Şansal Büyüka

Şansal Büyüka

sansal.buyuka@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İlk yarım saati uyutan, son yarım saati coşturan, bazen saç-baş yolduran 7 gollü bir maç izledik. Coşturan taraf Konyaspor’du, saç-baş yolduran Galatasaray...
Birinci sınıf bir santrforu bile olmayan Konya, bileğinin gücüyle, anasının ak sütü gibi 4 golle maçı kazanırken, en az 4 çok açık gol pozisyonunu da kullanamadı.
Galatasaray perişan bir savunma anlayışıyla başladı, özellikle son yarım saatte sahadan tamamen yok olan bir savunma anlayışı ile maçı bitirdi. Konya’nın sağ kenarında oynayan Skubiç ile Shengelia, Galatasaray sol savunmasını adeta felç ettiler.
Öyle ki, Emre Akbaba, Ömer, Saracchi, sonradan oyuna giren Emre Taşdemir, solda kim oynadıysa Skubiç-Shengelia ikilisinin önünde dikiş tutturamadılar. Her Konya atağında savrulup gittiler.
Marcao’yu bazen eleştiriyorduk, günahını almışız. Ne büyükmüş Marcao, nasıl bir duvarmış Brezilyalı stoper... Bir maç oynamadı, Galatasaray savunma duvarı yerle bir oldu.
Galatasaray için elbette sadece geri dörtlüsü, ya da savunma anlayışı değil, orta sahası da facia... Sanki “yalandan” oynuyorlar. Konu mankeni gibi... Rakip fazla mesai yapıyor, bunlar kaytarıyor.
Orta sahanın patronu yok, gol yükünü taşıyacak, paylaşacak oyuncusu yok. Bu takım, orta saha oynayıp 12’şer gol atan Melo’ları, Selçuk İnan’ları gördü. Şimdi nereden nereye...
Konyaspor çok akıllı oynadı, en önemlisi çok yürekten oynadı. Belki de Galatasaray’da en fazla hissedilen, o yüreği ortaya koyamayışıydı. Konya her hücuma uzun toplarla çıktı ve hepsinde Galatasaray savunmasının arkasına sarkmayı başardı.
Sorarım, bu nasıl büyük takım oyunculuğu? İki hafta önce Karagümrük maçının ikinci yarı başlama vuruşu yapıldı, 15 saniye sonra gol yedin... Konya maçında ikinci yarı başladı, 30 saniye sonra gol yedin... Konya’da penaltıdan beraberliği yakaladın, iki dakika sonra bu kez rakibin penaltısı ile gene yenik duruma düştün. Unutma; bu takım Galatasaray... Alışkanlıklarında, genlerinde böyle gol yemek yok...
Konyaspor savunmasının en iyilerinden biri Galatasaray’dan giden stoper Ahmet Çalık’tı. İki gol atan Daci, Galatasaray’ın başına bela oldu. Konya’nın kötüsü, Galatasaray’ın iyisi yoktu.
Galatasaray’ın kazandığı penaltı konusunda “doğru mu-yanlış mı?” kararsızım. Ama penaltının tekrarı yüzde yüz doğru... Atış sırasında kaleci Sehiç’in çizgi ihlali var.
Galatasaray hızla eriyor. Futbol kalitesi kalmadı, hızı, temposu kalmadı. En önemlisi; sonuca tepkisi, öfkesi kalmadı. Sesi-sedası çıkmayan Levent Hoca’nın bile bir ara saha kenarında, “Oynayın, hareketlenin” diye yırtındığını gördüm ama kimsenin umurunda değildi.
Fatih Hoca’ya bir öneri: Hoca, saha kenarında olmadı mı, futbolcular öğretmen gelmediği için derse girmeyen öğrencilere dönüyorlar, boşveriyorlar, kaytarıyorlar... Fatih Hoca, bu ceza alma alışkanlığından kurtulmak ve önce kendini, sonra futbolcuları disipline etmek zorunda... Bu gidiş, gidiş değil...