Kara bulutlar üstümüze öyle çöktü ki, sırtımızı “okşar” gibi yavaş yavaş ısıtan sonbahar güneşini bile hissedemiyoruz… Salgın çemberini daraltıyor… İzmir’de çürük betonlar insanların üstüne, acısı milletin yüreğine düştü… Galatasaray, Avrupa Şampiyonu olduğu gün tribünlerde maçı birlikte yan yana, omuz omuza izlediğimiz sıkı Galatasaraylı eski Başbakan Mesut Yılmaz öldü… FBTV’nin dünya güzeli spikeri ömrünün baharında ölümle tanıştı…
Nereye baksan hüzün, nereye baksan acı ve gözyaşı… Darbe yiyen hayaller, ertelenmiş umutlar ve yaşamlar… Bir tesellli arıyorsun, dönüyorsun maça, “belki oyalanırım” diye... Bomboş, terk edilmiş bir şehri andıran soğuk beton yığınları… Ruhu giden maçlar, hasret kaldığımız o güzelim tribün şarkıları, hop oturup hop kalkan tribünler… Her şey eksik, her şey yarım… Umut deseniz ne yarın, ne de yarından da yakın…
Böyle bir ortamda ne kadar oynanırsa, o kadar oynadı Galatasaray… Futbol adına her şey eksik, her şey yarım… Hatta ilk yarıyı izlemek adeta “ızdırap“ gibi… Ankaragücüne bir şey diyemem… Zaten, pandemi sarmış sarmalamış, yakasını paçasını kurtaramıyor… Borç gırtlağa kadar… Kimi bulduysa oynatan bir Ankaragücü…
Buna rağmen özellikle ilk yarıda daha iyi oynayan bir Ankaragücü… Sadece hücumu düşünen, savunmada geniş alanlar bırakan Saracchi’nin koridorundan, atak üstüne atak geliştiren, ortalar yapan Lobjanidze… Ama her gelen topu inadına son derece kötü kullanan, hatta hiç kullanamayan Bolingi…
Neyse, aklını hücuma takan Saracchi’nin ilk yarının son dakikasındaki müthiş asisti ve şaşıracaksınız ama, belki de Galatasaray’ın ilk ve tek ciddi atağında Babel’le gelen gol… Koca Galatasaray, bir devrede sadece bir atak, bir gol… Her şey eksik, her şey yarım…
İkinci yarıda Galatasaray kalecisi Okan’ın, Ankaragücülü Bolingi’ye “atamıyorsun, al bari bunu at” diye müthiş bir ikramı var… O kadar uygun bir pozisyon… Ama Bolingi gole tövbeli…
Falcao yok, Diagne’ye büyük bir fırsat… Kullanamadı, hiç yok… Orta alanda Taylan her maç biraz daha “rutin”e bağlıyor gibi… Eski maçları yok… Emre Kılınç öyle, Etebo öyle… Hepsi eksik, hepsi yarım…
Ankaragücü stoperi Erdi’yi ilk kez izledim, bir pas hatası hariç kusursuz… Hele orta alanda Atakan… Adam sahada “9 canlı canavar” gibi… İlk defa izlememe rağmen iddialıyım; bu Atakan’a dikkat…
Feghouli’ye kızmanız gerçeği değiştirmez… Oynamazsa Galatasaray’ın hücum gücü fren yapıyor… Girdi, son 15 dakika hücum gücüne hareket geldi… Ama bitime dört dakika var, dört adamla rakip ceza alanı içindesin… Rakip sadece tek adam ve bu pozisyonu gol yapamıyorsun… Kötüsün, eksiksin, yarımsın da, bu kadarı fazla...
Galatasaray tam da bu ortamda “sipariş verse“ isteyeceği takımla oynadı ve kazandı… Ama Galatasaray’da bu galibiyete rağmen her şey eksik, her şey yarım...