Galatasaray’ın beraberlik golü geldikten sonra Erzurumspor orta sahası depreme yakalanmış gibi sallanmaya başladı. Mehmet Özdilek iş işten geçmeden farkına vardı. Sağ kenarda dinlenmeye çekilen Emrah Başsan’ı çıkarıp, orta alanda İbrahim’in partneri olan Taylan’ı sahaya sürdü. Bu değişiklikle orta sahaya denge geldi.
Ardından Galatasaray’da Fatih Hoca, çift santrfora dönmek için gerçekten iyi oynayan Selçuk’un yerine Diagne’yi alınca oyunun kontrolü ve hücumun zenginliği Erzurumspor’a geçti. Bakmayın uzatma dakikalarındaki Galatasaray baskısına... Son çeyrekte daha fazla deneyen, daha fazla gelen Erzurum’du. Bu dakikalarda Muslera takımı ayakta tutarken, Allah’ı var Erzurum kalecisi Sehiç de bir-iki önemli hamle ile Galatasaray golüne izin vermedi.
Galatasaraylı oyuncuların bir bölümü kısa kollu forma ile oynadığına göre, futbollarını “donduracak” bir soğuk yoktu. Zemin deseniz, öyle Palandöken’in kayak pistleri gibi değildi. Hatta bu mevsim için iyi sayılabilecek bir zemin vardı.
Kime maşallah dersek, 40 gün yaşamıyor. “Marcao, Marcao” dedik, öyle bir zamanlama hatası yaptı ki, Erzurum golünü adeta yoktan var etti.
Şu var: Fernando ile Ndiaye ikiz kardeş gibi... Biri yoksa diğerini arama. Fernando yoktu, Ndiaye kayboldu. Emre Taşdemir solda iyi bir alternatif... Hücuma çıkmakta hevesli... Ancak orta yaparken ayağının ayarını bulmalı... İkinci yarıda Linnes sağ kenarda göreve başlayınca, Galatasaray yeterli olmasa bile en azından ilk yarıya oranla daha fazla hücum geliştirdi. Ama hiçbir atak Mitroglou’nu topla buluşturamadı. Buluşsa ne olurdu, o da tartışılır tabii...
Egemen’in hakkını teslim etmeden geçersek ayıp ederiz. Adam 35 yaşında... Yani yolun yarısı... Ama futbolcunun babası... Her topa müdahale etti. İnsanüstü mücadele etti. İlk yarıda Ndiaye’nin üstünden bir topa yükseldi. Rakibe basmadan yükseldi ama bıçak sırtı bir yükselişti. Hakem verse ne yapardı.
Başakşehir’in sıkıntılı bir deplasmandan kazanıp döndüğü günde, kaybedilen iki puan elbette Galatasaray’ın moraline ve umuduna darbe vuracaktır. Buna rağmen ben Galatasaray’ın iddiasını koruduğu konusunda ısrarcıyım.
Erzurumspor’un beraberliğe razı olmayıp, hatta son dakikalarda savunmasında riskler alarak galibiyet golü aramasını çok takdir ettim. Zaten birer puan iki takıma da yarasa, bitiş düdüğü ile birlikte sahada böyle çökmezlerdi.
“Dadaş’ın yüreği mert, yumruğu serttir. Çileden çıkarsa başına derttir” derler. Öyle oldu, Erzurumspor bu bir puanla kendini kurtaramadı ama Galatasaray’ın başına dert oldu.