Fransa’da Fatih Terim’e ve düzene karşı bir ‘kalkışma’ girişimi yaşandı. Aslında hoca, olacakları daha Antalya’da hissetti... Çünkü Arda ile Selçuk arasındaki gerilim, kampta ve antrenmanlarda gözünün önünde yaşananlar kendisini tedirgin etti... Ancak operasyonu sonraya bıraktı. Sonuç; Terim’in kararlarını doğru buluyorum
Türkiye Fatih Terim’in açıkladığı milli takımı konuşuyor... İlk onbirin yarısı ve en önemli oyuncuları kadroda yok... Fatih Terim’i böyle bir kadro açıklamaya iten sebep ne olabilir?
“Fatih Hoca ile henüz Avrupa Şampiyonası maçları başlamadan, hatta Hırvatistan maçından bir gece önde kampta konuşmuştuk... Daha o gece, yeni bir kuşağı milli takıma kazandırmak gerektiğini söylemiş, bugün kadroya aldığı genç oyunlardan beş- altısının adını o akşam vermişti... Kadrodaki çarpıcı iki değişiklikten birisi bu... İkincisi ve daha gerçekçisi milli takımın Antalya kampından başlayıp, Fransa’da Türkiye’nin maçları bitene kadar yaşananlar... Prim krizinin tavan yaptırıldığı, Fatih Terim’in otoritesinin sürekli test edildiği, kamp yerlerinin beğenilmediği, ‘bu nasıl antrenman böyle’ diye yüksek sesli tavırlar sergilendiği, giyilen elbiselere bile itiraz edildiği, kaptanların bile birbirine dargın olduğu, odalarda sabahlara kadar transfer görüşmelerinin ve kulislerin yaşandığı bir ortam söz konusuydu... Adeta Fatih Hoca‘ya ve düzene karşı bir “kalkışma” girişimi yaşandı...”
Peki Fatih Hoca gibi bir otorite bunu engelleyemedi mi?
“Fatih Hoca, olacakları daha Antalya’da hissetti... Çünkü Arda ile Selçuk arasındaki gerilim, kampta ve antrenmanlarda gözünün önünde yaşananlar Fatih Terim’i tedirgin etti... Öyle ki Terim, takımın en önemli üç oyuncusunu Fransa‘ya götürmemeyi düşündü ve bunu çok yakın çevresi ile de paylaştı... Ancak kamuoyunun ‘Bu oyuncular götürülmez mi, bunlar nasıl kadro dışı kalır’ diye şampiyona öncesi gök gürültüsü gibi, kabus gibi üstüne çökeceğini bildiği için, operasyonu Fransa sonrasına bıraktı... Fransa‘da işler çok iyi gitse bile bazı oyuncular bu kadroda gene olmayacaktı...”
Arda, Barcelona’da harikalar yaratıyor, yazık değil mi milli takıma?
“Elbette Arda, milli takım için çok önemli bir oyuncu... Üstelik prim krizinde kendisi için tek kuruş talep etmedi... Ancak bazılarının dolduruşuna geldiği kesin... Ben Arda‘nın kısa sürede milli takıma döneceğine inanıyorum... Ama bir - iki ismin Fatih Terim görevde olduğu sürece milli takıma çağrılacağını düşünmem... Zaten Fatih Hoca ile Arda baba- evlat gibi bilinirler. Doğru. Kimse kraldan çok kralcılık yapmasın. İsteseler de birbirlerini hayatlarından çıkartamazlar...”
Ya bundan sonrası...
“Ben bu yazıyı Fatih Terim‘in basın toplantısından önce yazıyorum. Milli takım daha fazla yıpranmasın diye, yazabileceğimin en hafifini yazıyorum. Yaşananların tüm ayrıntılarını herkes biliyor ve doğruluğuna kalıbımı basarım. Düşünün saha içinde, büyüklerinden korktuğu için daha uygun pozisyonda olan gençlere pas atamayan oyuncular var. Takım içinde Emre Mor‘a ‘vay Emre Terim’, Ozan Tufan‘a ‘vay Ozan Terim’ diye laf atanlar var. Sanki Emre ile Ozan, Fatih Terim‘in kontenjanından milli takıma girmiş gibi. Böyle bir takım nasıl başarılı olsun. Sonuç: Terim’in yaptığını doğru buluyorum.”
Fenerbahçe temelden yanlış!
Biz söyleyince tepki görüyoruz ama bu hafta sonu bizzat takımın hocası Advocaat, ‘Orta saha oyuncularının tamamı defansif. Forvet arkası kilit pas atacak, bir topla rakip savunmayı oyundan düşürecek oyuncuya ihtiyacımız var’ dedi... Demek ki kadro mühendisliği iyi yapılmamış... İş temelden yanlış. F.Bahçe yanlış işlerin, yanlış transferlerin, hesapsız harcamaların faturasını ödüyor
Hani klasik sorudur, yolda, sokakta her yerde sorulur, sıkıntıda olan her takım için kullanılır... Ben de sorayım; ne olacak bu Fenerbahçe‘nin hali?...
