Fransa Hükümeti, ligleri mevcut haliyle “tescil etti” ve PSG’nin şampiyonluğunu, Toulouse ile Amiens’in küme düştüğünü ilan etti. PSG zaten bir maç eksiğine rağmen en yakın rakibi Marsilya’dan 12 puan öndeydi. Touloues ile Amiens, tehlike bölgesine “Demir atmış” ve üstlerindeki rakiplerinden puan olarak çok geride kalmıştı. Bu çok net tabloya rağmen, Avrupa kupaları için mücadele eden Lyon, bu karara itiraz etti ve mahkemeye gideceğini açıkladı.
İngiltere’de Liverpool, bitime kısa bir süre kala en yakın rakibinden tam 25 puan önde... Şampiyonluğunu zaten çoktan ilan etti. Buna rağmen İngiliz kulüpleri toplandı ve yarım kalmış bir ligin “tescil” edilmesinin futbolun ruhuna aykırı olduğunu belirterek, şartlar izin verirse maçları tamamlamak istediklerini açıkladı.
Dilerim bizde kalan maçlar oynanır ve lig tamamlanır. Ama şartlar izin vermezse ve lig tamamlanamazsa ne olur? Lig bu haliyle tescil edilir mi? Bizde hem şampiyonluk yarışında, hem tehlike bölgesinde Fransa ve İngiltere’de olduğu gibi açık puan farkları yok. Tam aksine, “Bitişik nizam” bir yarış var. Takımlar “tespih tanesi” gibi dizilmiş, birbirlerini kovalıyorlar.
Lig tescil edilirse lider Trabzonspor “şampiyon” ilan edilir. Başakşehir, Trabzonspor ile aynı puanda ve ikinci sırada... Şampiyonluk için ciddi bir şansı var. Başakşehir bu tescili kabul eder mi? Hadi, Başakşehir’in arkasında milyonlar yok, sesi ve etkisi fazla olmaz diyelim.
Galatasaray bu iki takımın 3 puan gerisinde, yani bir maçlık mesafede... Üstelik lider Trabzonspor ile İstanbul’da oynayacak ve maçı kazanabilirse ikili averajda üstünlük sağlayacak. Böyle bir durumda ligi tescil ederseniz, bunu milyonlarca Galatasaraylıya ve koca bir camiaya asla anlatamazsınız. Ligin bu haliyle tescili, Galatasaray’ın üst üste üçüncü şampiyonluğa gidişini, Şampiyonlar Ligi’ne katılma ve büyük para kazanma ümidini bitirir ki, Galatasaray buna asla “evet” demez, isyan çıkar.
Daha karışığı tehlike bölgesi... Adı üstünde “tescil”... Yani mevcudu olduğu gibi resmileştirme, onaylama... Şampiyonluk yarışında lideri şampiyon ilan edip, tehlike bölgesindekiler için “düşmesinler” deme şansınız yok. Tescil demek, mevcut puan cetvelini aynen onaylamak demek...
Oysa tehlike bölgesindeki üç takım Kayseri, Ankaragücü ve Rizespor ile, üstlerindeki üç takım arasında sadece bir maçlık mesafe, bir maçlık puan farkı var. Hatta tehlike bölgesindeki Rizespor ile tehlike bölgesinin hemen üstündeki Malatyaspor aynı puanda... Malatya averajla tehlike bölgesinin üstünde...
Bu durumda son üç takıma “küme düştünüz” deme şansınız ve yetkiniz asla yok. Zaten kabul etmezler. İsyan çıkar, iş karakolda biter. Bazıların istediği gibi “küme düşme kalksın” derseniz, o zaman da “tescil” geçerliliğini yitirir.
