Beşiktaş’ın da, Bursaspor’un da geçmiş haftalarından eser yoktu... Rize’deki yılgın yorgun Beşiktaş’ın yerini, iştahlı, isteyen, ısırmaya çalışan bir Beşiktaş almıştı. Bursaspor ise iki hafta önce Galatasaray maçındaki futbolu ile hayallerimizi süsleyen, aklımıza yerleşen Bursaspor değildi. Sanki roller değişmişti. Beşiktaş kötüden iyiye, Bursaspor iyiden kötüye vites değiştirmişti.
Beşiktaş’ın baskılı olduğu başlangıç dakikalarında gelen Bursaspor golü bile yeşil-beyazlı ekibin bu maçı alıp götüreceği inancını yaratmamıştı. Bursaspor belki de liderinin, kaptanının kıvrak, çabuk, yaratıcı futbolunu arıyordu. Volkan olmayınca, Bursaspor alışılmış hücum patlamalarını yapmakta zorlandı.
Beşiktaş’ta Demba Ba elbette oyuna, hücuma ve skora zenginlik katıyor. Buna rağmen Beşiktaş’ta her başarının, iyi olan her işin priminin Demba Ba’ya yazılmasını, en azından takımın diğer oyuncularına yapılmış haksızlık olarak görüyorum.
Örneğin Demba Ba’nın beraberlik golünde pozisyonu nakış gibi ören iki oyuncu vardı. Önce Sosa, ters bir vücut çalımı ile üç Bursasporlu oyuncuyu birden pozisyondan düşürüp topu Gökhan’a attı. O Gökhan, savunmanın arasından, iğne deliğinden geçirir gibi golü atsın diye topu Demba Ba’nın koşu alanına bıraktı. Sonuçta Sosa ile Gökhan nakışı ördü, son düğümü Demba Ba attı...
Bana bu golde aslan payını sırala derseniz Sosa diye başlar, Gökhan’la devam eder, Demba Ba ile bitiririm. Unutulmasın, Demba Ba golleri belki de Beşiktaş’ı şampiyonluğa taşıyacak ama o goller için de takım Demba Ba’ya müthiş toplar taşıyor.
Beşiktaş’ta şaşırdığım, takımın en dinamik alanı olan orta sahanın, Bursasporlu oyuncuların hücuma bu kadar rahat çıkışlarına izin verişi oldu. Veli, Atiba, Olcay bu yarıda rakibe basıp ısıramadılar. Öyle ki, özellikle ilk yarıda Olcay da pek geriye gelmeyince, Motta’nın koridoru, Bursaspor için iyi bir şans oldu. Ama Bursa’nın şanssızlığı bu alanın adamı Volkan’ın takımda olmayışıydı. Bursaspor’da da sahada olup oyunda olmayanlar vardı... Belluschi, Josue, isimlerinin ve kalitelerinin gerisinde kaldılar. Beşiktaş’ta Atınç’ın bir-iki önemli hatasını da, iyi niyet gösterip zemine ve sert rüzgâra bağlayalım. İkinci yarı için söylenecek çok şey var ama, en önemlisi; Fernandao’nun, Franco’nun göğsüne tekme ile yaptığı by-pass ameliyatına nasıl kırmızı kart çıkmadı, inanamadım...
Maçın son beş dakikası, futbol adına olağanüstü, hakem adına hayal kırıklığıydı. Bursaspor’un ikinci golü ofsayttı. Beşiktaş’ın son dakika golünde penaltı var mı, yok mu, Şener’e kırmızı kart çıkar mı çıkmaz mı, çok ciddi tartışılır. Fernandao’nun o tekmeden sonra oyunda kalması skandal...
Şampiyon olan takımların öykülerine bakın, son dakika gollerinin önemini ve değerini göreceksiniz. Geçen yılı şampiyon bitiren Fenerbahçe’nin son dakika gollerini hatırlayın...
Bu sezon Beşiktaş böyle bir öykü mü yazıyor, acaba kader ağlarını mı örüyor?