Aslında yeni teknik direktör Advocaat’a “hoş geldin“ dememiz lazım ama, Hollandalı hocadan önce “hoş geldin“i Stoch hak ediyor... Futbolda kadere de inanmak lazım... Fenerbahçe’de hoca değişikliği olmasa, Hollanda’dan Twente yıllarından tanıdığı bir hoca gelmemiş olsa, Stoch büyük bir olasılıkla son iki yılda olduğu gibi yine gurbete çıkacaktı...
Ama Stoch’un imdadına Advocaat yetişti... Stoch da Fenerbahçe’nin... Dün akşam sonradan oyuna girip attığı iki süper golle önce turu sağlama aldı, sonra da kendini... Böyle devam ederse, bu şansı kullanabilirse, Fenerbahçe’nin hesapta olmayan en büyük transferi haline gelir...
Fenerbahçe maçın başlangıcında, rakip kaleye “karabulut“ gibi çöken, ancak gol olup yağamayan bir görüntüdeydi... Hücuma çıkarken son derece fantastik ve başarılı paslar yapabilen Fenerbahçe, bu pasların sonucu yakaladığı pozisyonlarda final vuruşunu yapabilse, 3-0 doksanıncı dakikada değil, daha ilk yarıda gelirdi...
Giden Salih Uçan ile gelen Salih Uçan arasında olumlu anlamda dağlar kadar fark var... Üstelik Salih‘in defansif anlamdaki gelişimi çok açık belli oldu... Topal‘ı da Fenerbahçe formasıyla ilk kez hücum alanlarında bu kadar çok gördük... Son vuruşlarda başarılı olamasa da önemli işler yaptığının altını çizmeliyiz...
Devam edelim, Fernandao için Emenike kenara alınmaz... Merkezde hızıyla, hırsıyla ve yıpratıcı driplingleri ile mutlaka Emenike olmalı... Solda Stoch‘u gördükten sonra, gol atmasına rağmen bu çizgisiyle Aatıf‘ın işinin zor olduğunu söylemeliyiz...
Bir Hollandalı hocanın gelişi, vatandaşı Van Persie‘yi kendine getirir mi?.. Sanki maçta küçük kırpıntılar halinde de olsa bunun işaretleri var gibiydi... Ancak şunu çok net söylemeliyiz... Fenerbahçe’nin karşısında o kadar zayıf, o kadar aciz bir takım vardı ki, bu maç kendini gerçek anlamda test edeceği bir maç olmadı...
Ancak şurası kesin... Advocaat ile sanırım her şey daha iyi olacak... Hollandalı hoca, emekliliğe “merhaba“ demeye hazırlanmasına, kariyer merdivenlerinden inmeye başlamasına rağmen arkasında ulaşılmaz bir tecrübe ve olgunluk taşıyor...
En önemlisi: Pereira‘nın bildiği kadar, Advocaat‘ın unutmuşluğu var...