Kaldı ki, alt ligden iki takım direkt gelecek, üçüncü takım Play-off’tan belli olacak. Hadi Hatay puan farkıyla önde, gelsin diyelim. İkinci Erzurumspor ile arkasına sıralanan Bursaspor, Adana Demirspor, Akhisar ve Karagümrük’ün aralarındaki puan farkı ya eşit, ya da bir-iki... Bu durumda adı geçen takımların ikinci olup direkt çıkma şansı da var, Play-off’tan gelme şansı da... Bunu nasıl belirleyeceksiniz?
Üstelik sıkıştırılmış bir yeni sezonda, haziran ayında Avrupa Şampiyonası finallerinin de oynanacağı düşünülürse, sezonu 20 takımla oynamak intihar etmek gibi bir şey...
Bu pilav daha çok su kaldırır. Olmayacak duaya amin demeyin. Tescili unutun...
Tek merkez İstanbul olur mu?
Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. Ateş Kara ile Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Süper Lig’in kalan maçlarının “tek merkez”de oynanmasının daha doğru olacağını söylediler. Hatta ,yanılmıyorsam Mehmet Hoca adres de verdi ve “En uygunu İstanbul” dedi.
İstanbul elbette her şartı yerine getirecek tek şehir belki de... Ama Trabzonspor buna ne der, dikkate almak lazım. Gerçi maçlar seyircisiz ama sonuçta Trabzonspor’un şampiyonluk yarışındaki iki rakibi Başakşehir ve Galatasaray İstanbul takımları...
Şöyle olabilir;
- İstanbul takımları iç saha maçlarını kendi statlarında oynarken, dış saha maçları için diğer takımların seçtiği statlara gidip oynarlar...
- Eğer Trabzonspor kabul ederse ki, bu konu Trabzonspor’un onayı olmadan uygulanamaz, Trabzonspor’a kendi istediği bir stat verilir. Trabzonspor iç saha maçlarını kendi seçtiği statta oynarken, deplasman için diğer takımların seçtiği statlara gider.
- İstanbul’da özellikle son yıllarda her semtte, çok güzel, çok kaliteli butik oteller açıldı. Her takıma bir butik otel ayrılır ve müşteri alınmaz. Böylece otelin lobisi, lokantası sadece futbolculara ve görevlilere kalır.
- Trabzonspor bu uygulamaya onay vermezse, o zaman adres Antalya... Ancak bildiğim kadarıyla VAR sistemi Antalya’da sadece bir statta var. Aynı akşam başka statlarda maç oynanacağı düşünülürse birden fazla VAR sistemini Antalya’ya taşımak ve maçların oynanacağı statlara kurmak gerekiyor.
Ancak her şartta, ligin kalan sekiz haftasının deplasmana giderek değil, “tek merkez”de oynanıp bitirilmesini doğru buluyorum. İstanbul ya da Antalya... Yeter ki, sağlıklı biçimde oynansın ve bitsin.
Uçuşa geçtiler!
Sporun ve futbolun olmadığı bir dönemde gazetelerin spor sayfaları dolu dolu çıkıyor. Okunacak çok şey var... İnsan evde kalınca bunu çok daha iyi gözlüyor. Değerli meslektaşlarımı tebrik ederim.
Ancak bazı gazeteler transfer haberlerinden geçilmiyor. Kulüpler can derdine düşmüşken, iflasın eşiğine gelmişken, bu kadar hareketlilik olur mu, açıkçası aklım basmıyor. THY uçuşları durdurdu ama bazı arkadaşlar transfer haberlerinde uçuşa geçti.
Lig iptal olur mu?
Bunu kimse düşünmesin. Ligi iptal etmek, şampiyonluğun kapısına dayanan Trabzonspor’un, Başakşehir’in, Galatasaray’ın Sivasspor’un bu kadar başarısını, topladıkları puanları, döktükleri terleri, harcadıkları emekleri, diğer takımlardan farklılıklarını resmen “çalmak” anlamına gelir ki buna “hırsızlık” denir. Uzatmaya gerek yok; lig iptal edilemez, puan cetvelindeki ilk 4’ün büyük başarısı görmezden gelinemez.