Şansal Büyüka

Şansal Büyüka

sansal.buyuka@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Beşiktaş çok uzun süre devam ettirdiği yüksek performansın ardından, son bir-iki maçta sonuç iyi olsa bile oyun olarak bir “duraklama” dönemine girmişti. Kasımpaşa maçında sanki “gerileme” devrini yaşadı. En fazla pas hatasını bu maçta yaptı. En az şutu bu maçta attı. En az ikili mücadeleyi bu maçta kazandı

Milli maç arası oldu da lige şöyle bir es verdik. Ama görünen o ki; bu ligin heyecanını, sürprizlerini özlemişiz. Üç büyüklerden Galatasaray teslim oldu, Fenerbahçe, Osmanlı’yı yıkamadı, Kasımpaşalılara da liderlik sökmedi. Öyle bir haftaydı ki...
Beşiktaş’ın böyle bir fırsatı kaçırmasına etki eden faktörler ne oldu?
Sevgili Bilal, Beşiktaş çok uzun süre devam ettirdiği yüksek performansın ardından, son bir-iki maçta sonuç iyi olsa bile oyun olarak bir “duraklama” dönemine girmişti. Kasımpaşa maçında sanki “gerileme” devrini yaşadı. En fazla pas hatasını bu maçta yaptı. En az şutu bu maçta attı. En az ikili mücadeleyi bu maçta kazandı. Beşiktaş ligin başından bu yana hiçbir rakibine bu kadar gol pozisyonu vermedi. Beşiktaş 2-3 gol pozisyonuna girdiyse, Kasımpaşa sadece son 15 dakikada abartısız 5-6 gol pozisyonuna girdi.
Atiba’nın “serum” dan kalkıp sahaya çıkması, sanki sadece kendisini değil, Beşiktaş orta alanının dinamizmini de olumsuz anlamda çok etkiledi. İki bek çok kötü oynadı. Stoperler geniş alan bıraktı. Üstelik bir de rakibe saygı var; Kasımpaşa da iyi oynayınca, iyi mücadele edince Beşiktaş için yenilgi kaçınılmaz oldu.
“Beşiktaş sezon sonu gerilimi yaşar mı?” diyorlar. Bu kadar tecrübeden, bu kadar kaliteden sonra yaşamaması gerekiyor. Ben açıkçası Beşiktaş’ın ligin kalan maçlarında puan kaybedebileceğini, ancak maç kaybedeceğini düşünmüyordum. Ancak Beşiktaş’ın futbolunda çok açık gözle görülür bir gerileme var. Beşiktaş, Q7 ile Gökhan Töre de olmayınca iki kanadı kırılıp sağa-sola yalpa yapmaya başlayan uçağa döndü.
Tolga’nın yokluğunda Boyko’yu nasıl buldunuz?
Boyko kalede az bir süre almasına rağmen hem kupada, hem ligde Beşiktaş’a ciddi acılar ve kayıplar yaşattı. Tolga’nın değerini anlamak için keşke acı bir Boyko tecrübesi yaşanmasaydı. Ama bizim futbol dünyamız böyle... Kendi evlatlarını yemeye, yabancıları baştacı etmeye bayılıyor. Tamam edelim de, kendi evlatlarımıza da bu kadar acımasız davranmayalım.

Haberin Devamı

GERİLEME DEVRİ

Haberin Devamı

Şu Vodafone Arena... Takımın motivasyonunu bozdu sanki...
Ben de bu işi anlamadım. Vodafone Arena takımın motivasyonunu niye bozsun? Takım bütün gün Ümraniye’de kampta kalacağına, futbolcuları getirmişler, Arena’yı gezdirmişler. Altı üstü bir-iki saatlik bir olay... Bütün günü kampta geçirmek takımı çok mu motive ediyor?

