Fenerbahçe’nin ilk maçtaki farklı galibiyetinden sonra, ikinci maç “formalite” maçı olmaktan öteye gitmeyecekti... Nitekim gördük ki, Grasshoppers, Fenerbahçe’ye rakip olmak bir yana, oyunda figüranlıktan öteye gidemedi... Umarız Fenerbahçe grup maçlarında, muhtemelen de daha güçlü rakipleri önünde, daha etkili futbolla yoluna devam eder...
Ancak kabul etmeliyiz ki, teknik direktör Advocaat’ın bu farklı galibiyete, gol yemeden farklı kazanılmış iki maçla gelen tura rağmen işi çok zor... Zaten her açıklamasında kendisi de bunu söylüyor...
Advocaat da görmüş olmalı ki, Fenerbahçe ikinci yarıda olduğu gibi hızlı düşünür, hızlı oynar, hızlı hücuma çıkarsa, oyun kalitesi anlamında birçok sorunu geride bırakıyor... İlk yarıda olduğu gibi yürüyerek oynarsa, sıkıntı veriyor, sıkıntı çekiyor, pozisyon bulamıyor ve asla iyi bir takım görüntüsü veremiyor...
Advocaat’ın bu saatten sonra takımda fark yaratacak “kaliteli” oyuncu transfer etmesi çok zor... Hem ortalıkta “kaliteli” oyuncu kalmadı, hem de UEFA kriterlerinden harcayacak para yok...
O zaman ne yapmalı;
Hoca’nın benimsediği 4-3-3’e saygılar da, iki kanat oyuncusuna rağmen 67 dakika oyunda kalan Van Persie’ye 37. dakikada sadece bir Hasan Ali Kaldırım ortası geliyorsa, bu bir pozisyon dışında havadan- karadan tek pas, tek top alamıyorsa, Van Persie fizik gücünü yükseltse de, ağzıyla kuş tutsa da nafile... Bundan daha ileri gidemez...
Advocaat, takımın hızını ve mücadele gücünü yükseltip daha sonra hızlı, tempolu oyunu ve hızlı hücumu Fenerbahçe takımının oyuncularına mutlaka kabul ettirmeli...
Fenerbahçe’deki Ozan Tufan’ı, milli takımın en formda Ozan Tufan’ı haline getirmeli... Ozan Tufan milli takımda hatasız oynayıp, Fatih Terim’in kadroya yazdığı ilk isim oluyorsa, Fenerbahçe’de niye olamıyor... Advocaat bu konuda gerekirse Fatih Terim’in kapısını bile çalmalı...
Alper, Fenerbahçe’nin yan pas yerine dikine oynayan, belki de en rahat rakip eksilten oyuncusu... Ancak Alper’in “devamlılık” sorunu var... Bir maç oynayıp iki maç yatmak yerine, her maç oynamalı... Yeri gelmişken, Alper’in ağlara gitmek üzere olan topunu, keşke Fernandao tamamlamasa, gol bu pozisyonda daha fazla emeği geçen Alper’e yazılabilseydi...
Advocaat, takım içinden de alternatif yaratmalı... Bugün milli takımın sağbeki Şener, solbeki İsmail, Fenerbahçe’nin kulübesinde oturuyorlar... Şener geri dörtlünün sağında, Van der Wiel orta kenarda Şener’in önünde oynayamaz mı? Bu seçenek Fenerbahçe’ye daha atak, daha hızlı bir hücum anlayışı getirmez mi? Benzer bir model zaman zaman Hasan Ali-İsmail Köybaşı için düşünülemez mi?
Grasshoppers maçında iki maçta üç gol atan, bugüne kadar sol kanatta görev alan oyuncular içinde en iyisi olarak görünen Stoch’un da artık “gitti gidiyor” kuşkusundan kurtarılması ve rahat olması gerekir...
Ben halen hızlı düşünce, hızlı ve tempolu oyunla, hızlı hücumun Fenerbahçe’nin mevcut kadrosunu oyun ve sonuç olarak çok daha ilerilere taşıyacağına inanıyorum... Günümüzün futbolunda “yürüyerek” kazanılmış bir zafere rastlayamazsınız... Her zaferin ardında mutlaka koşan, boğuşan, duygusunu ortaya koyan bir takım bulursunuz...
Fenerbahçe bunu yapsın yeter... Zaten futbolun doğasında da bu var...