Falcao eli belinde rakip ceza alanı içinde bekleyen “beleşçi” golcülerden değil... Geziyor, ekiyor, biçiyor... Rakip ceza alanına da giriyor, savunmasına yardım etmek için kendi ceza alanına da... Rakip yarı alanda sağa, sola, ortaya, her yeri dolaşıyor.
Bencil değil, takım oyununa saygılı... Bu kadar hareketli santrfor olunca, elbette rakip savunmanın “yerleşik düzeni” de bozuluyor. Üstelik Monaco da tiyatro kıvamında maç izleyen 3 bin seyirci önünde oynarken, Aslantepe’de 50 bin duygulu, tutkulu taraftar önünde oynayacak. Galatasaray’ın uğraştığına değdi, çok iş yapar.
Lemina’yı tanımlarken “Ya ölür, ya öldürür”, diye rakibi önünde mücadeleden asla yılmayacağı çok vurgulandı. Gördük ki, Lemina sakatlanıp çıktığı kısa süre içinde sadece oyunu ve rakibi bozan değil, oyunu kuran ve oynayan bir oyuncu özelliği olduğunu da gösterdi. Hem savunma, hem hücum... Sanki iki yönlü... Yerine giren Ömer Bayram... Eğer Galatasaray on birinde “İsimler değil, cisimler” oynayacaksa, bu Ömer Bayram’ın ilk on bir için her zaman şansı var.
Galatasaray’da Türkiye’nin en iyi hocası ve bizim Süper Lig ortalamasının çok üstünde bir takım var. Bunu hakkıyla sahaya yansıtıyor mu derseniz, en azından şimdilik hayır...
Buna rağmen her rakip için zor takım Galatasaray... Falcao’yu tutsanız, solda bir başka bela Babel var. Takımın en iyisi, en etkilisi... Babel’i kestiniz, sağda Feghouli... Arkasında hemen Mariano... Eskiler gölgede kalmasın, Belhanda’nın hakkını da teslim etmek gerekiyor.
Galatasaray rakip alanda ve hücuma çıkarken bu kadar etkiliyken, orta sahası ve savunmasında halen rakibin kalesine çok kolay gelmesine izin veriyor. Özellikle Luyindama’nın maç içinde çok değişken görüntüsü var. Çok kötü işler de yapıyor, çok iyi işleri de...
Kasımpaşa, çok ciddi bir fırsat yakalamasa bile diğer takımlar gibi Galatasaray kalesine kolay gitti, rakip yarı alanda rahat pas yaptı, oyunu kurdu ve topu taşıdı. Özellikle ikinci yarıda... Galatasaray kendi yarı alanında rakibi bu kadar rahat nasıl oynatır?
Kasımpaşa’da Quaresma bazen etkiliydi. İlhan çalıştı, Ben Youssef ile Veysel savunmada iyi boğuştu. Ama Süper Lig seviyesinin üstündeki bir kadroya karşı, yani Galatasaray’a karşı oynuyorsanız bunlar yetmez, daha fazlasına, hatta çok daha fazlasına ihtiyaç var.
Galatasaray sahada hocasız oynamaya alıştı ama bu kadarı biraz fazla kaçtı. Fatih Hoca’nın cezasının 19.05’te açıklanması, sistemli, planlı, programlı hatta maksatlı uygulamalar olsa bile, kulübenin 10 ayda toplam 31 maç ceza alması olağandışı bir durum... Hadi diyelim maksat var, % 50 indirime gidelim, nereden baksanız gene 15-16 maç ceza yapar. Galatasaray kulübesi bu öfke ve gerilimi, toplumun çoğu kesiminin iddia ettiği gibi gerçekten “takımın motivasyonu” için mi yapıyor, bilemem... Ama her şartta Galatasaray kulübesinin bu öfke ve gerilim konusunda çok ciddi, çok gerçekçi bir özeleştiriye ihtiyacı var. “Azı karar, çoğu zarar” diye boşuna söylememişler.