“Sevgili Bilal, yanlış işlerin, yanlış transferlerin, hesapsız harcamaların faturasını ödüyor Fenerbahçe... Biz söyleyince tepki görüyoruz ama bu hafta sonu bizzat takımın hocası Advocaat, ‘Orta saha oyuncularının tamamı defansif. Forvet arkası kilit pas atacak, bir topla rakip savunmayı oyundan düşürecek oyuncuya ihtiyacımız var’ dedi... Demek ki kadro mühendisliği iyi yapılmamış... İş temelden yanlış. Transferleri yapıyorsunuz, lig başlıyor, iki hafta geçiyor, yeni hoca getiriyorsunuz. Madem Pereira‘ya iki maçlık güveniniz, tahammülünüz yoktu, yeni sezona niye başladınız, hazırlık dönemini niye boşa harcadınız... ‘Tazminat vardı’ diyorsanız, o tazminatı fazlasıyla ödeme riskini gene taşıyorsunuz. Kulüp - hoca ihtilaflarında UEFA bugüne kadar hangi Türk kulübünü haklı çıkardı. UEFA‘daki bütün davaları hocalar kazandı ve bizim kulüpler tonla tazminat ödemek zorunda kaldı...”
Genleriyle oynandı
Jeremain Lens geldi, çare olur mu ?
“Çok iyi tanımıyorum. Ama şurasını biliyorum. Fenerbahçe‘ye farkındalık yaratacak oyuncular lazım. Souza‘yı beğenmiyorsun, gidiyorsun, Neustadter‘i alıp geliyorsun. Souza‘dan eksiği var, fazlası yok... Van der Wiel bu kadar rüzgarla geldi, iyi oyuncu da belli ama, yerine oynadığı Şener’den ne kadar fazlası var... O kadar stoper alıyorsun, Kayseri’nin ‘Bücür’ü Welliton duran toptan iki kafa golü atıyor... Kayserisporlu Deniz Türünç bile maç sonu röportajında ‘takımın en kısası Welliton’a o golleri nasıl attırdılar, şaşırdım kaldım’ dedi...”
Fenerbahçe‘de orta saha, forvet sıkıntısı varken, şimdi buna bir de savunma sıkıntısı mı eklendi?
“Elbette... Maç akşamı Maraton programı sırasında Muammer Akçay adında sıkı Fenerbahçeli, yıllardır kombine sahibi bir arkadaşım mesaj gönderdi... ‘Takımın genleriyle bu kadar oynarsan böyle olur’ diye... Teknik adam olmaya, işin uzmanı olmaya gerek yok... Seyirci, taraftar bile herşeyin farkında...”
Hiç mi yorulmadınız
Kabul ediyorum, orta saha sıkıntısı var, golcü sıkıntısı var ama, en büyük sıkıntı seyircinin tribünlerden çekilmesi herhalde...
“Fenerbahçe‘nin kendi sahasındaki ilk lig maçında 11 bin seyirci kabul edilebilir bir rakam değil. Okulların açılması ile bu rakam artar. Ama ben geçmiş yıllarda olduğu gibi 40-45 bin seyirciyi bulan kalabalıkların oluşacağına inanmıyorum...
Hocayı yanlış seçebilirsiniz, transferleri kötü yapabilirsiniz, hepsinin telafisi olabilir... Ama kaçan seyircinin telafisi olmaz... Fenerbahçe yönetimi seyirci ile çekişmekten, dayatma yapmaktan artık vazgeçmeli... Seyircinin kendi arasında da ciddi bölünmüşlük var. Yönetim yeni girişimlerle barışın yollarını aramalı. Bir başka arkadaşım ‘heyecanımızı elimizden aldılar’ diyor.
Yönetim bu heyecanı takıma ve tribünlere yeniden getirmeli. Ne yaparsan yap ama unutma; seyirci yoksa herşey eksik... Ayrıca ülkenin bu kadar bunaldığı bir ortamda seyirci artık kavga istemiyor. Herkesle kavga, herkese suçlama... Yeter be kardeşim. Kavga etmekten hiç mi yorulmazsınız...”
Başkan, Sneijder ile her hafta yemek yesin
Galatasaray’ı bir hafta önce gördük, kötü oyununa inanamadık. Bir hafta sonra gördük, bu kadar iyi oynamasına inanamadık. Bir haftada ne değişti Allah aşkına?
“Şuna inandım; Sneijder oynarsa Galatasaray oynuyor... Geçen sezonun sonundan bu yana belki de aylardır Sneijder yoktu ve Galatasaray oynamıyordu... Sneijder son dönemlerin en iyi, en hareketli, en etkili maçını oynadı, Galatasaray da oynadı. Yani Sneijder iyi oynadı mı, Galatasaray da kendisine ayak uyduruyor. Düşünün Hollandalı tek başına 10 şut attı. Belli ki hafta içinde Başkan Dursun Özbek ile yediği yemek işe yaramış. Bu yemeğin Başkan‘a çıkan faturasını bilemem ama, Dursun Özbek’in yerinde olsam, Sneijder ile her hafta bir yemek yerim...”