Rıza Çalımbay’ı hepimiz çok iyi tanıyoruz. Ne kadar Beşiktaşlı olduğunu da hepimiz biliyoruz. Kaderin cilvesi Beşiktaş’ın yenilgisi onun takımıyla oldu.
Bu işin konuşulmasını bile garip buluyorum ve şaşkınlıkla izliyorum. Piyasada bu kadar antrenör var. Yıllarca Beşiktaş forması giyen... Rıza Hoca, Mehmet Özdilek, Samet Aybaba, Mutlu Topçu, Ertuğrul Sağlam... Ne yapacak bu hocalar? Beşiktaş ile oynarken , futbolcularına “benim eski takımım, sakın ha oynamayın” mı diyecek... Şenol Güneş, Trabzonspor’la oynarken Beşiktaşlı oyunculara “sakın ha, kazanmayın” mı diyecek, Aykut Kocaman bu haftaki Fenerbahçe maçı öncesi Konyalı oyunculara “kötü oynayın” diye telkinde mi bulunacak... Hep söylüyorum, ülkede futbol ailesinde toplumsal bir cinnet var, bir akıl tutulması var ve her geçen gün daha da derinleşiyor. İnsan onuru ile oynamak, insanı kolayca alınacak-satılacak bir mal gibi görmek bu kadar kolay mı? Bütün bunların hem vicdani, hem hukuki, hem de mantıklı bir karşılığı yok mu? Bizim ülkede maalesef yok. Çamur makineleri hiç durmadan gecegündüz çalışıyor.

Haberin Devamı

GERİLEME DEVRİ

Şu işe bak!

Her sezon şampiyonluğunu konuştuğumuz Galatasaray’ın, bu sezon dördüncülüğünü konuşuyoruz. G.Saray’ın hedefi bu mu olmalı?

Galatasaray, Eskişehirspor karşısında aradığını alamadığı gibi en azından ilk 4’e girme hedefinde de yara aldı.

Kupayı bir kenara bırakırsak, bu Cim-Bom en azından dördüncü olabilir mi?
Şu işe bakın... Her sezon şampiyonluğunu konuştuğumuz Galatasaray’ın, bu sezon dördüncülüğünü konuşuyoruz. Galatasaray’ın hedefi bu mu olmalı? Dördüncülüğü konuşmak bile Galatasaray’ın sezonu nasıl ıskaladığının çok açık ve çok acı bir örneği...
Mustafa Denizli gittikten sonra takım Orhan Atik’e emanetti. O çekildi, Riekerink geldi. Ne değişti?
Bir şey değişmez Bilal, bir şey değişmez. Bu anlayışla her maça yeni bir hoca gelse de gene bir şey değişmez... Galatasaray takımının ruhu gitmiş. Futbolcular “gel tezkere gel” der gibi sezon sonunu bekliyorlar. Yemin ediyorum, Galatasaray PAF takımını sahaya çıkartın, belki maçı kaybeder ama hiç olmazsa mücadele eder. Kaybet kardeşim kaybet, razıyım. Ama hiç olmazsa vuruşarak, savaşarak kaybet... Böyle peşinen teslim olma... Hamza Hamzaoğlu giderken 11. haftada Galatasaray, Beşiktaş’tan 5, Fenerbahçe’den 3 puan gerideydi. Bugün puan farkı iki takımla da 20’yi geçti. Ligin tarihine bakın, Galatasaray ne zaman Fenerbahçe’den, Beşiktaş’tan 20 puan, hatta daha fazla fark yedi... Hamza Hoca’nın gidişi, sezonun kaybedilişidir. Bu durumda bu sezonun baş suçlusu da Galatasaray Yönetimi’dir.
Hep başarısından bahsettiğimiz Muslera bu kez Galatasaray’ın yenilgisine zemin hazırladı. Chedjou yorgundu oynamadı. Muslera da kenarda otursaydı ne olurdu?
Bir hamalın sırtına 40 ton yüklersen bir taşır, iki taşır. Sonrasında dizlerinin üstüne çöker... Muslera’nın durumu da böyle... Adam Galatasaray’ı sırtında taşıya taşıya, artık taşıyacak gücü kalmadı ve dizlerinin üstüne çöktü. Chedjou’ya gelince... Fazla söze gerek yok, bu Galatasaray savunmasında ölüsü oynar.

Bir golcü alınsaydı
Fenerbahçe devre arası toplam 42 milyon bonservis ücretinin önerildiği söylenen Van Persie ile Nani’yi satıp, 10-15 milyon euroya kıyıp iyi bir golcü alsaydı, bugün puan, oyun ve sonuç olarak çok daha farklı yerlerde olurdu

Ligin boyu kısaldıkça, takımların üzerindeki stresin arttığı bir gerçek... Fenerbahçe, Osmanlıspor ile berabere kaldı, bir puanı aldı. Belki de bu puan onları şampiyonluğa taşıyacak.

