Şansal Büyüka

Şansal Büyüka

sansal.buyuka@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye’ye gelmiş geçmiş en iyi oyuncuları saydığımızda hemen Galatasaraylı Hagi, Fenerbahçeli Alex diyoruz. Aslında doğru söylüyoruz. Hem Hagi, hem Alex, Türkiye’den derin izler bırakıp gittiler.
Artık bu ikiliye, tepeden tırnağa hak eden Muslera’yı katmak ve ülkemize gelmiş geçmiş en iyi iki yabancısı Hagi ile Alex’in yanına, Muslera adını altın çiviyle çakmak lazım.
Kaleci olacaksın, aynı ülkede 10 yıldır oynayacaksın, 300 maçta forma taşıyacaksın, her kesimde hayranlık uyandıracaksın, kötü tek bir olayla anılmayacaksın... Ben bu Muslera‘yı alnından öperim …
Maç öncesi ile devam edelim. Fatih Hoca bozuk zeminlere çok kötü “bozuk” attı, yerden-göğe haklı... “Yayıncının yerinde olsam, sözleşmeye madde koydurur, kötü zeminlerde maçı yayınlamam” dedi.
Ah hocam ah... Haklısın da, yayıncı, kulüplerin “şamar oğlanı” durumunda... Hem parayı veriyor, hem de her hafta bir kulüpten dayak yiyor. Ağzı-burnu kan içinde... Konuşacak hali mi var?
Maç önünden, maça dönelim. Bu Mustafa Muhammed “Bela adam...” Her şutu S-400 füzesi kıvamında... Yaradana sığınıp vuruyor. Öyle şiddetli vuruyor ki, hem topu, hem kaleciyi, ikisini birden kaleye sokabilir. Muhammed’in mutlaka çok daha fazla topla buluşması, buluşturulması gerekiyor. Transferde 12‘den vurmak buna denir.
Mustafa’nın ikinci golünde Arda “ofsayt” pozisyonundaydı. Topa önce hareketlendi, sonra tecrübesi “Ne yapıyorsun?” demiş olmalı ki, hemen durdu. Hakem Mete Kalkavan bu pozisyonda Arda‘yı “yok” saymış olmalı ki, golü verdi.
Galatasaray‘a hep, hücum gücü çok etkili sağ bekler geldi. Yedlin de onların yenisi... Çok etkili ataklar yaptı. Emre Kılınç, “nakış işliyor” gibi... Sol ayağı o kadar iyi... Ölçüyor, biçiyor, rakibi “en öldürücü” yere topu atıyor.
Luyindama’nın stopere dönmesi, Ömer‘in sol beke geçmesi, Etebo’nun orta sahaya yerleşmesi, Galatasaray‘ın rakibi daha sert karşılamasında önemli bir katkı sağladı. Acaba Gedson Fernandes, şöhretinin, yeteneklerinin henüz gerisinde mi, yoksa bana mı öyle geliyor. Onyekuru iki maçtır durdu mu, ben mi öyle görüyorum? Arda’nın direkten dönen topu için üzüldüm. Bu vuruş ağlarla buluşsa, haftanın en güzel gollerinden biri olacaktı.
Erzurumspor ilk yarım saat şöyle bir direndi, Galatasaray kalesinde yalandan bir-iki göründü, hepsi o kadar... Zaten Mesut Hoca maç öncesi, “Galatasaray bizim rakibimiz değil, puan alırsak ekstra olur” diyerek, umudun “Kaf dağının ardında” olduğunu daha maç öncesi ilan etti. Galatasaray’dan ektra puan almak istiyorsan, ekstra oynayacaksın. Galatasaray’dan bu oyunla puan değil, toz bile alamazsın.
Galatasaray’ın hiç mi eksiği yok? Olmaz mı... Oyunu, coşkusu, hızlı hücum anlayışı Galatatasaray kalitesinin çok altında... Ama Galatasaray bu... “normal”, hatta “normalin az altında” oyunu bile rakibi yenmeye yetiyor. Çünkü Galatasaray’ın kadrosu, Süper Lig kalitesinin çok ama çok üstünde... Buna rağmen şunu vurgulamak gerekiyor: Bu kalite, ikinci yarıda bu futbolu oynamaz. Bu kadar etkisiz kalmaz. Savunmada bu kadar dağılmaz.
En fazla şaşırdığım, Galatasaray‘ın ikinci yarıda sadece üç dakika içinde Erzurumspor’a üç net gol pozisyonu vermesi oldu. Kaçırılması, atılmasından çok daha zor üç pozisyon... Hatta sonraki dakikalarda çok net iki pozisyon daha... Bunları kaçıran Erzurumspor, Süper Lig’deki “kısıtlı kalitenin” çok çarpıcı bir örneği oldu.
Böyle bir ligde Galatasaray‘ın şampiyonluk şansını konuşuyorsak çok açık avantajları var: Bir-iki ekip dışında çok ye tersiz takımlardan oluşan bir ligde; kaliteli ve sağlam bir kadro... Süper hoca... Mevsimlerden Galatasaray... Daha ne olsun?