunun patronu olarak yapmalı.
Ustanın önümüzdeki haftalarla ilgili öngörülerini merak ediyoruz: “Fenerbahçe sanıyorum son 6 maçta 9 gol yemiş. Ortalama olarak 1,5 gole denk gelir. Bu da şampiyonluğa oynayan bir Fenerbahçe için hiç iç açıcı bir tablo değil. Bu şu anlama geliyor. Her maç yediğinden fazlasını atacaksın. Bunu yapamayınca da kaybediyorlar.”
‘Aslantepe yetmez’
Aslan’ın, Antalya deplasmanında yenilgiden son anda kurtulması, puan bırakması kimine göre sürpriz! Ne var ki, Usta, bu tehlikeyi haftalar önce söyledi ve dediği de çıktı:
* “Aslantepe’ deki Galatasaray ile gurbete çıkan Galatasaray arasında gece ile gündüz kadar fark var. Niye kardeşim. Aslantepe’de bu kadar etkili oynuyorsun da , deplasmanda ne oluyor? Neyin eksik? Neden kaliteni, coşkunu, hevesini yitiriyorsun? Hadi, önceki haftalarda 10 puan gerideydin ayakların gitmiyordu. Peki şimdi ne oldu da stop ediyorsun? Moralin iyi, kaliten iyi, coşkun iyi, niye hepsini İstanbul’da bırakıp yola çıkıyorsun? Fenerbahçe’nin deplasman maçları için doğal olarak zor diyoruz da, Galatasaray’ın da Rize’ye, Karabük’e, Konya’ya, Sivas’a, Elazığ’a, Trabzon’a gideceğiniz unutmayalım.”
Yani ağabey, tehlikeli rakipler sırada, puan kayıpları sürer mi?
* “Şurası kesin : Galatasaray şampiyonluk istiyorsa sadece Aslantepe yetmez. Galatasaray’ın yenilerini de, Antalya maçında çok dikkatli izledim. Bir maç elbette yeterli değil ama, Burdisso‘yu çok özel bulmadım. Alex Telles ‘i hücumda çok beğendim, savunma anlayışında eksik kalıyor gibi gördüm. Bir hafta içindeki önce Beşiktaş, sonra Chelsea maçlarında savunmanın böyle ve bu isimlerden kurulacağını düşünmüyorum. Antalya maçındaki savunma görüntüsü devam ederse Beşiktaş ve Chelsea maçlarında sıkıntı yaratabilir.”
Yerliden yanayım
İç hatlarda büyük bir hayal kırıklığına yelken açan Trabzonspor’da işler iyi gitmiyor ağabey. Karadeniz’den Şenol Güneş sesleri geliyor:
*“Ben yerli hocadan yanayım. Trabzon için her yolun Güneş’e çıktığını düşünüyorum. Ayrılması, uzak kalması yanlıştı. Şenol Güneş sadece Trabzon’un değil Türkiye’nin en iyi 2-3 lider hocasından biridir. Hocalık başka, liderlik başka bir şey. Şenol hoca Trabzon’u durgunluktan çıkarabilir. Ancak benim tanıdığım Şenol hocanın da sezon ortasında bu görevi kabul edeceğini düşünmüyorum. Keşke gelse...”
Güneş olmayacak gibi gözüküyor, Hami Mandıralı bu yükü kaldıramaz mı?
*“Trabzon için iki Juventus maçının dışında ligdeki maçları da formaliteye döndü. Kolay hoca bulabileceklerini düşünmüyorum. Piyasada hoca yok. Kolay iş değil. Yabancının da iyisini bulamazsın. Şenol hoca dışında yerli bulamazsın. Hami Mandıralı ile devam etmeleri mantıklı geliyor.”
Altı hakeme nokta konmalı
Hakem hatalarından uzaklaşma, bu oyunda kalma adına büyük uğraş veriyoruz Usta’yla. Ne var ki, benzetme yerindeyse, hakem hatalarında artık bıçak kemiğe dayandı. MHK Başkan Zekeriya Alp’in ne huzuru kaldı, ne de hevesi:
“Alp saygın bir adam. Ben futbol sonrası bu kadar saygın yaşayan az futbolcu gördüm. İş hayatında çok saygın bir insan. Zekeriya Alp’in hakem camiasında da tüm içtenliği ile bir şeyler yapmaya çalıştığına inanıyorum. Ama altı hakem işi maçın orta hakeminin de dengesini bozdu. Sezon sonunda bu altı hakem olayına noktayı koymak şart.”