GERİLEME DEVRİ

Pereira çok eleştiriliyor ama macera aramak yerine garanti davranıyor. Son maçtaki oyun anlayışını nasıl değerlendirirsiniz?
Fenerbahçe’nin son maçta ıslıklanmasını ve “kötü oynadı” damgası vurulmasını doğru bulmuyorum. Fenerbahçe çoğu maçta olduğu gibi belki iyi oynamadı ama çok iyi mücadele etti. Fenerbahçe’nin en büyük eksiği bu kadar iyi mücadele eden bu takımı taşıyacak golcüsünün olmayışı... Kesin olan şu; Fenerbahçe’nin golcüsü yok.
Bilal hatırla, bunu ilk defa söylemiyorum, Fenerbahçe’nin kazandığı maçlardan sonra bile golcüsünün olmadığını çok yazıp söyledim. Fenerbahçe’nin Osmanlı maçında nereden baksan üçü mutlak beş net pozisyonu var. Birini atabilsen sorun yok. Ama Van Persie, Premier Lig’in en fazla gol atan oyuncularından biri olmasına rağmen son iki yılı çok ağır ve çok uzun sakatlıklarla geçirdi. Alınması belki hata değildi ama büyük bir riskti. Nitekim kendini bulamadı. Fernandao iyi başlamıştı, takıma oturuyordu, yönetimden, taraftardan, medyadan gelen Van Persie baskısının altında önce Pereira, sonra Fernandao ezildi... Sonuçta zaten Van Persie yoktu, Fernandao da kayboldu.
Fenerbahçe devre arası toplam 42 milyon bonservis ücretinin önerildiği söylenen Van Persie ile Nani’yi satıp, ara dönemde bulunması çok zor olmasına rağmen 10-15 milyon euroya kıyıp iyi bir golcü alsaydı, bugün puan, oyun ve sonuç olarak çok daha farklı yerlerde olurdu.
Pereira’nın, “Beşiktaş da kaybedecek” sözünü başka mecralara çekenler var. Ne diyeceksiniz?
Pereira bunu, bir gün sonra oynayacak Beşiktaş’ın psikolojisini bozmak için yapmış olabilir. Kendi sahasında kaybedilen iki puanla yıkılan camiayı ayağa kaldırmak ve umudunu diri tutmak için yapmış olabilir. Zaten puan farkı üçe çıktıktan sonra Beşiktaş’ın puan kaybetmesini beklemekten başka da çaresi ve umudu kalmamıştı... Bunun dışında Pereira’nın gidip Beşiktaş takımını içerden bozacak hali yok ya...
Bu sonuçlar ışığı altında ligin bir röntgenini çekseniz neler görürsünüz?
24 saatte her şeyin çok hızla değiştiği şu haftayı gördükten sonra kalan 7 haftanın bırakın röntgenini MR’ını bile çekseniz bir şey görme şansınız yok. Ancak kalan haftalar içinde öncelik ve önem iki Fenerbahçe maçında... Önce cumartesi günü Konya deplasmanı, sonra çarşamba günü Galatasaray erteleme maçı... Bu iki karşılaşmanın sonuçları zirve yarışındaki sis perdesini aralayabilir.

GERİLEME DEVRİ

1 yılı kaybetti, seneyi kaybetmesin
Yerden yere vurulan, lige havlu atan Trabzonspor, yeniden Avrupa hesapları yapmaya başladı. Galatasaray ile arasındaki fark sadece üç... Gaziantepspor galibiyeti, takımı ve taraftarı yeniden havaya soktu.

Gerçekten 7’de 7 yapabilirler mi?
Trabzonspor’un 7 de 7 yapması çok zor... Bakmayın Gaziantep maçını kazandığına... Başkan Muharrem Usta bile söyledi, Gaziantep çok daha iyi oynadı. Trabzonspor iyi oyuncusu çok olan bir takım... Ama bu iyi oyunculardan bir türlü iyi bir takım yaratamadı. Trabzonspor için Avrupa da zor göründüğüne göre, bugünden gelecek sezonun planlamasını yapmalı... Seneye düşündüğü altyapı oyuncuları varsa, bu sezon yavaş yavaş şans vermeli... Bu yılı kaybetti, bari seneyi kaybetmesin.

Haftanın takımı: Kasımpaşa, Eskişehir, Bursaspor
Haftanın futbolcusu: Kaan Kanak, Bokila (Eskişehir), Omeruo, Titi (K.Paşa), Deniz Yılmaz (Bursa), Mossoro (Başakşehir)
Haftanın teknik direktörü: Rıza Çalımbay (K.Paşa), Samet Aybaba (Eskişehir), Hamza Hamzaoğlu (Bursa)
Haftanın hakemi: Volkan Bayarslan (G.Birliği-Konya)