Fenerbahçe’nin ilk golünde yardımcı hata yaptı, ofsaytı kaldırmadı... Sivas’ın beraberlik golünde Caner hata yaptı, beraberlik golü geldi. Sivas savunmasının hatalarıyla, goller gelmeye devam etti. Ne demişler, hatasız kul olmaz... Bunca hataya rağmen alışkın olmadığımız bir başlangıç izledik.
Daha ilk çeyrekte üç gol ve bir o kadar da kaçan, kullanılamayan fırsat... Bu dakikalarda Fenerbahçe, bu sezon pek de yapmadığı bir şeyi yapıp, rakibe bastı, Sivas çıkamadı, pas yapamadı ama bol bol ciddi yanlışlara imza attı... Sivas “kötü” desek, “Kötü”ye ayıp olacak. Sivas takımı şu görüntüsüyle “Kötü”ye fark atmış durumda...
Fenerbahçe’de Gökhan özellikle ilk yarıda son dönemlerin en etkili maçını oynadı. Öyle ki, Sivasspor’un sol kanadını Samandıra’nın arka bahçesine çevirdi. Sow gücünü ve golcülüğünü buluyor gibi... Ama Emenike niye bu kadar etkisiz, niye bu kadar dağınık... Hadi bir maç-iki maç formsuz olursun, bir futbolcu 10 haftadır formsuz olur mu? Her şeye rağmen Fenerbahçe bu maçtan sezonun gol rekoru ile çıkmalıydı. O kadar çok kaçırdı ki, ben saymaya çalışırken ipin ucunu kaçırdım.
Fenerbahçe’nin en büyük şanslarından biri, hiç kuşkusuz Emre, Mehmet Topal, Meireles’ten oluşan orta üçlüsü... Kim ne derse desin, işlerini iyi yapıyorlar... Basıyorlar, alıyorlar, en önemlisi maç içinde devamlılığı sağlıyorlar. Gerçekleri görmek lazım, Fenerbahçe futboluyla, oyun anlayışıyla, kısır sonuçları ile eleştirilirken, ister kendi becerisinden olsun, isterse rakibin kötülüğünden, bu farklı galibiyetle ciddi bir özgüven kazandı.
Ayrıca şu unutulmasın; bu kadar olumsuz ortam içinde üç şampiyon adayı ile deplasmanda oynuyor, fikstür avantajını yanına alıyor, her an liderlik hesapları yapıyorsan, o kötü dönemi en az hasarla atlattın demektir. Fenerbahçe için tehlike şu; Başkan ile yöneticiler, bir milyon üye kampanyası ve hedefi için ülkeyi karış karış dolaşırken, tribünlerden kaçan 50 bin seyirciyi geri getirebilmenin çaresini de bulmalı... Bir yandan bir milyon üyenin hesabını yapıyorsun, bir yandan adeta “can damarın” olan 50 bin seyirciden mahrum kalıyorsun. Ne kadar iyi oynarsanız oynayın, hangi farklı sonucu alırsanız alın, o tribünler boşsa, güzelim tablonun bir rengi eksik demektir... O renk de, tabloyu tablo yapan renk...