Eren Derdiyok ‘tam isabet’ derken, şimdi de İzlandalı Sigthorsson geliyor...
“Türk futbolseverler Sigthorsson‘u yakından tanırlar. Milli maçlarda bize az çektirmedi. Kuzey ülkelerinin klasik özelliği çok diri, çok mücadeleci, çok hareketli, yüksek toplarda çok etkili. Hele Eren ile birlikte çift santrfor oynayabilirlerse, Galatasaray için müthiş katkı sağlarlar. Yazıyı yazarken, daha imza atmamıştı. Büyük kazanç olur. Galatasaray’ın bu sezon çok yararlı transferler yaptığını söylemeliyim...”
En önemli transfer Muslera heralde...
“Doğrusunu ‘Muslera haksız rekabet yaratıyor’ diyen Akhisar’ın hocası Cihat Arslan söyledi... Muslera kaledeyse, her maça bir puan cepte başlıyorsunuz... Atarsanız da kazanıyorsunuz...”
Trabzon’a bir ‘usta’ gerek!
Trabzonspor mutlu başlamıştı ama ilk deplasman maçında yenilginin soğuk yüzüyle yeniden karşılaştı...
“Trabzonspor aslında Gaziantepspor karşısında yenilgiyi hak etmedi. Pozisyon verdi ama daha fazlasını yakaladı. Şurası kesin; Trabzonspor’a gol vuruşuna çok alışkın, bu konuda usta bir oyuncu gerekli. Ersun Hoca, özellikle yüksek toplarda Suk‘a çok güveniyor. Ama şurası kötü: Gaziantepsporlu Orkan bu haftanın en güzel golünü atarken, önünde altı Trabzonsporlu oyuncu vardı. Orkan ne kadar hünerli işler yaparsa yapsın, savunmanda altı adamla bir oyuncuyu kesemiyorsan, atağı durduramıyorsan sıkıntı var demektir...”
Avcı bu işi iyi biliyor
Lig başladı, Başakşehir klasiği de başladı. İki maç, altı puan, yediği gol sıfır...
“Bilal, Başakşehir’i yenmek istiyorsan, hatta puan almak istiyorsan ilk golü yemeyeceksin. Yediysen geçmiş olsun... Ben Başakşehir karşında 1-0 yenik duruma düşüp, oyunu 2-1‘e çeviren, maçı çevirip galip gelen bir takımı uzun süredir hatırlamıyorum. Ülkenin en disiplinli, en iyi savunma yapan takımı Başakşehirspor. Üstelik son Bursaspor maçında ciddi bir hücum zenginliğine sahipti. Abdullah Avcı bu işi iyi biliyor. Mossoro böyle devam ederse sezonun en iyi orta saha adamlarından biri olabilir...”
Rhodolfo tüm problemi çözer
Geçen yılın şampiyonu Beşiktaş’ın transferde geç kaldığı söyleniyor, katılır mısınız?
"Beşiktaş Başkanı ve yönetimi geç kaldıysa da keyfinden kalmadı... Türkiye‘ye iyi futbolcu getirmenin de çok kolay olmadığını söyleyelim... Ülkenin içinde bulunduğu terör ortamı, kulüplerin istediği tercihi yapmasını zora sokuyor... Bir yandan yüksek maliyetler, bir yandan ülke şartları... O kadar kolay değil bu işler...”
Ne diyorsunuz transferlere?
“Beşiktaş yüksek kaliteli golcülere alıştı. Önce Demba Ba, ardından Gomez. Şimdi Aboubakar’dan da aynı beklenti var. Çıta yüksekte. Aboubakar 20 golü mutlaka aşmalı... Hatta fazlasına gitmeli. Zaten performansı ile ilgili gelen haberler iyi... Önemli bir takıma geldi ve pas konusunda ‘beslenme’ problemi olmayacak. Gerisi kendisine kalmış...”
Ya stoper... Beşiktaş stoper konusunda çok çekiyor...
“Sevgili Bilal, her şeyden önce şunu söyleyeyim. Rhodolfo‘nun bu kadar sakatlıktan sonra oynadığı ilk maçta, o kadar hızlı gelerek, o kadar mucize yetişerek kaleye girmekte olan topu çizgiden çıkartması, belki de Beşiktaş için en büyük stoper transferi olacak. Rhodolfo sakatlığın etkisinden kurtulduysa, zaten stoper probleminin büyük bölümü çözülür. Ama ben şu satırları yazarken, belki de Beşiktaş yeni bir stoper almış olacak...”
Sosa‘nın yeri nasıl dolacak? Oğuzhan da sakat...
“Oğuzhan’ın milli aradan da yararlarak hemen dönebileceğini düşünüyorum... Talisca’yı henüz görmedik ama raporlar çok iyi. Sosa, sonuçlara ‘damardan’ etki eden bir oyuncuydu. Yeni bir Sosa bulmak çok kolay değil. Şenol Güneş takımlarının da böyle bir sıkıntısı var... Trabzon’da, Bursa’da, Beşiktaş’ta. Oyuncuları parlatıyor, sonra kulüpler o oyuncuları ellerinde tutmakta zorlanıyor...”