Şansal Büyüka

Şansal Büyüka

sansal.buyuka@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Galatasaray’ın karşısına çıkacak takımın hocası olsanız, elinize rakibin kadrosu geldiğinde çekinir, hatta ürkersiniz. Kabul edelim ki Falcao gelse de, gelmese de Süper Lig’in en güçlü kadrosu Galatasaray’da... Ama bu kadro adının, gücünün, yeteneğinin hakkını veriyor mu derseniz, hayır vermiyor. En azından şimdilik vermiyor. Zaten verse, lige iki maçta bir puanla başlar mı?

-Kendinizi Konyaspor’un sol beki Ferhat’ın yerine koyun. Karşısında ele-avuca sığmayan Emre Mor var. Emre tehlikesini savuşturuyor, bu defa Feghouli’yi karşısında buluyor. Feghouli gidiyor, gerilerden Mariano kopup geliyor. İnsanın başı döner, sarhoş olur, dağılır. İşte Galatasaray’da rakibi, rakip oyuncuyu darmadağın edecek bir kadro var ama henüz “icraat” yok.
- Nzonzi gelince, Seri biraz daha öne çıktı, biraz daha göründü. Ama “Barcelona, bonservisi için 50 milyon euro verdi” denilen adam mı derseniz, asla değil... Bu konuda birileri bizimle dalga geçmiş olmalı... İkinci yarıda Jevtoviç’e basışı da VAR’a gitmeden kırmızı olmalıydı.
- Nzonzi’den ne haber diye soranlara; Sevilla’da, Roma’da ortaya koyduğu görüntünün gerisindeydi. Ama bunu ilk maça verelim Nzonzi iyi oyuncu... Ancak son 15 dakika gösterdi ki, Galatasaray’ın savunma yumuşaklığına henüz çare olamadı.
-Konyaspor ilk beş dakikada ciddi anlamda etkili oldu. Sonrasında, yenik duruma düşene kadar sadece Galatasaray’ı durdurmaya ve kovalamaya çalıştı. Allah’ı var, savunmanın göbeğinde Ali Turan ve Anicic kendilerini parçaladı. Orta alanda, sonradan boyama değil, doğuştan “civciv” kafa olan Jonsson muhteşem bir direniş gösterdi. Son saniyede attığı beraberlik golü hiç kuşkusuz bu muhteşem direnişin ödülü oldu.
- Galatasaray ilk beş dakikanın dışında maçı adeta rakip ceza alanının çevresinde oynamasına rağmen, özellikle ilk yarıda akılda kalan , “Bu da nasıl kaçtı” denilecek tek pozisyon bile yaratamadı. Bu yarıda Luyindama, Nzonzi, Diagne, Donk gibi “kulelerin” tek hava topuyla bile buluşamayışına şaşırdığımı söylemeliyim.
- İkinci yarıda Feghouli gerçek yerine, sağ kenara geçince müthiş bir rüzgâr yarattı. Öyle ki, bu rüzgârla Konyaspor savunması “kuru yaprak” gibi sağa-sola savrulmaya başladı. Feghouli vurdu, Serkan karşıladı, Adem vurdu, Serkan çıkardı, Babel vurdu, kılpayı dışarı gitti. Galatasaraylılara bu saç-baş yolduran pozisyonlar için aslan payını kaleci Serkan’a verebilirsiniz, “futbolun mucizesi” diyebilirsiniz, vuruş becerisindeki eksikliğe bağlayabilirsiniz. Ama ne olursa olsun ilk 60 dakikanın golsüz geçilmesi inanılacak gibi değildi.
- Konyaspor golü yiyince “Korkunun ölüme faydası olmadığını” anladı. Ligin hücum gücü en zayıf takımlarından biri olmasına rağmen Galatasaray yarı alanına yerleşti. Tam o sırada bir de Seri atılmaz mı? Ne olursa olsun, Galatasaray takımının kendi sahasında, kendi seyircisi önünde bu kadar geri çekilmesi, zamana oynamayı beceremeyişi şampiyon kadroya asla yakışmadı. Bir panik, bir dağınıklık, maçı izleyenler gözlerine inanamadı. Son saniyede gelen beraberlik golünde Konyalı oyuncular birbirine girdi, top sahipsiz kaldı, o kadar zaman geçti, buna rağmen Galatasaraylı tek oyuncu bile o topa müdahele edip uzaklaştıramadı.
- 5-0 bitse “Normal” diyeceğimiz maç 1-1 bitti. Galatasaray maç boyu ezici baskısına rağmen kaçırdığı gollerin, son 15 dakikada bir eksik kalışın ve son derece “berbat” savunma anlayışının faturasını çok ağır ödedi. Konyaspor 15 dakika geldi, golünü attı, puanını aldı ve gitti. Futbolun şakası da yok, acıması da... Bunu bir kez daha anladık. Umarım Galatasaraylı oyuncular da anlamıştır.